VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

BAYRAM NEDİR? BAYRAMI TATİL ANLAYANLAR!

PİRİNCİN TAŞLARI   Çocukluğumdan beri hep merak ederim Bayram Nedir? Bayram dediğimizde aklımıza ne geldiğini sorgulamışımdır. Çocukluğumda bir Kurban Bayramında başımdan geçen tatsız bir bayram olayından bu yana bayramları sevmem. Babam ve Annem dâhil hiçbir zaman da el öpmedim. Peki, bayramı nasıl anlıyoruz?   Bayramlar bu toplum için her zaman mutluluk, kucaklaşma ve paylaşma kaynağı olmuştur. Hepimizin en çok ihtiyacı olan, birlikte güzelliklerin hatırlanmasıdır. Umuyorum ki Ramazan Bayramı Türkiye için daha güzel günlerin başlamasına vesile olmuştur… İnsanlar yaşadığı hayat boyunca onlar için nefes almak bayramdır mesela; günün birinde nefessiz kalınca bayramın ne olduğunu iyi anlar insan.   Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık, sevmenin, sevilmenin ise yalnızlık öğretir. Sızlamayan her organ, sağlıklı olmak, ille de burun direğinin sızlamaması bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “şükürler olsun bugünü de gördük” diyebilmek. Sevdiklerinizle geçen her gün bayramdır. Yoğun bakımda sancılı geceyi atlatmak, ya da kangren olmuş bir ilişkiden kurtulmakta bir bayramdır... Çok acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmekte insana bayram sevinci yaşatır…   Şimdilere baktığımızda Bayram’ı yaşayabiliyor muyuz, yoksa Bayramı bir eğlence ve tatil olarak mı düşünüyoruz?   Televizyonlarda son yıllarda şekerleme şirketlerinin yaptırdıkları hüzünlü ve sevinçlerin yaşandığı reklamları izlemeye başladık. İnsanlar yaşlandıkça, gözler kapılarda ve yollarda olmaya başlıyor. Çocuklarını ve torunların gelmesini gözlüyorlar. Eski bayramlarda önce, anne, babalar ziyaret edilir, bayramlaşırdı. Günümüzde ise 3 gün, 4 gün bayram tatiline iç turizminin canlansın, esnafın para kazanması için Hükümet tarafından hafta sonuna tatil günleri uzatılınca, Tebrik ve mektupların yerini akıllı telefonlar ve mesajlaşmalar alındı. Bayramlar da sadece tatil olmaya başladı…   Anne, Baba bayramlaşmasına bile gidilmeyip, telefonla aranarak bayramlaşma ve denize tatile gitmeler başladı. Başladı ama kendilerini yetiştiren anne ve babaları unuttular. Kendilerinin de bir gün yaşlanacağını unutuyorlar. Çocuklar ne görürse nasıl yetişirse büyüdüklerinde de aynısını Anne, Babalarına yapacağını unutuyor…   Ne diyelim, İnsanlar bir gün olurda akıllanır. Kendilerini yetiştiren anne, babalarını hatırlarlar ve bayramlarda büyüklerini üzmez ellerini öperler. İnsanlar kardeşlik içerisinde kucaklaşır ve kardeşçe yaşarlar. Bayramı bayram gibi yaşamaya başlarız…   Burada yaşanmış ve İbrahim Bin Edhem Hazretlerini eserlerinden aldığım “Ekşi Nar’ı” sizlerle paylaşmak istedim.    EKŞİ NAR   İbrâhim bin Edhem hazretleri bir bağda bekçilik yapardı. Bir gün uyuduğunda ağzında nergis dalı ile bir yılan gelip, dalı sallayarak ona serinlik yaptı. Kendisi anlattı; -Bağ sahibi bir gün gelip bana; -“Tatlı nar getir!” dedi. Götürdüm. Ekşi çıktı. Yine; -“Tatlı nar getir!” dedi. Bir tabak daha götürdüm. Bu sefer de ekşi çıktı. Bunun üzerine bağ sahibi; -“Sübhanallah! Bunca zamandır bekçisin, narın tatlısını ekşisinden ayırt edemiyorsun!” dedi…  İbrahim Edhem Efendi; -“Benim vazifem bağı, bahçeyi beklemek, hiç tatmadığım narın tadını nereden bileyim!” diye cevap verdim.  Bağ sahibi;  -“Sendeki bu hâle bakınca, sen İbrâhim bin Edhem’sin diyeceğim geliyor!” dedi.         İbrahim Edhem Hazretleri, bu sözü işitince, tanınmamak için hemen oradan ayrılıp gittim. Diye yazıyor. İnşallah ekşi ile tatlı narı, bayram ile tatil günlerini ayırmayı bir gün bizde anlarız…
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2017 - Salı

BAYRAM NEDİR? BAYRAMI TATİL ANLAYANLAR!

PİRİNCİN TAŞLARI

 

Çocukluğumdan beri hep merak ederim Bayram Nedir? Bayram dediğimizde aklımıza ne geldiğini sorgulamışımdır. Çocukluğumda bir Kurban Bayramında başımdan geçen tatsız bir bayram olayından bu yana bayramları sevmem. Babam ve Annem dâhil hiçbir zaman da el öpmedim. Peki, bayramı nasıl anlıyoruz?

 

Bayramlar bu toplum için her zaman mutluluk, kucaklaşma ve paylaşma kaynağı olmuştur. Hepimizin en çok ihtiyacı olan, birlikte güzelliklerin hatırlanmasıdır. Umuyorum ki Ramazan Bayramı Türkiye için daha güzel günlerin başlamasına vesile olmuştur… İnsanlar yaşadığı hayat boyunca onlar için nefes almak bayramdır mesela; günün birinde nefessiz kalınca bayramın ne olduğunu iyi anlar insan.

 

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık, sevmenin, sevilmenin ise yalnızlık öğretir. Sızlamayan her organ, sağlıklı olmak, ille de burun direğinin sızlamaması bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp “şükürler olsun bugünü de gördük” diyebilmek. Sevdiklerinizle geçen her gün bayramdır. Yoğun bakımda sancılı geceyi atlatmak, ya da kangren olmuş bir ilişkiden kurtulmakta bir bayramdır... Çok acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmekte insana bayram sevinci yaşatır…

 

Şimdilere baktığımızda Bayram’ı yaşayabiliyor muyuz, yoksa Bayramı bir eğlence ve tatil olarak mı düşünüyoruz?

 

Televizyonlarda son yıllarda şekerleme şirketlerinin yaptırdıkları hüzünlü ve sevinçlerin yaşandığı reklamları izlemeye başladık. İnsanlar yaşlandıkça, gözler kapılarda ve yollarda olmaya başlıyor. Çocuklarını ve torunların gelmesini gözlüyorlar. Eski bayramlarda önce, anne, babalar ziyaret edilir, bayramlaşırdı. Günümüzde ise 3 gün, 4 gün bayram tatiline iç turizminin canlansın, esnafın para kazanması için Hükümet tarafından hafta sonuna tatil günleri uzatılınca, Tebrik ve mektupların yerini akıllı telefonlar ve mesajlaşmalar alındı. Bayramlar da sadece tatil olmaya başladı…

 

Anne, Baba bayramlaşmasına bile gidilmeyip, telefonla aranarak bayramlaşma ve denize tatile gitmeler başladı. Başladı ama kendilerini yetiştiren anne ve babaları unuttular. Kendilerinin de bir gün yaşlanacağını unutuyorlar. Çocuklar ne görürse nasıl yetişirse büyüdüklerinde de aynısını Anne, Babalarına yapacağını unutuyor…

 

Ne diyelim, İnsanlar bir gün olurda akıllanır. Kendilerini yetiştiren anne, babalarını hatırlarlar ve bayramlarda büyüklerini üzmez ellerini öperler. İnsanlar kardeşlik içerisinde kucaklaşır ve kardeşçe yaşarlar. Bayramı bayram gibi yaşamaya başlarız…

 

Burada yaşanmış ve İbrahim Bin Edhem Hazretlerini eserlerinden aldığım “Ekşi Nar’ı” sizlerle paylaşmak istedim. 

 

EKŞİ NAR

 

İbrâhim bin Edhem hazretleri bir bağda bekçilik yapardı. Bir gün uyuduğunda ağzında nergis dalı ile bir yılan gelip, dalı sallayarak ona serinlik yaptı. Kendisi anlattı; -Bağ sahibi bir gün gelip bana; -“Tatlı nar getir!” dedi. Götürdüm. Ekşi çıktı. Yine; -“Tatlı nar getir!” dedi. Bir tabak daha götürdüm. Bu sefer de ekşi çıktı. Bunun üzerine bağ sahibi; -“Sübhanallah! Bunca zamandır bekçisin, narın tatlısını ekşisinden ayırt edemiyorsun!” dedi… 


İbrahim Edhem Efendi; -“Benim vazifem bağı, bahçeyi beklemek, hiç tatmadığım narın tadını nereden bileyim!” diye cevap verdim. 


Bağ sahibi;  -“Sendeki bu hâle bakınca, sen İbrâhim bin Edhem’sin diyeceğim geliyor!” dedi. 
      

İbrahim Edhem Hazretleri, bu sözü işitince, tanınmamak için hemen oradan ayrılıp gittim. Diye yazıyor. İnşallah ekşi ile tatlı narı, bayram ile tatil günlerini ayırmayı bir gün bizde anlarız…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.