VAHAP DABAKAN  (PİRİNCİN TAŞLARI)
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN (PİRİNCİN TAŞLARI)
 

Kendini teşhir etmesi modellik mi, moda mı?

 53 yıllık bir gazeteci ve 22 yıldır Köşe yazan bir yazar olarak bazen köşemde yazılarım. Avrupa ülkeleri, Amerika, Avustralya birçok ülkeleri gezdim hatta bazılarında aylarca yaşadım. Buralarda görmediğimi Türkiye de görüyorum. Her tarafını açıp gezen genç kızlarımız adını koydukları Modaları sevmem… Giyimde kuşamda, saç tıraşında herkesin hoşlanacağı aşırıya kaçmayanı iyidir…        Düşünce dünyasında, sade suya tirit moda “düşünceleri” ya da herhangi bir ciddi düşünceyi de modadır diye savunur gibi yapanları da hiç hazzetmem… Demokrasiyi, her bir konuda herkesin eşit fetva verme hakkı sananlardan da hoşlaşmam…        Kendini Amerika’da yaşıyor, sananlardan; Modadır diye köpek sever kesilenlerden, Kapıyı her açık bulduğunda itini başkasının bahçesine salanlardan mahallenin Avrupalılarından, karşı komşusuna hiç “günaydın” bile dememiş ama paçasında yirmi kedi ile gezen, bir de üstünden “hayvan sevmeyen insan da sevemez” demeyi marifet sananlardan, hiç hoşlanmam… İnsan sevmeden hayvan sevilir mi peki?        Daha vergili görünmek için üst dudağına silikon bastıranlardan, Aşçıya şef, şoföre kaptan diyenlerden, hiçbir iş yapmayıp Baba, Anne parası yiyenlerden…        Gece gündüz yalan haberi yazan gazetecilerden, Yanlışları gördüğü halde Televizyon tartışma programında ısrarla savunanlardan. Haberi başlık ile ilgisiz, bir tıklanma makinesine çevirerek, okuru aptal yerine koyan internet gazetelerinden, vara yoğa bir “espri” yazmakla zekâsını değil, eblehliğini sergilediğini anlayamayan klâvye dâhilerinden, kendisinin bilmediği hiçbir şeyin de var olmadığını sanan kenar mahalle “aydın”larından…        Bize İzmir Köfte tarifi yapan İtalyan Danilo Şef’ten, Terzi’ye moda tasarımcısı; berbere saç tasarım uzmanı diyenlerden, Spor muhabirlerinin, uydurma Türkçe’lerinden…        Kendi dilinin imlasını bilmeyen, hangi de’nin bitişik, hangisinin ayrı yazılacağını öğrenememiş “bilim İnsanları”ndan, Kendinin gece gündüz lüks restoranlarda götürdüklerinin resmini yayınlayıp, Kanada başbakanının sandviç partisi resmini paylaşanlardan, Bir köşe yazısının altına, bir kitap boyutunda eleştiri yazarak, okur çalacağını zanneden ahmaklardan, Hadi yazdı… Dönüp yazdığını okuyup da hiçbir anlama gelmediğini anlayamayan klâvyeşörlerden, kimler hoşlanır düşünün…        Yarışma Programlarının, Milyoner dâhil tümünde bazılarının verdiği saçma cevaplar. Arabasını otuz metre ötedeki park yerine değil de yürümeye üşendiğinden, dükkânın önüne, sokak içine bırakıp “Badi” yapmaya giren Fitnıss Sentır müşterilerinden, İngilizce kelimeleri, İstanbul şivesiyle Türkçe cümleye katınca, medeni sanılacağı zehabında olan bazılarından, Her konuya saldırıp, başka ilgisiz bir konuda eleştiri ve yorum yazanlardan…        Her ne konuşuluyorsa konuşulsun, sadece aklındaki ezberi söylemekten bıkmayanlardan… Sıkılmaya başlıyor insanlar… Bu yazdıklarımı şimdi neyin üstüne söylüyorum?        Yangın yerine çevriliyor. ‘Yangın’ dedim Mesala; Yahu bir susun da bilenler de anlatsın bize, bu nedir? Çaresi nedir? Neden Amerika’da “ Ormanın yenilenmesi için doğal ve faydalı bir tabiat olayı” da denilen orman yangını, bizde bir felâkettir? “Ciğerimiz yandı!” deriz. Niçin? Avustralya’nın, Amerika’nın değil de bizimki yanıyor?        “Ölenler de candır” diyor bir tanesi… Yok yav? Sen can’cıkların peşine mi düştün? Yoksa hiç insan ölmedi diye kahır mı ediyorsun?        Fırsat ve izin verin de bilenler de konuşsunlar. Bilinçsizlerin şamatasından onların sesi duyulmuyor. Siyasetçiler ortalamaya bakarlar. Gereğini söylerler… Gene bir önlem alınamayacak. Çünkü önlem öneren yok… Ağzı olan konuşuyor…        Uzun lafın kısası günümüzde bilende konuşuyor bilmeyende konuşuyor. Gerçek bilenler, bilinçsiz konuşanların gerisinde kalıyor…
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2025 -Perşembe

Kendini teşhir etmesi modellik mi, moda mı?

 53 yıllık bir gazeteci ve 22 yıldır Köşe yazan bir yazar olarak bazen köşemde yazılarım. Avrupa ülkeleri, Amerika, Avustralya birçok ülkeleri gezdim hatta bazılarında aylarca yaşadım. Buralarda görmediğimi Türkiye de görüyorum. Her tarafını açıp gezen genç kızlarımız adını koydukları Modaları sevmem… Giyimde kuşamda, saç tıraşında herkesin hoşlanacağı aşırıya kaçmayanı iyidir…

       Düşünce dünyasında, sade suya tirit moda “düşünceleri” ya da herhangi bir ciddi düşünceyi de modadır diye savunur gibi yapanları da hiç hazzetmem… Demokrasiyi, her bir konuda herkesin eşit fetva verme hakkı sananlardan da hoşlaşmam…

       Kendini Amerika’da yaşıyor, sananlardan; Modadır diye köpek sever kesilenlerden, Kapıyı her açık bulduğunda itini başkasının bahçesine salanlardan mahallenin Avrupalılarından, karşı komşusuna hiç “günaydın” bile dememiş ama paçasında yirmi kedi ile gezen, bir de üstünden “hayvan sevmeyen insan da sevemez” demeyi marifet sananlardan, hiç hoşlanmam…

İnsan sevmeden hayvan sevilir mi peki?

       Daha vergili görünmek için üst dudağına silikon bastıranlardan, Aşçıya şef, şoföre kaptan diyenlerden, hiçbir iş yapmayıp Baba, Anne parası yiyenlerden…

       Gece gündüz yalan haberi yazan gazetecilerden, Yanlışları gördüğü halde Televizyon tartışma programında ısrarla savunanlardan. Haberi başlık ile ilgisiz, bir tıklanma makinesine çevirerek, okuru aptal yerine koyan internet gazetelerinden, vara yoğa bir “espri” yazmakla zekâsını değil, eblehliğini sergilediğini anlayamayan klâvye dâhilerinden, kendisinin bilmediği hiçbir şeyin de var olmadığını sanan kenar mahalle “aydın”larından…

       Bize İzmir Köfte tarifi yapan İtalyan Danilo Şef’ten,

Terzi’ye moda tasarımcısı; berbere saç tasarım uzmanı diyenlerden,

Spor muhabirlerinin, uydurma Türkçe’lerinden…

       Kendi dilinin imlasını bilmeyen, hangi de’nin bitişik, hangisinin ayrı yazılacağını öğrenememiş “bilim İnsanları”ndan,

Kendinin gece gündüz lüks restoranlarda götürdüklerinin resmini yayınlayıp, Kanada başbakanının sandviç partisi resmini paylaşanlardan, Bir köşe yazısının altına, bir kitap boyutunda eleştiri yazarak, okur çalacağını zanneden ahmaklardan,
Hadi yazdı… Dönüp yazdığını okuyup da hiçbir anlama gelmediğini anlayamayan klâvyeşörlerden, kimler hoşlanır düşünün…

       Yarışma Programlarının, Milyoner dâhil tümünde bazılarının verdiği saçma cevaplar. Arabasını otuz metre ötedeki park yerine değil de yürümeye üşendiğinden, dükkânın önüne, sokak içine bırakıp “Badi” yapmaya giren Fitnıss Sentır müşterilerinden,
İngilizce kelimeleri, İstanbul şivesiyle Türkçe cümleye katınca, medeni sanılacağı zehabında olan bazılarından, Her konuya saldırıp, başka ilgisiz bir konuda eleştiri ve yorum yazanlardan…

       Her ne konuşuluyorsa konuşulsun, sadece aklındaki ezberi söylemekten bıkmayanlardan… Sıkılmaya başlıyor insanlar…

Bu yazdıklarımı şimdi neyin üstüne söylüyorum?

       Yangın yerine çevriliyor. ‘Yangın’ dedim Mesala; Yahu bir susun da bilenler de anlatsın bize, bu nedir? Çaresi nedir? Neden Amerika’da “ Ormanın yenilenmesi için doğal ve faydalı bir tabiat olayı” da denilen orman yangını, bizde bir felâkettir? “Ciğerimiz yandı!” deriz. Niçin? Avustralya’nın, Amerika’nın değil de bizimki yanıyor?

       “Ölenler de candır” diyor bir tanesi… Yok yav? Sen can’cıkların peşine mi düştün? Yoksa hiç insan ölmedi diye kahır mı ediyorsun?

       Fırsat ve izin verin de bilenler de konuşsunlar. Bilinçsizlerin şamatasından onların sesi duyulmuyor. Siyasetçiler ortalamaya bakarlar. Gereğini söylerler… Gene bir önlem alınamayacak. Çünkü önlem öneren yok… Ağzı olan konuşuyor…
       Uzun lafın kısası günümüzde bilende konuşuyor bilmeyende konuşuyor. Gerçek bilenler, bilinçsiz konuşanların gerisinde kalıyor…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
H. Serap Karlıdağ
(06.11.2025 20:54 - #472)
Ne yazık ki toplum olarak yozlaşmış bir dönemden geçiyoruz. Modern hayat, sahte gösteriş ve taklitten ibaret; samimiyetin yerini sahtecilik almış durumda. Kaleminize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.