VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

24 Nisan seçimi ve TRT muhabirine saldıranlar! Nasraddin Hoca Fıkraları gibi

PİRİNCİN TAŞLARI   24 Haziran seçimleri meydanları ısıtmaya başladı. Meydanlara çıkan adaylardan Nasraddin Hoca fıkralarını aratmayan mitinglerde yapılan konuşmalar, aslında adayların konularına ne kadar bilgili olduklarını ve aslı astarı olmayan ve seçildikten sonra yapamayacağı vaatlerde bulunmaları insanları güldürmekten öteye geçemiyor…    Misal derseniz; bir zamanlar iki anahtar sözü verenler iktidar olduğunda bu vaatlerini hiçbir zaman yerine getiremedi. O yıllarda o partide bakan olan şimdilerde kurduğu partiden Cumhurbaşkanı adayı olan zat, kredi kartları ve kredi borçlarını silecekmiş. Verdiği vaat böyle. Sizce bu vaat yerine gelir mi? Özel bankaların alacağını nasıl silecek? Kimin parasını kimden siliyor. Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın her zaman söylediği Babaannesinin güzel sözü aklıma geliyor. “Kaval elin, yel Allah’ın üfle babam üfleeee…”   Seçim yaklaştıkça, mitinglerdeki sözlerde ağırlaşmaya saldırganlıkların artmaya başladığı, Hakaretler, iftiralar, havalarda uçuşmaya başlıyor. Seçimlerden sonra bu ülkede yaşayacak olan bu siyasetçiler, yüz yüze geldiğinde birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklar? Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, İzmir mitinglerinde söylediği sözlerle vatandaşları TRT muhabir ve kameramanının üzerine saldırtması, hiç kabul edilemez bir durumdur. TRT benim mitinglerimi vermiyor diyeceksin. Mitingini takip etmek için gelen emekçi, muhabir ve kameramanın üzerine vatandaşları saldırtacaksın. Kamu görevi yapan TRT Muhabirlerine saldıranları buradan kınıyorum. Bu perhiz ne, bu lahana turşu nedir? Çiğli mitinginde, bir vatandaş sevgi gösterisi yapıp selfi çekmek istiyor. Korumaları tarafından Muharrem İnce’nin gözleri önünde sahneden aşağıya atıyorlar. Bunlar kabul edilemez seçim senaryolarıdır…     NASRADİN HOCA FIKRALARINI ARATMIYORLAR!   Nasraddin Hoca hikâyeleri, kadim kültürün taşıdığı eşsiz değerlerdir. “Zaman öldürmek için” ağza çerez diye alınmaz. Herkesin kolayca anlayabileceği derin imalar taşır. İnsanı insana anlatan bir ayna olarak kalpten kalbe dolaşır…   Her insanın içinde bir “baba ocağı” çıtırdar. Üzeri külle kaplanmıştır ama külün altında sıcacık közler bekleşir. Şimdiki bilinci, geçmişin yakıcı acılarını, hasretli lezzetlerini kül gibi örter, sessizliğe bürür. Altındaki kor ateşler yüzünden sıcacık kalır kül; ama yakmaz, soğuk gibi durur. O soğukluğun altında, közleri parlamaya hazır bekler. İki insanın ilaçsız ve araçsız iletişiminin ve kınamasız ve yargılamasız beraberliğinin o külleri usulca üfler, ocağı yeniden tutuşturur. Közleri diriltir, korları avucumuza koyar…   Nasraddin Hoca fıkralarına bakınca, insan fıtratının akışını veren Kur’ân’dan beslenen kadim kültürün bu canlı parçasının, çoğu psikoloji kuramcısından çok önce, sağlam bir psikolojik altyapı hazırladığını görürüz. “Ya tutarsa…”   Göle maya çalar Nasraddin Ho­ca. “Ya tutarsa…” diye. İnsa­nın mayalayacağı tek zaman “bugün”dür. Oysa çoğu insan bugünün emeğiyle geçmişini düzeltmeye kalkar. “Bugünkü aklım olsaydı, dün ettiklerimi etmezdim!” hayıflanmasıyla, bugününü harcamakla kalmaz, dününü de onaramaz. Oysa insan, bugünkü aklını dün ettikleri sayesinde edinmiştir. Dün ettikleri olmasaydı bugün onu pişman eden her hatayı yeni baştan yaşardı. Eğer bugüne odaklanırsa, gelecekte “Ahhh neydi o günler!” diye iç geçiremeyeceği bir bugün yaşar. Nasraddin Hoca haklıdır; bugünün gölü, geçmişin sütünden daha verimlidir. Mayalanırsa, tutar.   Eşeğe ters biner Nasraddin Hoca. Bugün vardığı yerin geçmişte yürüdüğü yolla alındığını fark etmesi beklenir insanın. Şimdi ve burada sahiden var olabilmesi için, geriye doğru öylesine bakmalı ki, ne geçmişini yok saymalı ne geçmişine takılıp kalmalı. Geçmişiyle yüzleşen insan, daha sağlam adımlar atar. Geleceğe doğru yürürken, daha sahih bir geçmiş inşa eder…   Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin taşıdığı önem kadar, Milletvekili seçimleri de çok önem taşıyor. Cumhurbaşkanı ayrı bir partiden, Milletvekilleri ayrı partiden olursa, yine acısı bu millet çekecektir. Şimdi İktidar partisinden olamayan belediyelerin yaptıkları yetersiz yatırımlara benzememesi için seçmenlerin her konuyu bir defa değil beş defa düşünmelidir…
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2018 - Perşembe

24 Nisan seçimi ve TRT muhabirine saldıranlar! Nasraddin Hoca Fıkraları gibi

PİRİNCİN TAŞLARI

 

24 Haziran seçimleri meydanları ısıtmaya başladı. Meydanlara çıkan adaylardan Nasraddin Hoca fıkralarını aratmayan mitinglerde yapılan konuşmalar, aslında adayların konularına ne kadar bilgili olduklarını ve aslı astarı olmayan ve seçildikten sonra yapamayacağı vaatlerde bulunmaları insanları güldürmekten öteye geçemiyor… 

 

Misal derseniz; bir zamanlar iki anahtar sözü verenler iktidar olduğunda bu vaatlerini hiçbir zaman yerine getiremedi. O yıllarda o partide bakan olan şimdilerde kurduğu partiden Cumhurbaşkanı adayı olan zat, kredi kartları ve kredi borçlarını silecekmiş. Verdiği vaat böyle. Sizce bu vaat yerine gelir mi? Özel bankaların alacağını nasıl silecek? Kimin parasını kimden siliyor. Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın her zaman söylediği Babaannesinin güzel sözü aklıma geliyor. “Kaval elin, yel Allah’ın üfle babam üfleeee…”

 

Seçim yaklaştıkça, mitinglerdeki sözlerde ağırlaşmaya saldırganlıkların artmaya başladığı, Hakaretler, iftiralar, havalarda uçuşmaya başlıyor. Seçimlerden sonra bu ülkede yaşayacak olan bu siyasetçiler, yüz yüze geldiğinde birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklar? Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, İzmir mitinglerinde söylediği sözlerle vatandaşları TRT muhabir ve kameramanının üzerine saldırtması, hiç kabul edilemez bir durumdur. TRT benim mitinglerimi vermiyor diyeceksin. Mitingini takip etmek için gelen emekçi, muhabir ve kameramanın üzerine vatandaşları saldırtacaksın. Kamu görevi yapan TRT Muhabirlerine saldıranları buradan kınıyorum. Bu perhiz ne, bu lahana turşu nedir? Çiğli mitinginde, bir vatandaş sevgi gösterisi yapıp selfi çekmek istiyor. Korumaları tarafından Muharrem İnce’nin gözleri önünde sahneden aşağıya atıyorlar. Bunlar kabul edilemez seçim senaryolarıdır…  

 

NASRADİN HOCA FIKRALARINI ARATMIYORLAR!

 

Nasraddin Hoca hikâyeleri, kadim kültürün taşıdığı eşsiz değerlerdir. “Zaman öldürmek için” ağza çerez diye alınmaz. Herkesin kolayca anlayabileceği derin imalar taşır. İnsanı insana anlatan bir ayna olarak kalpten kalbe dolaşır…

 

Her insanın içinde bir “baba ocağı” çıtırdar. Üzeri külle kaplanmıştır ama külün altında sıcacık közler bekleşir. Şimdiki bilinci, geçmişin yakıcı acılarını, hasretli lezzetlerini kül gibi örter, sessizliğe bürür. Altındaki kor ateşler yüzünden sıcacık kalır kül; ama yakmaz, soğuk gibi durur. O soğukluğun altında, közleri parlamaya hazır bekler. İki insanın ilaçsız ve araçsız iletişiminin ve kınamasız ve yargılamasız beraberliğinin o külleri usulca üfler, ocağı yeniden tutuşturur. Közleri diriltir, korları avucumuza koyar…

 

Nasraddin Hoca fıkralarına bakınca, insan fıtratının akışını veren Kur’ân’dan beslenen kadim kültürün bu canlı parçasının, çoğu psikoloji kuramcısından çok önce, sağlam bir psikolojik altyapı hazırladığını görürüz. “Ya tutarsa…”

 

Göle maya çalar Nasraddin Ho­ca. “Ya tutarsa…” diye. İnsa­nın mayalayacağı tek zaman “bugün”dür. Oysa çoğu insan bugünün emeğiyle geçmişini düzeltmeye kalkar. “Bugünkü aklım olsaydı, dün ettiklerimi etmezdim!” hayıflanmasıyla, bugününü harcamakla kalmaz, dününü de onaramaz. Oysa insan, bugünkü aklını dün ettikleri sayesinde edinmiştir. Dün ettikleri olmasaydı bugün onu pişman eden her hatayı yeni baştan yaşardı. Eğer bugüne odaklanırsa, gelecekte “Ahhh neydi o günler!” diye iç geçiremeyeceği bir bugün yaşar. Nasraddin Hoca haklıdır; bugünün gölü, geçmişin sütünden daha verimlidir. Mayalanırsa, tutar.

 

Eşeğe ters biner Nasraddin Hoca. Bugün vardığı yerin geçmişte yürüdüğü yolla alındığını fark etmesi beklenir insanın. Şimdi ve burada sahiden var olabilmesi için, geriye doğru öylesine bakmalı ki, ne geçmişini yok saymalı ne geçmişine takılıp kalmalı. Geçmişiyle yüzleşen insan, daha sağlam adımlar atar. Geleceğe doğru yürürken, daha sahih bir geçmiş inşa eder…

 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin taşıdığı önem kadar, Milletvekili seçimleri de çok önem taşıyor. Cumhurbaşkanı ayrı bir partiden, Milletvekilleri ayrı partiden olursa, yine acısı bu millet çekecektir. Şimdi İktidar partisinden olamayan belediyelerin yaptıkları yetersiz yatırımlara benzememesi için seçmenlerin her konuyu bir defa değil beş defa düşünmelidir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.