VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Rusya-Ukrayna ve çok kutuplu dünya!

Son günlerde televizyonlarda uluslararası ilişkiler sistemi üzerine konuşanların ve köşelerinde yazanların sayısının arttığını gözlüyorum. Siyasi tarih, felsefe, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler sistemi üzerine bugüne kadar kafa yormamış, süreçleri takip etmeyen, ancak Rusya-Ukrayna savaşından dolayı dünya sistemi üzerine iddialı yorumlar yapanların sayısında artış var!  İlgili kişiler dünya sistemini Rusya-Ukrayna savaşına indirgeyerek değerlendiriyorlar ve dünyanın yeniden ‘iki bloğa’ bölündüğünü bile iddia etmekten kaçınmıyorlar! Oysaki durum hiç de öyle görünmüyor, dünya çok kutuplu bir yapıya büründü. İş birliği ve rekabetin aynı anda olduğu karmaşık bu birçok kutupluluk...  Tarih boyunca insanlık çok kutuplu dünya sistemi olduğu zaman büyük ölçekli savaşlara tanıklık etmiştir! Şimdilerde yine benzer bir süreci yaşanıyor. Rekabet ve çatışma salt Batılı ülkeler-kurumlar (NATO, AB) ve Rusya arasında değil, diğer aktörler de bölgesel ve küresel düzeyde bir rekabet ve çatışma içerisindeler...  Çin ve Rusya arasında bölgesel ve küresel düzeyde bir iş birliği olsa da iki ülkenin birbirine şüpheyle yaklaştıkları bir gerçek! Rusya Devlet Başkanı Putin’in sadece Rusya’nın Sibirya-Uzakdoğu kentlerinde ziyaretleri sırasında yaptığı açıklamalara bakıldığında Rusya-Çin arasındaki ilişkilerin de süt-liman olmadığı anlaşılabilir...  Çin’in artan nüfusu, hafif sanayi ürünlerini ve nüfusunu Rusya’ya ihraç etme yönündeki halleri (Sibirya’daki ve Kazakistan’daki topraklara yönelmesi), Rusya’da rahatsızlık yaratmaktadır. Tüm bunlara karşın her iki ülkenin enerji ve finans alanlarında son dönemdeki iş birlikleri de gözden kaçmamaktadır...  Çin’in Asya-Pasifik’teki varlığını güçlendirmesi ABD ile olan rekabeti derinleştirmektedir. Afrika’da Çin’in Doğrudan Yatırım bağlamında liderliği alması, ABD ve diğer Batılı ülkeleri (Fransa-Birleşik Krallık v.b.) geride bırakması da önemlidir. Akdeniz limanlarının Çin devlet şirketi tarafından işletilmesini de yeniden hatırlatma ihtiyacı duyuyorum!  Hindistan’ın da son dönemde Afrika’da ekonomik anlamda ilişkilerini geliştirdiği de bir gerçeklik. Öyle ki, Hindistan ticaret güvenliğinin sağlanması için Hint Okyanusu’na kıyısı olan Afrika ülkeleriyle ortak askeri tatbikatlar icra etmektedir. Hindistan artık Afrika kıtasının ticaretteki 4. Büyük ortağı konumunda!  Rusya gerek Çin gerekse Hindistan’a kıyasla Afrika’da ekonomik bağlamda bir güce sahip değil ancak özellikle Sudan, Angola, Mali ve Nijerya gibi ülkelerle yürürlüğe giren silah anlaşmalarıyla Afrika’daki etkisini askeri anlamda artırmaktadır. Brezilya’nın da son dönemde Rusya ve Türkiye düzeyinde Afrika’da ekonomik bir etkinliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Afrika kıtasına odaklanmamın nedeni şu, Afrika kıtası jeopolitik anlamda doğuda Hint-Pasifik Okyanusu, Kuzeyde ise Akdeniz ve Karadeniz havzalarıyla ilintili bir bölgedir...  Pandemi sonrasında global dünya da enflasyonun yükselmesi, çatışmaların körüklenmesinden, bu yaşananlardan Türkiye’nin de bu süreçten etkilenmesi kaçınılmazdır...  ABD-Rusya-Fransa-Birleşik Krallık ve Çin’in Akdeniz’deki varlıklarını düşünmek sanırım bize bir şeyler anlatır! Ekonomik ve siyasal anlamda sıkıntılı bir dönemden geçen Akdeniz’e kıyısı olan ve olmayan devletlerin-hükümetlerin iktidarlarını konsülde etme bağlamında ABD’nin Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kışkırtması, Akdeniz ve Ege’de gerilim siyasetine yönelmeleri konusunun sonuçları ne olur bilinmez ama Yunanistan- Türkiye ile savaşmaya kalkarsa sonuçlarına da katlanır. Herkes aklını başına almalıdır... 
Ekleme Tarihi: 23 Haziran 2022 - Perşembe

Rusya-Ukrayna ve çok kutuplu dünya!

Son günlerde televizyonlarda uluslararası ilişkiler sistemi üzerine konuşanların ve köşelerinde yazanların sayısının arttığını gözlüyorum. Siyasi tarih, felsefe, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler sistemi üzerine bugüne kadar kafa yormamış, süreçleri takip etmeyen, ancak Rusya-Ukrayna savaşından dolayı dünya sistemi üzerine iddialı yorumlar yapanların sayısında artış var! 

İlgili kişiler dünya sistemini Rusya-Ukrayna savaşına indirgeyerek değerlendiriyorlar ve dünyanın yeniden ‘iki bloğa’ bölündüğünü bile iddia etmekten kaçınmıyorlar! Oysaki durum hiç de öyle görünmüyor, dünya çok kutuplu bir yapıya büründü. İş birliği ve rekabetin aynı anda olduğu karmaşık bu birçok kutupluluk... 

Tarih boyunca insanlık çok kutuplu dünya sistemi olduğu zaman büyük ölçekli savaşlara tanıklık etmiştir! Şimdilerde yine benzer bir süreci yaşanıyor. Rekabet ve çatışma salt Batılı ülkeler-kurumlar (NATO, AB) ve Rusya arasında değil, diğer aktörler de bölgesel ve küresel düzeyde bir rekabet ve çatışma içerisindeler... 

Çin ve Rusya arasında bölgesel ve küresel düzeyde bir iş birliği olsa da iki ülkenin birbirine şüpheyle yaklaştıkları bir gerçek! Rusya Devlet Başkanı Putin’in sadece Rusya’nın Sibirya-Uzakdoğu kentlerinde ziyaretleri sırasında yaptığı açıklamalara bakıldığında Rusya-Çin arasındaki ilişkilerin de süt-liman olmadığı anlaşılabilir... 

Çin’in artan nüfusu, hafif sanayi ürünlerini ve nüfusunu Rusya’ya ihraç etme yönündeki halleri (Sibirya’daki ve Kazakistan’daki topraklara yönelmesi), Rusya’da rahatsızlık yaratmaktadır. Tüm bunlara karşın her iki ülkenin enerji ve finans alanlarında son dönemdeki iş birlikleri de gözden kaçmamaktadır... 

Çin’in Asya-Pasifik’teki varlığını güçlendirmesi ABD ile olan rekabeti derinleştirmektedir. Afrika’da Çin’in Doğrudan Yatırım bağlamında liderliği alması, ABD ve diğer Batılı ülkeleri (Fransa-Birleşik Krallık v.b.) geride bırakması da önemlidir. Akdeniz limanlarının Çin devlet şirketi tarafından işletilmesini de yeniden hatırlatma ihtiyacı duyuyorum! 

Hindistan’ın da son dönemde Afrika’da ekonomik anlamda ilişkilerini geliştirdiği de bir gerçeklik. Öyle ki, Hindistan ticaret güvenliğinin sağlanması için Hint Okyanusu’na kıyısı olan Afrika ülkeleriyle ortak askeri tatbikatlar icra etmektedir. Hindistan artık Afrika kıtasının ticaretteki 4. Büyük ortağı konumunda! 

Rusya gerek Çin gerekse Hindistan’a kıyasla Afrika’da ekonomik bağlamda bir güce sahip değil ancak özellikle Sudan, Angola, Mali ve Nijerya gibi ülkelerle yürürlüğe giren silah anlaşmalarıyla Afrika’daki etkisini askeri anlamda artırmaktadır. Brezilya’nın da son dönemde Rusya ve Türkiye düzeyinde Afrika’da ekonomik bir etkinliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Afrika kıtasına odaklanmamın nedeni şu, Afrika kıtası jeopolitik anlamda doğuda Hint-Pasifik Okyanusu, Kuzeyde ise Akdeniz ve Karadeniz havzalarıyla ilintili bir bölgedir... 

Pandemi sonrasında global dünya da enflasyonun yükselmesi, çatışmaların körüklenmesinden, bu yaşananlardan Türkiye’nin de bu süreçten etkilenmesi kaçınılmazdır... 

ABD-Rusya-Fransa-Birleşik Krallık ve Çin’in Akdeniz’deki varlıklarını düşünmek sanırım bize bir şeyler anlatır! Ekonomik ve siyasal anlamda sıkıntılı bir dönemden geçen Akdeniz’e kıyısı olan ve olmayan devletlerin-hükümetlerin iktidarlarını konsülde etme bağlamında ABD’nin Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kışkırtması, Akdeniz ve Ege’de gerilim siyasetine yönelmeleri konusunun sonuçları ne olur bilinmez ama Yunanistan- Türkiye ile savaşmaya kalkarsa sonuçlarına da katlanır. Herkes aklını başına almalıdır... 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
H. Serap Karlıdağ
(23.06.2022 20:40 - #167)
Türkiye olası bir savaşa karşıdır.Ama kaçınılmaz.Olursa gereği yapılır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.