Ayasofya bir mabetten daha fazlasıdır

GÜNDEM 21.07.2020 - 14:54, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:52
 

Ayasofya bir mabetten daha fazlasıdır

Denizli Gönüllü Teşekküller Platformu (DGTP) adına Başkanı Erdal Otçu, Danıştay Kararı ile 86 yıl sonra müze statüsünden çıkarılarak cami statüsüne alınması ile ilgili basın açıklaması düzenledi. Başkan Otçu, “Ayasofya bir mabetten daha fazlasıdır. Fethin ve İstanbul'un özgürlüğünün nişanesi olan Ayasofya’nın; aynı zamanda İslam'ın "Kızılelma"sı olmasıdır” dedi.   Başkan Erdal Otçu, Denizli Gazeteciler Cemiyeti İlyas Haytan Toplantı Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında; "İstanbul elbet bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan; onu fetheden asker ne güzel askerdir" müjdesine mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın; İstanbul’u fethetmesinden sonraki ilk cuma gününe denk gelen 1 Haziran 1453'te okuttuğu hutbe ile "kılıç hakkı" olarak camiye dönüştürülen Ayasofya'nın 24 Temmuz 2020'de cuma namazıyla birlikte tekrar Müslümanların ibadetine açılacak olmasını büyük bir sevinçle karşılıyoruz.     İlk iş olarak Ayasofya’nın bahçesinde atından inerek diz çöken ve yerden aldığı toprağı başına serptikten sonra bronz kapıdan içeri süzülen Fatih;  Orta Çağı kapatıp, Yeni Çağı açmıştı.Bu mabet; fani bir varlık olan kendisine değil; dünyanın tek hakimi olan Rabb'ine aitti.Öyleyse; O'nun "...Sizin için din olarak İslam'ı seçtim." buyruğu gereğince hareket etmeliydi..Rabb'ine şükür için Kabe'ye dönerek namaz kıldı.   Batı Dünyası'nı gök gürültüsü gibi çarpan, elini kolunu bağlayan, kötürüm eden ve ürperten simge; İstanbul'un Fethi değil;  Ayasofya'da Fatih'in kıldığı bu ilk namazdı. Fatih; Orta Çağı kapatıp; Yeni Çağı açarken; ileride; Türkiye'nin Ayasofya'yı müzelikten çıkarıp; tekrar cami olarak açıp açmamayı tartışacağını hayal bile edemezdi. Ecdadımızın beş kıtada kültürel miras olarak bıraktığı camilerin minareleri yıktırılır, ezanları susturulur, ibadete kapatılırken; Ayasofya üzerindeki tasarruf hakkının milletimize çok görüleceğini asla düşünemezdi.   "Kutsal Bilgelik" manasına gelen Aya-Sofya isminin kelime anlamındaki bilgeliğin Ortodoks mezhebindeki teslis akidesinin üç özelliğinden birisi olarak ifade edilmesi ve bunun İslam itikadına aykırı olmasına rağmen; Ayasofya ismine dokunulmaması ve istisnasız herkesin camiyi ücretsiz olarak ziyaret edebilecek olması; Türkiye tarafından inanç turizmine yapılmış büyük bir katkıdır.   Ecdadımız zamanında   "Cami-i Kebir" olarak nitelendirilen Ayasofya; şadırvanlar, sebil, imaret, medreseler, kütüphane, muvakkithane, sıbyan mektebi ve türbelerin eklenmesiyle bir külliye haline getirilmiş ve etrafında bir büyük kültür ile tasavvufi bir halka oluşturulmuştur.     İsrail askerlerinin tahakkümü ve baskısı altında girilebilen ve altı oyulmakta olan Mescid-i Aksa ve Kubbetüs-Sahra'ya karşılık; kelime kökeni itibariyle "barış" demek olan İslam dini ve diğer tüm dinlere mensup kişilerin huzur içinde temaşa edebilecekleri Ayasofya; Dünya Kültür Mirası olarak Türkiye'nin koruması ve kanatları altında olmaya devam edecektir. Ayasofya'nın tekrar camiye dönüştürülmesi; Müslümanların İstanbul'da ibadethane eksiği ve ihtiyacı bulunduğu için değil; Fethin ve İstanbul'un özgürlüğünün nişanesi olan Ayasofya’nın; aynı zamanda İslam'ın "Kızılelma"sı olmasındandır.   İslam tarih ve kültüründe önemli bir yere sahip Ayasofya'nın; Peygamber Efendimiz'ce (s.a.s) övülen bir komutan tarafından İstanbul şehri ile birlikte; kendisinden sonraki nesillere vasiyet ile miras bıraktığı bir vakfiyenin şartlarına uygun olarak kullanıma açılması egemenlik haklarının milletimize ait olduğunun dünyaya haykırılmasıdır.   Ayasofya'nın tekrar camiye dönüştürülmesi; öz yurdumuzda garip, öz yurdumuzda parya olmadığımızın ilanıdır. Ayasofya; bundan sonra İstanbul ve İslam Alemi'ne mahzun mahzun bakmayacaktır.   Ayasofya; artık rüku ve secdelere hasret kalmayacaktır. Zincirler kırılmakta; Ayasofya insanlığın gönlüne, kalbine açılmaktadır. Türkiye ve İslam Alemi; Kurban'da çifte bayram yapmanın sevincini yaşayacaktır.   Ecdadımızın oluşturduğu medeniyetin  anahtar kelimesi ve fethin sembolü olan "Ya Fettah" yazılı kapı tokmakları Ayasofya'yı bir kere daha iman dolu kalplere,gönüllere ve  fetih nesline açmıştır.  Yıllardan beri Ayasofya'nın özgürleşmesi için dua eden müminlere, yaptıkları gösterilerle Ayasofya'yı gündemde tutan STK'lara, bu konuda emeği geçen, destek veren tüm kurum ve kuruluşlar ile siyasi iradeye şükranlarımızı sunuyoruz." ifadeleri yer aldı.

Denizli Gönüllü Teşekküller Platformu (DGTP) adına Başkanı Erdal Otçu, Danıştay Kararı ile 86 yıl sonra müze statüsünden çıkarılarak cami statüsüne alınması ile ilgili basın açıklaması düzenledi. Başkan Otçu, “Ayasofya bir mabetten daha fazlasıdır. Fethin ve İstanbul'un özgürlüğünün nişanesi olan Ayasofya’nın; aynı zamanda İslam'ın "Kızılelma"sı olmasıdır” dedi.

 

Başkan Erdal Otçu, Denizli Gazeteciler Cemiyeti İlyas Haytan Toplantı Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında; "İstanbul elbet bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan; onu fetheden asker ne güzel askerdir" müjdesine mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın; İstanbul’u fethetmesinden sonraki ilk cuma gününe denk gelen 1 Haziran 1453'te okuttuğu hutbe ile "kılıç hakkı" olarak camiye dönüştürülen Ayasofya'nın 24 Temmuz 2020'de cuma namazıyla birlikte tekrar Müslümanların ibadetine açılacak olmasını büyük bir sevinçle karşılıyoruz.

 

 

İlk iş olarak Ayasofya’nın bahçesinde atından inerek diz çöken ve yerden aldığı toprağı başına serptikten sonra bronz kapıdan içeri süzülen Fatih;  Orta Çağı kapatıp, Yeni Çağı açmıştı.Bu mabet; fani bir varlık olan kendisine değil; dünyanın tek hakimi olan Rabb'ine aitti.Öyleyse; O'nun "...Sizin için din olarak İslam'ı seçtim." buyruğu gereğince hareket etmeliydi..Rabb'ine şükür için Kabe'ye dönerek namaz kıldı.

 

Batı Dünyası'nı gök gürültüsü gibi çarpan, elini kolunu bağlayan, kötürüm eden ve ürperten simge; İstanbul'un Fethi değil;  Ayasofya'da Fatih'in kıldığı bu ilk namazdı. Fatih; Orta Çağı kapatıp; Yeni Çağı açarken; ileride; Türkiye'nin Ayasofya'yı müzelikten çıkarıp; tekrar cami olarak açıp açmamayı tartışacağını hayal bile edemezdi. Ecdadımızın beş kıtada kültürel miras olarak bıraktığı camilerin minareleri yıktırılır, ezanları susturulur, ibadete kapatılırken; Ayasofya üzerindeki tasarruf hakkının milletimize çok görüleceğini asla düşünemezdi.

 

"Kutsal Bilgelik" manasına gelen Aya-Sofya isminin kelime anlamındaki bilgeliğin Ortodoks mezhebindeki teslis akidesinin üç özelliğinden birisi olarak ifade edilmesi ve bunun İslam itikadına aykırı olmasına rağmen; Ayasofya ismine dokunulmaması ve istisnasız herkesin camiyi ücretsiz olarak ziyaret edebilecek olması; Türkiye tarafından inanç turizmine yapılmış büyük bir katkıdır.

 

Ecdadımız zamanında   "Cami-i Kebir" olarak nitelendirilen Ayasofya; şadırvanlar, sebil, imaret, medreseler, kütüphane, muvakkithane, sıbyan mektebi ve türbelerin eklenmesiyle bir külliye haline getirilmiş ve etrafında bir büyük kültür ile tasavvufi bir halka oluşturulmuştur.

 

 

İsrail askerlerinin tahakkümü ve baskısı altında girilebilen ve altı oyulmakta olan Mescid-i Aksa ve Kubbetüs-Sahra'ya karşılık; kelime kökeni itibariyle "barış" demek olan İslam dini ve diğer tüm dinlere mensup kişilerin huzur içinde temaşa edebilecekleri Ayasofya; Dünya Kültür Mirası olarak Türkiye'nin koruması ve kanatları altında olmaya devam edecektir. Ayasofya'nın tekrar camiye dönüştürülmesi; Müslümanların İstanbul'da ibadethane eksiği ve ihtiyacı bulunduğu için değil; Fethin ve İstanbul'un özgürlüğünün nişanesi olan Ayasofya’nın; aynı zamanda İslam'ın "Kızılelma"sı olmasındandır.

 

İslam tarih ve kültüründe önemli bir yere sahip Ayasofya'nın; Peygamber Efendimiz'ce (s.a.s) övülen bir komutan tarafından İstanbul şehri ile birlikte; kendisinden sonraki nesillere vasiyet ile miras bıraktığı bir vakfiyenin şartlarına uygun olarak kullanıma açılması egemenlik haklarının milletimize ait olduğunun dünyaya haykırılmasıdır.

 

Ayasofya'nın tekrar camiye dönüştürülmesi; öz yurdumuzda garip, öz yurdumuzda parya olmadığımızın ilanıdır. Ayasofya; bundan sonra İstanbul ve İslam Alemi'ne mahzun mahzun bakmayacaktır.

 

Ayasofya; artık rüku ve secdelere hasret kalmayacaktır.

Zincirler kırılmakta; Ayasofya insanlığın gönlüne, kalbine açılmaktadır.

Türkiye ve İslam Alemi; Kurban'da çifte bayram yapmanın sevincini yaşayacaktır.

 

Ecdadımızın oluşturduğu medeniyetin  anahtar kelimesi ve fethin sembolü olan "Ya Fettah" yazılı kapı tokmakları Ayasofya'yı bir kere daha iman dolu kalplere,gönüllere ve  fetih nesline açmıştır.  Yıllardan beri Ayasofya'nın özgürleşmesi için dua eden müminlere, yaptıkları gösterilerle Ayasofya'yı gündemde tutan STK'lara, bu konuda emeği geçen, destek veren tüm kurum ve kuruluşlar ile siyasi iradeye şükranlarımızı sunuyoruz." ifadeleri yer aldı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.