Dikkat! Bu hastalık organ yetmezliğine sebep oluyor

SAĞLIK 14.02.2020 - 11:01, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:52
 

Dikkat! Bu hastalık organ yetmezliğine sebep oluyor

Denizli Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Melek Soykan, hipertansiyonun önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu dile getirerek, gerek akut başlangıçla gerekse kronik yıkıcı etkileri ile önemli sağlık sorunlarına neden olabileceğini söyledi ve hastalık hakkında bilgi verdi.   Hipertansiyonu; kanın dolaşımı sırasında damarlara uyguladığı basıncın artması olarak tanımlayan Dahiliye Uzmanı Dr. Melek Soykan, toplumda sık görülen hipertansiyonun özellikle 30 yaşından sonra sıkılığının arttığını ve 50 yaşından sonra ise üç hastanın birinde görüldüğünü söyledi. Soykan: “Kalpten kanın damarlara atımı sırasında oluşan tansiyona büyük tansiyon, çevreden kalbe dönen kanın damarlarda oluşturduğu basınca küçük tansiyon denilir. Hipertansiyonun Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporunda tanımı; erişkinlerde 18 yaş üstünde hekim tarafından yapılan standart ölçümlerde sistolik kan basıncının(büyük tansiyon) 140mmHg ve üzeri ve/veya diastolik kan basıncının(küçük kan basıncı) 90 mmHg ve üzerinde olması olarak tanımlanır. Yaşı 80 ve üzeri olan kişilerde büyük tansiyon 150 mmhg’ye kadar kabul edilebilir değerdir. Kan basıncı ölçümü klasik civalı kan basıncı ölçme cihazı ile ya da otomatik cihazlarda ölçüm yapılabilir. Tansiyon ölçümünde; öncesinde hastanın en az 5 dakika dinlenmesine izin verilmeli, kol kalp hizasında, avuç açık her iki koldan ölçüm yapılmalıdır” şeklinde konuştu.     Hipertansiyon Önlenebilir Bir Hastalıktır   Hipertansiyonun; primer yani allta yatan belirgin bir sebep olmaksızın daha çok genetik ve çevresel faktörlerin komplex etkileşimi ile ortaya çıkabildiğini belirten Soykan, şunları söyledi: “Hipertansiyonun yüzde 90-95’lik kısmı primer hipertansiyondur. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında genetik düzeltilemeyebilir fakat yüksek tuz miktarının azaltılması, stresle başa çıkabilme, obezitenin önlenmesi, hareketsiz yaşamın önüne geçilmesi, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi elementleri içeren sebze-meyve–süt ve süt ürünlerinin yeterince alımı ve sağlıklı dengeli bir beslenme ile hipertansiyon önlenebilir bir hastalıktır. Sekonder hipertansiyon; altta yatan damarsal, hormon hastalıkları (tiroid, böbrek üstü bezi gibi nedenler), böbrek hastalıkları ve ilaçların neden olduğu gruptur. Hipertansiyonun yüzde 5-10’luk kısmını oluşturur. Altta yatan hastalığın tedavisi ile hipertansiyon tedavi edilebilmektedir” dedi.   Kan Basıncının Sürekli Yüksek Seyretmesi Ciddi Rahatsızlıklara Neden Olabilir   Bazen hiçbir şikayet göstermeden ölçüm sırasında hipertansiyonun ortaya çıkabileceğini vurgulayan Soykan, hastalığın belirtileri ve tedavisi hakkında ise şöyle konuştu: “Hipertansiyonda; halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, burun kanaması, göğüs ağrısı, görmede bozukluk, nefes darlığı ve bacaklarda şişlik şikayeti olabilir. Hiçbir şikayete sebep olmadan tesadüfen kan basıncı ölçümü sırasında da ortaya çıkabileceği gibi organ yetmezliğine neden olan ve hayatı tehdit eden, acil müdahale gerektiren durumlarla da kendini gösterebilir. Kan basıncının sürekli yüksek seyretmesi de kronik böbrek hasarı, kalp damarlarında kronik hasar, periferik arter hasarı, serbrovasküler hasara neden olarak inme, akut myokard infarktüsü, akut akciğer ödemi, kronik böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir. Hipertansiyonun etkin tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri, günlük tuz alımının 5 gr, günlük sodyum alımının 2 gr’a çekilmesi önerilmektedir. Obezitenin önüne geçilmesi için fiziksel aktivitenin arttırılması, kalori kısıtlaması, düzenli ve dengeli beslenme, sigaranın bırakılması, alkol kısıtlanması ya da alımının bırakılması, mümkün olduğu kadar stresten kaçınılması gerekmektedir. Hipertansiyonda; medikal tedavisinin yanı sıra kalp damar hastalıkları için de risk faktörü olan diyabet ve hiperlipidemi de etkin bir şekilde tedavi edilmelidir. Hipertansiyonun tedavisi her hastalıkta olduğu gibi kişiye özel verilmelidir. Eşlik eden hastalıklar, hastanın yaşı, hipertansiyonun derecesi etkili olan faktörlerdendir. Hipertansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçlar oldukça etkin olup genelde ikili ya da üçlü kombinasyonlar ve ilaveten yaşam tarzı değişiklikleri ile risk faktörlerinin önüne geçilmesi hipertansiyon tedavisini başarılı kılmaktadır. Tanısı ve takibinde çeşitli zorluklarla karşılaşılmakta olup hasta ve hekim işbirliği ile önlenmesi ve kontrolü mümkün olan bir hastalıktır ” dedi.

Denizli Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Melek Soykan, hipertansiyonun önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu dile getirerek, gerek akut başlangıçla gerekse kronik yıkıcı etkileri ile önemli sağlık sorunlarına neden olabileceğini söyledi ve hastalık hakkında bilgi verdi.

 

Hipertansiyonu; kanın dolaşımı sırasında damarlara uyguladığı basıncın artması olarak tanımlayan Dahiliye Uzmanı Dr. Melek Soykan, toplumda sık görülen hipertansiyonun özellikle 30 yaşından sonra sıkılığının arttığını ve 50 yaşından sonra ise üç hastanın birinde görüldüğünü söyledi. Soykan: “Kalpten kanın damarlara atımı sırasında oluşan tansiyona büyük tansiyon, çevreden kalbe dönen kanın damarlarda oluşturduğu basınca küçük tansiyon denilir. Hipertansiyonun Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporunda tanımı; erişkinlerde 18 yaş üstünde hekim tarafından yapılan standart ölçümlerde sistolik kan basıncının(büyük tansiyon) 140mmHg ve üzeri ve/veya diastolik kan basıncının(küçük kan basıncı) 90 mmHg ve üzerinde olması olarak tanımlanır. Yaşı 80 ve üzeri olan kişilerde büyük tansiyon 150 mmhg’ye kadar kabul edilebilir değerdir. Kan basıncı ölçümü klasik civalı kan basıncı ölçme cihazı ile ya da otomatik cihazlarda ölçüm yapılabilir. Tansiyon ölçümünde; öncesinde hastanın en az 5 dakika dinlenmesine izin verilmeli, kol kalp hizasında, avuç açık her iki koldan ölçüm yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

 

 

Hipertansiyon Önlenebilir Bir Hastalıktır

 

Hipertansiyonun; primer yani allta yatan belirgin bir sebep olmaksızın daha çok genetik ve çevresel faktörlerin komplex etkileşimi ile ortaya çıkabildiğini belirten Soykan, şunları söyledi: “Hipertansiyonun yüzde 90-95’lik kısmı primer hipertansiyondur. Hipertansiyonun ortaya çıkmasında genetik düzeltilemeyebilir fakat yüksek tuz miktarının azaltılması, stresle başa çıkabilme, obezitenin önlenmesi, hareketsiz yaşamın önüne geçilmesi, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi elementleri içeren sebze-meyve–süt ve süt ürünlerinin yeterince alımı ve sağlıklı dengeli bir beslenme ile hipertansiyon önlenebilir bir hastalıktır. Sekonder hipertansiyon; altta yatan damarsal, hormon hastalıkları (tiroid, böbrek üstü bezi gibi nedenler), böbrek hastalıkları ve ilaçların neden olduğu gruptur. Hipertansiyonun yüzde 5-10’luk kısmını oluşturur. Altta yatan hastalığın tedavisi ile hipertansiyon tedavi edilebilmektedir” dedi.

 

Kan Basıncının Sürekli Yüksek Seyretmesi Ciddi Rahatsızlıklara Neden Olabilir

 

Bazen hiçbir şikayet göstermeden ölçüm sırasında hipertansiyonun ortaya çıkabileceğini vurgulayan Soykan, hastalığın belirtileri ve tedavisi hakkında ise şöyle konuştu: “Hipertansiyonda; halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, yorgunluk, burun kanaması, göğüs ağrısı, görmede bozukluk, nefes darlığı ve bacaklarda şişlik şikayeti olabilir. Hiçbir şikayete sebep olmadan tesadüfen kan basıncı ölçümü sırasında da ortaya çıkabileceği gibi organ yetmezliğine neden olan ve hayatı tehdit eden, acil müdahale gerektiren durumlarla da kendini gösterebilir. Kan basıncının sürekli yüksek seyretmesi de kronik böbrek hasarı, kalp damarlarında kronik hasar, periferik arter hasarı, serbrovasküler hasara neden olarak inme, akut myokard infarktüsü, akut akciğer ödemi, kronik böbrek yetmezliği ortaya çıkabilir. Hipertansiyonun etkin tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri, günlük tuz alımının 5 gr, günlük sodyum alımının 2 gr’a çekilmesi önerilmektedir. Obezitenin önüne geçilmesi için fiziksel aktivitenin arttırılması, kalori kısıtlaması, düzenli ve dengeli beslenme, sigaranın bırakılması, alkol kısıtlanması ya da alımının bırakılması, mümkün olduğu kadar stresten kaçınılması gerekmektedir. Hipertansiyonda; medikal tedavisinin yanı sıra kalp damar hastalıkları için de risk faktörü olan diyabet ve hiperlipidemi de etkin bir şekilde tedavi edilmelidir. Hipertansiyonun tedavisi her hastalıkta olduğu gibi kişiye özel verilmelidir. Eşlik eden hastalıklar, hastanın yaşı, hipertansiyonun derecesi etkili olan faktörlerdendir. Hipertansiyonun tedavisinde kullanılan ilaçlar oldukça etkin olup genelde ikili ya da üçlü kombinasyonlar ve ilaveten yaşam tarzı değişiklikleri ile risk faktörlerinin önüne geçilmesi hipertansiyon tedavisini başarılı kılmaktadır. Tanısı ve takibinde çeşitli zorluklarla karşılaşılmakta olup hasta ve hekim işbirliği ile önlenmesi ve kontrolü mümkün olan bir hastalıktır ” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.