BEKİR ÖZCAN
Köşe Yazarı
BEKİR ÖZCAN
 

Cenazelerimiz Hakkında

Hemen hemen hergün duyduğumuz ve şahit olduğumuz bir manzara var ki hepimiz için gerçekleşecektir. Bu hakikat; yaşadığımız hayat, yediğimiz ekmek, soluduğumuz hava, içtiğimiz su kadar gerçek olan ölüm olgusudur. Ölümün bir istisnası olmadığı gibi olmayacaktır, var olan herşey elbet yok olacaktır.   Çokça aşina olduğumuz selâların duyurduğu cami çıkışında musallâ üzerinde gördüğümüz cenazelerimize yönelik ölmeden önce ve sonra bir takım vazifelerimiz bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse; Ölmeden önce kendisini tevbe ve ibadete çağırmak, kelime-i şehadeti telkin etmek, ona hayır duada bulunmak, cenazesine katılmak, vasiyetini yerine getirmek, kabre kadar uğurlamak..vb.     Cenaze namazı farz-ı kifaye bir ibadettir. Aslı itibariyle Allah'a senâ, Resulullah için salât ve ölü için duadan ibarettir. Rüku ve secdesi olmayan bir namazdır. Rukünleri kıyâm ve 4 tekbirdir. Selam vermek vacip, hamd, salât ve dua etmek ise sünnettir. Cenaze çok bekletilmemeli, namazda setr, taharet ve kıble gibi şartların yerine gelmesi gerekmektedir.   Birden fazla cenazeye tek namaz kılınabileceği gibi, farklı kişilerce aynı cenazeye birden fazla namaz kılınabilir. Kadınların arkada olması en uygunu olmakla beraber safın içinde olurlarsa da namaz bozulmaz. Caminin içinde kılınabileceği gibi dışarda necis olmayan bir ayakkabı ile de kılınabilir.   Cenaze merasimlerinde mevtâ hakkında "Nasıl bilirdiniz?" sorusu cemaat nazarında bazen çekincelere sebep olabilmektedir. Ancak bu sorunun amacı, cenazeyi tanıyanlara yönelik kişi hakkında iyi mi?(dindar), kötü mü(günahkar), şeklinde amelini belirtmek olmayıp, bilakis müslüman olmasına binaen hakkında genel olarak (tezkiye) hüsn-ü şehadette bulunmaktan (Müslim, 919) ibarettir. Aksi takdirde yolda geçerken katıldığımız ve kim olduğunu dahi bilmediğimiz bir kişi hakkında şahit olmak geçerli olmamalıdır. Hadislerde her nerede olursa olsun cenazeye katılıp ölü adına dua ve istiğfar da bulunulması bir kul hakkı olarak (Buharî, cenaiz,2) talep edilmektedir. Dolayısıyla biz müminler, yeryüzünde Allah'ın şahitleri olarak "nasıl bilirdiniz?" hitabıyla bir birimizin amellerine değil, günahkar da olsa onun müslüman bir birey olduğuna şahitlik etmekteyiz.   Cenaze namazlarından önce namazı tarif ederken sıkça hatırlatılan "Ve Celle Senâük" (Senin şânın yücedir) ilavesi âdet haline gelmiş yaygın bir uygulamadır. İlgili sahih hadislerde (Ebu Davud, salat, 124) bu ifadenin yer almamasından dolayı vakit namazlarda okunmayıp, dua mahiyetinde olan cenaze namazında okunması ise, sadece sahih olan rivayetin vakit namazlarda tercih edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu küçük ayrıntının her cenazede tekrarlanması cemaat nazarında "bunu okumasam namazım olur mu?" veya "İmam hatırlatmadı" gibi hassasiyetlere neden olabilmektedir. Aslında bu ilave okunsa da okunmasa da cenaze hakkında değişen birşey olmayacağından "subhaneke" için ısrarlı tekinlerden vazgeçmek yerinde bir davranış olacaktır. Önemli olan, cenaze kim olursa olsun namaza katılıp onun adına duada bulunmak olmalıdır. Yani "ve celle senâük" ifadesi cenazeden daha önemli bir ayrıntı değildir. Kaybettiğimiz tüm canlara Mevlâ'dan rahmet diliyorum.
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2023 - Pazartesi

Cenazelerimiz Hakkında

Hemen hemen hergün duyduğumuz ve şahit olduğumuz bir manzara var ki hepimiz için gerçekleşecektir. Bu hakikat; yaşadığımız hayat, yediğimiz ekmek, soluduğumuz hava, içtiğimiz su kadar gerçek olan ölüm olgusudur. Ölümün bir istisnası olmadığı gibi olmayacaktır, var olan herşey elbet yok olacaktır.

  Çokça aşina olduğumuz selâların duyurduğu cami çıkışında musallâ üzerinde gördüğümüz cenazelerimize yönelik ölmeden önce ve sonra bir takım vazifelerimiz bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını saymak gerekirse; Ölmeden önce kendisini tevbe ve ibadete çağırmak, kelime-i şehadeti telkin etmek, ona hayır duada bulunmak, cenazesine katılmak, vasiyetini yerine getirmek, kabre kadar uğurlamak..vb.

 

  Cenaze namazı farz-ı kifaye bir ibadettir. Aslı itibariyle Allah'a senâ, Resulullah için salât ve ölü için duadan ibarettir. Rüku ve secdesi olmayan bir namazdır. Rukünleri kıyâm ve 4 tekbirdir. Selam vermek vacip, hamd, salât ve dua etmek ise sünnettir. Cenaze çok bekletilmemeli, namazda setr, taharet ve kıble gibi şartların yerine gelmesi gerekmektedir.

  Birden fazla cenazeye tek namaz kılınabileceği gibi, farklı kişilerce aynı cenazeye birden fazla namaz kılınabilir. Kadınların arkada olması en uygunu olmakla beraber safın içinde olurlarsa da namaz bozulmaz. Caminin içinde kılınabileceği gibi dışarda necis olmayan bir ayakkabı ile de kılınabilir.

  Cenaze merasimlerinde mevtâ hakkında "Nasıl bilirdiniz?" sorusu cemaat nazarında bazen çekincelere sebep olabilmektedir. Ancak bu sorunun amacı, cenazeyi tanıyanlara yönelik kişi hakkında iyi mi?(dindar), kötü mü(günahkar), şeklinde amelini belirtmek olmayıp, bilakis müslüman olmasına binaen hakkında genel olarak (tezkiye) hüsn-ü şehadette bulunmaktan (Müslim, 919) ibarettir. Aksi takdirde yolda geçerken katıldığımız ve kim olduğunu dahi bilmediğimiz bir kişi hakkında şahit olmak geçerli olmamalıdır. Hadislerde her nerede olursa olsun cenazeye katılıp ölü adına dua ve istiğfar da bulunulması bir kul hakkı olarak (Buharî, cenaiz,2) talep edilmektedir. Dolayısıyla biz müminler, yeryüzünde Allah'ın şahitleri olarak "nasıl bilirdiniz?" hitabıyla bir birimizin amellerine değil, günahkar da olsa onun müslüman bir birey olduğuna şahitlik etmekteyiz.

  Cenaze namazlarından önce namazı tarif ederken sıkça hatırlatılan "Ve Celle Senâük" (Senin şânın yücedir) ilavesi âdet haline gelmiş yaygın bir uygulamadır. İlgili sahih hadislerde (Ebu Davud, salat, 124) bu ifadenin yer almamasından dolayı vakit namazlarda okunmayıp, dua mahiyetinde olan cenaze namazında okunması ise, sadece sahih olan rivayetin vakit namazlarda tercih edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu küçük ayrıntının her cenazede tekrarlanması cemaat nazarında "bunu okumasam namazım olur mu?" veya "İmam hatırlatmadı" gibi hassasiyetlere neden olabilmektedir. Aslında bu ilave okunsa da okunmasa da cenaze hakkında değişen birşey olmayacağından "subhaneke" için ısrarlı tekinlerden vazgeçmek yerinde bir davranış olacaktır. Önemli olan, cenaze kim olursa olsun namaza katılıp onun adına duada bulunmak olmalıdır. Yani "ve celle senâük" ifadesi cenazeden daha önemli bir ayrıntı değildir.

Kaybettiğimiz tüm canlara Mevlâ'dan rahmet diliyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.