Gazeteci Ali Kayadibi 35 yıl yazdı, Şimdi hem yazıyor hem konuşuyor

YAŞAM 11.01.2018 - 10:43, Güncelleme: 21.04.2021 - 10:50
 

Gazeteci Ali Kayadibi 35 yıl yazdı, Şimdi hem yazıyor hem konuşuyor

Medya ve iletişim dünyasında 35 yılı geride bırakan Denizlili Gazeteci-Yazar Ali Kayadibi, “Konuşuyorum O Halde Varım” kitabıyla yazarlığa adım attı. Kayadibi, ilk kitabıyla ilgili konuştu.   Konuşmayı, varlık sürdürme biçiminin en belirgin göstergesi olarak niteleyen Kayadibi, “Gelişen iletişim teknolojileri, insanla insanın ilişkisini sınırlıyor. Araç merkezli iletişim biçimi, teknolojinin bu sınırlayıcı etkisini fark etmemizi de engelliyor. Etkili konuşmanın günümüzde daha fazla ihtiyaç haline geldiğini hatırlatmak; kendimizi bu yönde geliştirmenin yollarını göstermek için bu kitabı yazdım” dedi.   Yazmak, gazetecilerin pratikleri arasında ilk sırayı alır. Bazı gazeteciler, olayları ve olguları aktif olarak çalıştığı medya kurumunun yayın politikası içinde haberle sınırlandırır; bazısı da bir “köşe”ye sıkıştırır yazılarını… Bazı gazeteciler çalışma hayatı boyunca farklı ilgi alanları ve ikincil kariyerlerini emeklilik dönemine saklar. Gazeteci, eğitimci yazar Ali Kayadibi de yaklaşık 35 yıl boyunca 10’a yakın basın kuruluşundaki görevi sırasında biriktirdiklerini iki yıldır “AKademi” adı altında kişisel gelişim eğitimleriyle değerlendiriyor. Geçtiğimiz günlerde ilk kitabı, “Konuşuyorum O Halde Varım” ile yazarak konuşmanın değerine dikkat çekti.   -Konuşmak, hepimizin kolayca yaptığımız, hatta uyumak dışında hep yaptığımız şey. Bizim dikkatimizden kaçan neyi gördünüz?   -Aslında ben görünene yönelik dikkatin tonunu artırdım. Gelişen iletişim teknolojileri ve karmaşık sosyal hayat düzeninde insanın yeni iletişim becerileri kazanmadan başarılı ve tatmin edici bir yaşam sürdürmesinin olanaksız hale geldiğine işaret ettim. İnsanın, toplum içinde varlığını göstermek için olağanüstü çaba sarf ettiği kesin. Ancak her bireyin çabası aynı ölçüde olumlu sonuç vermiyor. Bireyler, toplum içinde varlık gösterme arzusunu çoğunlukla kurguladığı görsellerle gerçekleştirmek istiyor. Gündelik hayatını, kendini, arzuladığı yaşam biçimini sosyal ağlarda paylaşarak doyum sağlamaya çalışıyor. Ancak kişinin, kendini ifade etme duygusu ve ihtiyacı tamamlanmıyor. Oysa saygınlık kazanmak ve birlikte yaşanılan bireylerin kalıcı onayını almak konuşarak sağlanıyor. Bu gerçeklikten yola çıkarak yazdığım kitabın yararlı bir katkı sağlayacağını umut ediyorum.   -Basın sektöründe aktif olarak çalışırken yapamadınız mı yoksa biriktirdiğiniz mi? Niye 35 yıl sonra böyle bir çalışma yaptınız?   -Medya sektöründe gazete, dergi, radyo, televizyon dahil olmak üzere muhabir, yönetici, spiker ve sunucu olarak 35 yıl çalıştım. Bu sürenin yaklaşık 10 yılı muhabirlik, sonrası mutfak... Yani haber müdürlüğü, yazı işleri, editörlük gibi gazete yapımında etkin rol aldım. 6-7 yıl da radyo ve televizyon deneyimim var.   Bu işlerim arasında yan kariyerlerim de oldu. Örneğin 2004’ten bu yana aralıklarla Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Katip Çelebi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders veriyorum. Temel iletişim, konuşma eğitimi, meslek etiği gibi hazırlık, bilgi ve uygulama gerektiren alanlar. Ben eğitim bilimleri okudum, pedagojik formasyonum var yani. İkinci üniversite olarak da marka iletişimi okudum. İnsan hayatında her dönem yeni bilgi edinmenin güçlüğü vardır. Bilgiye ulaşabilirsiniz ama içselleştirip akademik disiplin içinde metodolojik yöntemle sunabilmeniz ayrı bir dikkat, yoğunluk, beceri, ilgi, sevgi, çaba ve incelik gerektirir. Ben buna yatırım yaptım. İşte kitabım da bu bilgilerin damıtılması sonucu ortaya çıktı.   - Duvar Yayınları’ndan çıkan ilk kitabınız, “Konuşuyorum O Halde Varım” ne anlatıyor?   -Her bireyin var olma ve bunu göstermek için konuşma ihtiyacının vazgeçilmezliğine vurgu yapıyor. Diksiyon, etkili ve güzel konuşma, karizmatik beden dili, iletişim becerilerini geliştirme, topluluk karşısında konuşma korkusunu yenme, radyo ve televizyon konuşmaları, sunum hazırlama ve uygulama, kişisel ve iş hayattaki özel günlerde konuşma örneklerine yer verdik.   -Gazetecilikte edindiğiniz tecrübeler ne kadar yarar sağlıyor?   -Gazetecilik yazma tecrübesinin yanında yazıyı ilgi çekici hale getirmeyi zorunlu kılıyor. Kitap aslında kişisel gelişimi destekleyici nitelik taşıyor.  Kitabı yazarken fark etmeden yeni, ilgi çekici ve akıcı olması yönünde çaba göstermişim. Okuyunca fark ettiğim bir başka şey de düzenlemesi, başlıkların ilgi çekici olması gibi ayrıntılar… Bu özelliklerin kitabımı, yüzlerce kişisel gelişim kitabı arasından seçilir kılıyor.   -Sonuçta gazeteciliğin bir parçası yazmak… Ancak sizin kişisel olarak da kendi gelişiminize yaptığınız yatırımlar da var. Bunlardan söz eder misiniz?   -Gazetecilik, yoğun ve özellikli bir işkolu olması nedeniyle haber, röportaj ve makale dışında yazma zamanı kalmıyor. Okumanın rahatlığı bir süre sonra tüketme noktasına getiriyor. Çok okudum. Artık yazabilme becerimi kullanmak için emekliliğin iyi bir zaman olduğunu düşündüm. Yıllardır, farklı bir kariyer olarak sözel iletişim, etkili ve güzel konuşma üzerine eğitimler veriyordum. Edindiğim gözlem gücü, tecrübe ve uygulamaların da katkısıyla hem akademik hem de her okuyanın ihtiyacını karşılayacak bir kitap yazma hazırlıklarına başladım. İki yılın sonunda bu kitabı ortaya çıkardık. İzmirli yayıncı dostum Duvar Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Berkan Balpetek, çalışmama göz attıktan sonra, ‘Hemen yayınlayalım’ dedi ve bu kitap ortaya çıktı.”   “DÜNYA BİR SÖZLE KURULUR VEYA YIKILIR”   -Başta konuşmayı herkesin yapabileceğini, etkili söz söylemenin önemine dikkat çektiniz…   -İnsanın uzun tarihinde konuşma, yazıyla kalıcı hale geldi. Kimi zaman bir söz savaş çıkarır kimi zaman da yeni bir dünya tek sözle kurulur. Konuşarak ama etkili ve güzel konuşarak her sorunun çözülebileceğine bir şans tanınmasını istiyoruz. Sözel iletişim ve bunu destekleyen içten samimi bir beden dilinin öğrenmekten geçtiğine inanıyoruz.   -Kitaba, “Konuşuyorum O Halde Varım” adını neden verdiniz?   - Fransız düşünür Descartes’ın 420 yıl önce düşüncenin varlık gösterme biçiminin ilk adımı olduğuna vurgu yapmak için seçtim. Varlığımızı göstermenin, kalıcı saygınlık kazanmanın devamı da ancak güzel ve etkili konuşmakla olduğuna herkes tanık olmuştur. Konuşmalarıyla üzerimizde kalıcı etki bırakan insanlar gibi olmanın, ancak bilgi ve uygulamayla mümkün olduğu da bilinmeli. Dileğim harika bir geleceğin, güzel bir dünyanın ancak etkili ve güzel konuşarak kurulabileceğinin toplum bilincine yerleşmesidir.

Medya ve iletişim dünyasında 35 yılı geride bırakan Denizlili Gazeteci-Yazar Ali Kayadibi, “Konuşuyorum O Halde Varım” kitabıyla yazarlığa adım attı. Kayadibi, ilk kitabıyla ilgili konuştu.

 

Konuşmayı, varlık sürdürme biçiminin en belirgin göstergesi olarak niteleyen Kayadibi, “Gelişen iletişim teknolojileri, insanla insanın ilişkisini sınırlıyor. Araç merkezli iletişim biçimi, teknolojinin bu sınırlayıcı etkisini fark etmemizi de engelliyor. Etkili konuşmanın günümüzde daha fazla ihtiyaç haline geldiğini hatırlatmak; kendimizi bu yönde geliştirmenin yollarını göstermek için bu kitabı yazdım” dedi.

 

Yazmak, gazetecilerin pratikleri arasında ilk sırayı alır. Bazı gazeteciler, olayları ve olguları aktif olarak çalıştığı medya kurumunun yayın politikası içinde haberle sınırlandırır; bazısı da bir “köşe”ye sıkıştırır yazılarını… Bazı gazeteciler çalışma hayatı boyunca farklı ilgi alanları ve ikincil kariyerlerini emeklilik dönemine saklar. Gazeteci, eğitimci yazar Ali Kayadibi de yaklaşık 35 yıl boyunca 10’a yakın basın kuruluşundaki görevi sırasında biriktirdiklerini iki yıldır “AKademi” adı altında kişisel gelişim eğitimleriyle değerlendiriyor. Geçtiğimiz günlerde ilk kitabı, “Konuşuyorum O Halde Varım” ile yazarak konuşmanın değerine dikkat çekti.

 

-Konuşmak, hepimizin kolayca yaptığımız, hatta uyumak dışında hep yaptığımız şey. Bizim dikkatimizden kaçan neyi gördünüz?

 

-Aslında ben görünene yönelik dikkatin tonunu artırdım. Gelişen iletişim teknolojileri ve karmaşık sosyal hayat düzeninde insanın yeni iletişim becerileri kazanmadan başarılı ve tatmin edici bir yaşam sürdürmesinin olanaksız hale geldiğine işaret ettim. İnsanın, toplum içinde varlığını göstermek için olağanüstü çaba sarf ettiği kesin. Ancak her bireyin çabası aynı ölçüde olumlu sonuç vermiyor. Bireyler, toplum içinde varlık gösterme arzusunu çoğunlukla kurguladığı görsellerle gerçekleştirmek istiyor. Gündelik hayatını, kendini, arzuladığı yaşam biçimini sosyal ağlarda paylaşarak doyum sağlamaya çalışıyor. Ancak kişinin, kendini ifade etme duygusu ve ihtiyacı tamamlanmıyor. Oysa saygınlık kazanmak ve birlikte yaşanılan bireylerin kalıcı onayını almak konuşarak sağlanıyor. Bu gerçeklikten yola çıkarak yazdığım kitabın yararlı bir katkı sağlayacağını umut ediyorum.

 

-Basın sektöründe aktif olarak çalışırken yapamadınız mı yoksa biriktirdiğiniz mi? Niye 35 yıl sonra böyle bir çalışma yaptınız?

 

-Medya sektöründe gazete, dergi, radyo, televizyon dahil olmak üzere muhabir, yönetici, spiker ve sunucu olarak 35 yıl çalıştım. Bu sürenin yaklaşık 10 yılı muhabirlik, sonrası mutfak... Yani haber müdürlüğü, yazı işleri, editörlük gibi gazete yapımında etkin rol aldım. 6-7 yıl da radyo ve televizyon deneyimim var.

 

Bu işlerim arasında yan kariyerlerim de oldu. Örneğin 2004’ten bu yana aralıklarla Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Katip Çelebi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders veriyorum. Temel iletişim, konuşma eğitimi, meslek etiği gibi hazırlık, bilgi ve uygulama gerektiren alanlar. Ben eğitim bilimleri okudum, pedagojik formasyonum var yani. İkinci üniversite olarak da marka iletişimi okudum. İnsan hayatında her dönem yeni bilgi edinmenin güçlüğü vardır. Bilgiye ulaşabilirsiniz ama içselleştirip akademik disiplin içinde metodolojik yöntemle sunabilmeniz ayrı bir dikkat, yoğunluk, beceri, ilgi, sevgi, çaba ve incelik gerektirir. Ben buna yatırım yaptım. İşte kitabım da bu bilgilerin damıtılması sonucu ortaya çıktı.

 

- Duvar Yayınları’ndan çıkan ilk kitabınız, “Konuşuyorum O Halde Varım” ne anlatıyor?

 

-Her bireyin var olma ve bunu göstermek için konuşma ihtiyacının vazgeçilmezliğine vurgu yapıyor. Diksiyon, etkili ve güzel konuşma, karizmatik beden dili, iletişim becerilerini geliştirme, topluluk karşısında konuşma korkusunu yenme, radyo ve televizyon konuşmaları, sunum hazırlama ve uygulama, kişisel ve iş hayattaki özel günlerde konuşma örneklerine yer verdik.

 

-Gazetecilikte edindiğiniz tecrübeler ne kadar yarar sağlıyor?

 

-Gazetecilik yazma tecrübesinin yanında yazıyı ilgi çekici hale getirmeyi zorunlu kılıyor. Kitap aslında kişisel gelişimi destekleyici nitelik taşıyor.  Kitabı yazarken fark etmeden yeni, ilgi çekici ve akıcı olması yönünde çaba göstermişim. Okuyunca fark ettiğim bir başka şey de düzenlemesi, başlıkların ilgi çekici olması gibi ayrıntılar… Bu özelliklerin kitabımı, yüzlerce kişisel gelişim kitabı arasından seçilir kılıyor.

 

-Sonuçta gazeteciliğin bir parçası yazmak… Ancak sizin kişisel olarak da kendi gelişiminize yaptığınız yatırımlar da var. Bunlardan söz eder misiniz?

 

-Gazetecilik, yoğun ve özellikli bir işkolu olması nedeniyle haber, röportaj ve makale dışında yazma zamanı kalmıyor. Okumanın rahatlığı bir süre sonra tüketme noktasına getiriyor. Çok okudum. Artık yazabilme becerimi kullanmak için emekliliğin iyi bir zaman olduğunu düşündüm. Yıllardır, farklı bir kariyer olarak sözel iletişim, etkili ve güzel konuşma üzerine eğitimler veriyordum. Edindiğim gözlem gücü, tecrübe ve uygulamaların da katkısıyla hem akademik hem de her okuyanın ihtiyacını karşılayacak bir kitap yazma hazırlıklarına başladım. İki yılın sonunda bu kitabı ortaya çıkardık. İzmirli yayıncı dostum Duvar Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Berkan Balpetek, çalışmama göz attıktan sonra, ‘Hemen yayınlayalım’ dedi ve bu kitap ortaya çıktı.”

 

“DÜNYA BİR SÖZLE KURULUR VEYA YIKILIR”

 

-Başta konuşmayı herkesin yapabileceğini, etkili söz söylemenin önemine dikkat çektiniz…

 

-İnsanın uzun tarihinde konuşma, yazıyla kalıcı hale geldi. Kimi zaman bir söz savaş çıkarır kimi zaman da yeni bir dünya tek sözle kurulur. Konuşarak ama etkili ve güzel konuşarak her sorunun çözülebileceğine bir şans tanınmasını istiyoruz. Sözel iletişim ve bunu destekleyen içten samimi bir beden dilinin öğrenmekten geçtiğine inanıyoruz.

 

-Kitaba, “Konuşuyorum O Halde Varım” adını neden verdiniz?

 

- Fransız düşünür Descartes’ın 420 yıl önce düşüncenin varlık gösterme biçiminin ilk adımı olduğuna vurgu yapmak için seçtim. Varlığımızı göstermenin, kalıcı saygınlık kazanmanın devamı da ancak güzel ve etkili konuşmakla olduğuna herkes tanık olmuştur. Konuşmalarıyla üzerimizde kalıcı etki bırakan insanlar gibi olmanın, ancak bilgi ve uygulamayla mümkün olduğu da bilinmeli. Dileğim harika bir geleceğin, güzel bir dünyanın ancak etkili ve güzel konuşarak kurulabileceğinin toplum bilincine yerleşmesidir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.