ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

HER MESELE HAYATİDİR

Her mesele Hayatidir çünkü insan dediğin yürek taşır, vicdan taşır. Beden yükten ibarettir ve ölesi olan bedendir, insan olan ölmez, göçer... Konup geçeceğim şu hayatta iki lafı üst üste koymak istediğiniz, istediğim sizi anladığını söyleyen yada bunu sizin hissettiğiniz insanlara denk gelmek istersiniz, isterim... Yazdığım saatler değişti, dalıp gittiğim... Lakin "yapacak bir şey bulamıyorsan türkü söyle" dediğin o saatlerdeyim hep... Türkü söylemiyorum etraf cok sessiz ufak uğultular içinde yoldan araçların geçtiğini anlayabiliyorum... Sessizliğin içinde kaybolmaya başlarken  "60 yıllık hayat tecrübem, yer çok çekici en çekici şey yer" dediğin o noktaya takılıp düşüyorum... Ayağa kalkacak gibi olsamda sendeleyip tekrardan yerde buluyorum kendimi... Buz gibi duvara sırtımı verip şu tuhaf havayı içime çekiyorum... Horozlar ardı ardına sesleniyorlar... Sadece Beden uyandı, der gibi kızıyor sanki içlerinden biri... Haklıydı uyanan bedendir... Bunca çok düşerken ve bilmişler "yer çekimi var" derken tuhaftı uyumak... En iyisi kalkıp bir daha düşmek yada tut elimden kaldır... Yıllardır konuşmak istediğim başta cesaret olup bir türlü imkan olmayan insanı yıllar sonra bulmanın huzuru içinde kapısına varmak istiyorum. Bulmuşken sesleniyorum... Olaki benim ömrüm yetmez ise nasip değilmiş ama olurda bu karşı taraftan sağlanmaz ise ölmüş dahi olsam ve soru sorma şansım olsa ' pervane olmaya hazır, kapı eşiğinde duracak sadece kelam diyen birine neden hayır dedin' derim..  Davacı olmam merakıma yenilir sohbet etmek isterim... Eee demez miydin, "insan sevdiğini anar andığını sever" diye? Heybemi doldurmak isterim, nasibim her ne ise sende hissederim... Bu yüzden yol üzerinde, bir ağaç gölgesinde bekler gibiyim seni beklerken. Aklımı devşirme den çıkılmış yolun sancısı içinde  geliyorum... Biliyorum, sen anlarsın beni yoksa ne demeye "ona git" desin dedem... Sen anlarsın; tamamlanmamış yazının sancısı içinde kıvranıyor  düşüncelerim... Sabahın ilk ışıklarında "uyan" dediğin o saatlerde başlıyor sancı.( Sabah ezanı) Lakin Lami,cimi yok bunun, yüreğime ilk düşeni yazıyor kalemim... Hayati değil belki meselem ama Islanma dan, pervane olup yanmadan gitmem bu şehirden, gidemem... Bilirim, gezersin diyar diyar, O diyarlardan ettiğin kelamı işitirim... Her gün heybeme birşey ekler ekmek davasına giderim... Ama gitmem bu şehirden, gidemem yolun yoluma çıksın diye beklerim. Dedim ya Hayati değil belki meselem ama yanan yürektir, yolunu bakan gözlerim ben değil... Ne diyor bu? Dediğinizi işitir gibiyim... Yıllardır iki lafı bir araya getirip de adam akıllı bir cümle kurmuş değilim, oldukça suskunum istemesem bile. Dilim yıllar sonra dile gelmek ve bir kaç cümle edecek insanı bulmuşken bu sefer araya cesaret geliyor.  kendimi ikna etmeye çalışırken aklıma ölümü getiriyorum,  ölürsem, ölürse bir daha diye birşey olmayacak... Bunu bizzat yaşayarak defaten tecrübe ettim ve bir yenisini daha eklemek istemiyorum... Konuşun... Her mesele Hayatidir belki karşınızdaki kişi için aynı hayati önemi sağlamaz ama kimin hangi sözden nasibini alacağı belli olmaz. Bir buçuk senelik Batman tecrübesinden kalan tek şey vermiş olduğum söz, "taş olup baş yaracaksın" oldu. Yarılan, orada kalan insanlık da olsa olan olmuştu ve bir defter kapanmış başka koşturmacalar başlamıştı... Konuşun, yarın diye diye gönül almak için bu kadar beklemeyin yarın belki cenaze var, bilemezsin. Konuşun, öte tarafta neyin ne olacağı belli olmaz... Konuşun ya dille yada hal diliyle ama illaki konuşun.. Benim ki kadar gecikmiş ve telafisi olmayan cümleler biriktirmeyin çünkü geçmiş Bilgi nasıl anlamsız ise geç kalınmış cümle de bir o kadar değer kaybeder ama ne olursa olsun konuşun... Her mesele Hayatidir... Duam Rabbim hepinizi her iki cihanda güldürsün...( Amin) 
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2021 - Perşembe

HER MESELE HAYATİDİR

Her mesele Hayatidir çünkü insan dediğin yürek taşır, vicdan taşır. Beden yükten ibarettir ve ölesi olan bedendir, insan olan ölmez, göçer... Konup geçeceğim şu hayatta iki lafı üst üste koymak istediğiniz, istediğim sizi anladığını söyleyen yada bunu sizin hissettiğiniz insanlara denk gelmek istersiniz, isterim...

Yazdığım saatler değişti, dalıp gittiğim... Lakin "yapacak bir şey bulamıyorsan türkü söyle" dediğin o saatlerdeyim hep... Türkü söylemiyorum etraf cok sessiz ufak uğultular içinde yoldan araçların geçtiğini anlayabiliyorum... Sessizliğin içinde kaybolmaya başlarken  "60 yıllık hayat tecrübem, yer çok çekici en çekici şey yer" dediğin o noktaya takılıp düşüyorum... Ayağa kalkacak gibi olsamda sendeleyip tekrardan yerde buluyorum kendimi... Buz gibi duvara sırtımı verip şu tuhaf havayı içime çekiyorum... Horozlar ardı ardına sesleniyorlar... Sadece Beden uyandı, der gibi kızıyor sanki içlerinden biri... Haklıydı uyanan bedendir... Bunca çok düşerken ve bilmişler "yer çekimi var" derken tuhaftı uyumak... En iyisi kalkıp bir daha düşmek yada tut elimden kaldır...

Yıllardır konuşmak istediğim başta cesaret olup bir türlü imkan olmayan insanı yıllar sonra bulmanın huzuru içinde kapısına varmak istiyorum. Bulmuşken sesleniyorum...
Olaki benim ömrüm yetmez ise nasip değilmiş ama olurda bu karşı taraftan sağlanmaz ise ölmüş dahi olsam ve soru sorma şansım olsa ' pervane olmaya hazır, kapı eşiğinde duracak sadece kelam diyen birine neden hayır dedin' derim..  Davacı olmam merakıma yenilir sohbet etmek isterim... Eee demez miydin, "insan sevdiğini anar andığını sever" diye? Heybemi doldurmak isterim, nasibim her ne ise sende hissederim... Bu yüzden yol üzerinde, bir ağaç gölgesinde bekler gibiyim seni beklerken. Aklımı devşirme den çıkılmış yolun sancısı içinde  geliyorum... Biliyorum, sen anlarsın beni yoksa ne demeye "ona git" desin dedem... Sen anlarsın; tamamlanmamış yazının sancısı içinde kıvranıyor  düşüncelerim... Sabahın ilk ışıklarında "uyan" dediğin o saatlerde başlıyor sancı.( Sabah ezanı) Lakin Lami,cimi yok bunun, yüreğime ilk düşeni yazıyor kalemim... Hayati değil belki meselem ama Islanma dan, pervane olup yanmadan gitmem bu şehirden, gidemem... Bilirim, gezersin diyar diyar, O diyarlardan ettiğin kelamı işitirim... Her gün heybeme birşey ekler ekmek davasına giderim...

Ama gitmem bu şehirden, gidemem yolun yoluma çıksın diye beklerim. Dedim ya Hayati değil belki meselem ama yanan yürektir, yolunu bakan gözlerim ben değil...

Ne diyor bu? Dediğinizi işitir gibiyim... Yıllardır iki lafı bir araya getirip de adam akıllı bir cümle kurmuş değilim, oldukça suskunum istemesem bile. Dilim yıllar sonra dile gelmek ve bir kaç cümle edecek insanı bulmuşken bu sefer araya cesaret geliyor.  kendimi ikna etmeye çalışırken aklıma ölümü getiriyorum,  ölürsem, ölürse bir daha diye birşey olmayacak... Bunu bizzat yaşayarak defaten tecrübe ettim ve bir yenisini daha eklemek istemiyorum...

Konuşun... Her mesele Hayatidir belki karşınızdaki kişi için aynı hayati önemi sağlamaz ama kimin hangi sözden nasibini alacağı belli olmaz. Bir buçuk senelik Batman tecrübesinden kalan tek şey vermiş olduğum söz, "taş olup baş yaracaksın" oldu. Yarılan, orada kalan insanlık da olsa olan olmuştu ve bir defter kapanmış başka koşturmacalar başlamıştı...

Konuşun, yarın diye diye gönül almak için bu kadar beklemeyin yarın belki cenaze var, bilemezsin.

Konuşun, öte tarafta neyin ne olacağı belli olmaz...

Konuşun ya dille yada hal diliyle ama illaki konuşun..

Benim ki kadar gecikmiş ve telafisi olmayan cümleler biriktirmeyin çünkü geçmiş Bilgi nasıl anlamsız ise geç kalınmış cümle de bir o kadar değer kaybeder ama ne olursa olsun konuşun... Her mesele Hayatidir... Duam Rabbim hepinizi her iki cihanda güldürsün...( Amin) 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.