AHMET SANCAR
Köşe Yazarı
AHMET SANCAR
 

Unutmak değil, direnmek zorundayız !..

Gazze'de cereyan eden zulmü, soykırımı adeta bir perde gibi kaldırıp gündemden uzaklaştırmaya çalışmak, duyarsız bir toplum oluşturmanın başlangıcıdır. Haberlerde karşılaştığımız yürek burkan manzaralara rağmen, zihinsel olarak başka konulara yönelerek Gazze'yi unutmaya çabalamak, uzun vadede vicdanımızı körelterek insanlık değerlerinden uzaklaşmamıza sebep olabilir. Zira, insanlık tarihi boyunca yaşanmış acıları hissetmeyen bir toplum, bu acıları anlamamış ve öğrenmemiş demektir. Gazze ve Filistin'deki olayları, sadece toplumsal bir sorun olarak değil, aynı zamanda insanlığa karşı bir sorumluluk olarak görmeliyiz. Bu dramatik olayların ardını kapatmak, geçmişi silmek değil, aksine insanlık vicdanına karşı bir ihmaldir. İnsanlık, yaşanan trajedilere karşı duyarsızlaştıkça, Gazze'deki zulüm normalleşmeye başlar, ki bu durum asla kabul edilemez bir haldir. Müslümanlar olarak, insani değerlere sahip bireyler olarak, Gazze'deki zulme maruz kalan bir milletin acılarını unutmamalıyız. Aç, susuz, kimsesiz, yaralı, çaresiz; ancak sabırla direnen, acılara metanetle katlanan bir milletin varlığını hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bu acı gerçeği göz ardı etmek, içimizdeki merhamet ve şefkat duygularını törpülemek anlamına gelir. Bu duyguları diri tutmak, üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyerek, yüreğimize giden merhamet ve şefkat kanallarını açık tutmak zorundayız. Gazze ve Filistin'den gelen manzaralar, yaşanan trajedilerin ötesinde bir direnişin ve teslimiyetin örneklerini barındırıyor. Kardeşini defneden genç, bombardımanda çocuğunu kaybeden baba, 10 yaşındaki küçük kız; hepsi acıya rağmen inançlarına sıkı sıkıya sarılarak hayata tutunmaya çalışan insanlar. Bu direniş ve teslimiyet, insanlığın varlığını ve onurunu gösteren birer ışık gibidir. Gazze'deki insanlık dramı karşısında duyarsız kalmamak, vicdanımızın derinliklerine inmek ve insanlık değerlerine sahip çıkmak zorundayız. Bombardıman altında yaşayan insanların kararlılığı, dayanışmanın ve direnişin gücünü hatırlatmalıdır. Filistinli Müslümanlar, tarih boyunca nasıl ayakta kaldıklarını ve nasıl direndiklerini gösteriyorlar. Bu manzaralar karşısında, duygusal tepkimizi göstermek ve sessiz kalmamak, bir insanlık sorumluluğudur. Gazze'deki acılara ortak olmak, vicdanımızı diri tutmak, insanlık değerlerine sahip çıkmak; bu vahşeti reva görenlere karşı duygusal ve fiziksel tepki göstermek, gelecek nesillere bir sorumluluk bırakmak anlamına gelir. Göz pınarlarımıza Gazze'nin acılarını ortak ederek, vicdanımızı ve merhametimizi devre dışı bırakmamalıyız. Tarih, duyarsızlığımızı ve sessizliğimizi asla unutmaz. Gazze'deki zulmü unutmamak, insanlık onurumuza sahip çıkmak demektir.  
Ekleme Tarihi: 03 Mart 2024 - Pazar

Unutmak değil, direnmek zorundayız !..

Gazze'de cereyan eden zulmü, soykırımı adeta bir perde gibi kaldırıp gündemden uzaklaştırmaya çalışmak, duyarsız bir toplum oluşturmanın başlangıcıdır. Haberlerde karşılaştığımız yürek burkan manzaralara rağmen, zihinsel olarak başka konulara yönelerek Gazze'yi unutmaya çabalamak, uzun vadede vicdanımızı körelterek insanlık değerlerinden uzaklaşmamıza sebep olabilir. Zira, insanlık tarihi boyunca yaşanmış acıları hissetmeyen bir toplum, bu acıları anlamamış ve öğrenmemiş demektir.

Gazze ve Filistin'deki olayları, sadece toplumsal bir sorun olarak değil, aynı zamanda insanlığa karşı bir sorumluluk olarak görmeliyiz. Bu dramatik olayların ardını kapatmak, geçmişi silmek değil, aksine insanlık vicdanına karşı bir ihmaldir. İnsanlık, yaşanan trajedilere karşı duyarsızlaştıkça, Gazze'deki zulüm normalleşmeye başlar, ki bu durum asla kabul edilemez bir haldir.

Müslümanlar olarak, insani değerlere sahip bireyler olarak, Gazze'deki zulme maruz kalan bir milletin acılarını unutmamalıyız. Aç, susuz, kimsesiz, yaralı, çaresiz; ancak sabırla direnen, acılara metanetle katlanan bir milletin varlığını hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bu acı gerçeği göz ardı etmek, içimizdeki merhamet ve şefkat duygularını törpülemek anlamına gelir. Bu duyguları diri tutmak, üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyerek, yüreğimize giden merhamet ve şefkat kanallarını açık tutmak zorundayız.

Gazze ve Filistin'den gelen manzaralar, yaşanan trajedilerin ötesinde bir direnişin ve teslimiyetin örneklerini barındırıyor. Kardeşini defneden genç, bombardımanda çocuğunu kaybeden baba, 10 yaşındaki küçük kız; hepsi acıya rağmen inançlarına sıkı sıkıya sarılarak hayata tutunmaya çalışan insanlar. Bu direniş ve teslimiyet, insanlığın varlığını ve onurunu gösteren birer ışık gibidir.

Gazze'deki insanlık dramı karşısında duyarsız kalmamak, vicdanımızın derinliklerine inmek ve insanlık değerlerine sahip çıkmak zorundayız. Bombardıman altında yaşayan insanların kararlılığı, dayanışmanın ve direnişin gücünü hatırlatmalıdır. Filistinli Müslümanlar, tarih boyunca nasıl ayakta kaldıklarını ve nasıl direndiklerini gösteriyorlar. Bu manzaralar karşısında, duygusal tepkimizi göstermek ve sessiz kalmamak, bir insanlık sorumluluğudur.

Gazze'deki acılara ortak olmak, vicdanımızı diri tutmak, insanlık değerlerine sahip çıkmak; bu vahşeti reva görenlere karşı duygusal ve fiziksel tepki göstermek, gelecek nesillere bir sorumluluk bırakmak anlamına gelir. Göz pınarlarımıza Gazze'nin acılarını ortak ederek, vicdanımızı ve merhametimizi devre dışı bırakmamalıyız.

Tarih, duyarsızlığımızı ve sessizliğimizi asla unutmaz. Gazze'deki zulmü unutmamak, insanlık onurumuza sahip çıkmak demektir.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.