VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

BAYRAMI, BAYRAM OLARAK KUTLADIK MI?

PİRİNCİN TAŞLARI        Dualarımız ve Kurbanlarımız kabul, Bayramınız mübarek olsun. Kurban Bayramı, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah için kurban etmeye kalkışmasıyla, Allah tarafından bıçağın kesme emri ve ardından, Hz. İbrahim’e gelen Meleklerin. “Bu koçu Allahütealâ gönderdi. Evladın İsmail’in yerine bu koçu kurban etmeni istedi.” Demesi üzerine kurbanlar koç ve deve, dana olamaya başladı…        Bayramlar asırlar geçtikçe insanlarda kendilerine göre şekillendirdiği bir toplumda; dayanışma, barış, sevgi duygularının en üst düzeye yükseldiği, kin, nefret, kırgınlık ve kavgaların sona erdiği, iç dünyamızda dostluk, barış ve neşe kaynağı kutladığımız bayram günlerine dönüşmeye baladı. Toplumsal neşe ve sevinçlerin tadının paylaşıldığı birlik ve dayanışma duygusunun pekiştiği güzel günlerdir bayramlar. Her toplumun, kendi inançlarına göre, kendine has bayramları olduğu gibi; İslam’ın içinde yer almış Müslüman toplumda da varoluşundan bugüne bütün İslâm dünyasında kutlanan iki bayram vardır: Biri Kurban, diğeri de Ramazan Bayramıdır. Bu mübarek günler, Müslümanların huzur, mutluluk, dostlarla dayanışma ve bizi yaratan Allah’a yakınlaşma günleridir...         Bu anlayıştan uzak yaşayanlar olsa olsa Şeker ve Et Bayramı diye kutlamalarda bulunurlar. Bayramlar, sadece bir sevinç günü değildir. Aynı zamanda şükür etme ve hatırlama, muhasebe ve derlenip toparlanma günleridir. Gönül arzu ederdi ki, bayrama İslâm dünyasının gülen yüzü ile girelim ve sevinip bayram yapmaya hak kazanalım. Akıp giden sosyal hayatın monotonluğu bayramlarla kırgınlıkları kaldırmak, akraba, eş ve dostlar ziyaret edilmelidir. Fakirler hatırlanmakta, yetimler sevindirilmekte, küsler barıştırılmalı Allah’a daha fazla yakın olunmaktadır…        Bayramlar sadece yemek, içmek ve tatil yapmaktan ibaret değildir. Gözleri yollarda, kapılara bakarak çocuklarını bekleyen büyüklerimiz, Anne ve Babalarımızın ellerini öpmeden sadece telefon ederek bayramlaşıp; “Biz tatile gidiyoruz. Sonra görüşürüz” diyerek büyüklerin gözlerini yolda, kulaklarını kapı zilinde bırakan çocuklarımız, bütün bu gerçeği göz ardı edip cemiyet hayatını düzenleyen ve aradaki uçurumlar yaratan böyle bayramlarda, tatil bahanesiyle toplumdan kaçarak bir deniz kenarında ya da lüks bir otelde vakit öldürmek. Her şeyden önce bu bayramların fazilet ve güzelliğinden, sevabından mahrum kaldıkları gibi kendilerinin uyguladıkları bu bayram günlerini, yarın büyüyen çocuklarının da kendilerine aynı şekilde uygulayacaklarını hiç unutmasınlar. Çocuklar, büyüklerinden gördükleri örf ve adetleri, kendilerine hayat öğreten anne ve babalarına uygulayacaklardır…        İşte Bayramları, gerçek bayram gibi kutlayalım ve yeni yetiştirdiğimiz çocuklarımıza da örnek olalım. Yazımı bir kurban bayramı fıkrası bitirmek istiyorum. İnşallah, bayramı bayram gibi kutlamışızdır…   BAYRAM FIKRASI         Erzurum'da Ermenilerin olduğu dönemde, kurban bayramında. Erzurumlular kurban kesiyorlar. Bunu gören bir Ermeni arkadaşına; “Ben de kurban kesmek istiyorum” der. Arkadaşı; “Olur mu saçmalama. Sen Müslüman değilsin, kurbanı niye keseceksin ki? Diye karşı çıkar. Tabi ermeni kararlı, gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir. Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz. Bunun üzerine Ermeni’nin arkadaşı yanına gelip; “Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki Müslüman kahvesine bir tanesinden rica et gelip kessin” der...         Ermeni elinde bıçak, üstü başı kan içinde kahveye girer; “Bir Müslüman arıyorum” der. Kahve halkından biri korkudan “Ca.. ca.. Camiye gittiler, burada Müslüman yok” der…         Adam camiye gelir ve içeri girip; “Müslümanlar buradaymış, öyle mi?” der. Cemaatte çıt yok. Sonunda dayanamayıp arkası dönük olan hocayı gösterirler. Ermeni hocanın karşısına dikilir; “Burada tek Müslüman sensin herhalde” Laz hoca kanlı bıçağa bakar ve “Çim? Ben mi tamamen yalan söylemişler?” diye diretir…
Ekleme Tarihi: 03 Eylül 2017 - Pazar

BAYRAMI, BAYRAM OLARAK KUTLADIK MI?

PİRİNCİN TAŞLARI

      

Dualarımız ve Kurbanlarımız kabul, Bayramınız mübarek olsun. Kurban Bayramı, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i Allah için kurban etmeye kalkışmasıyla, Allah tarafından bıçağın kesme emri ve ardından, Hz. İbrahim’e gelen Meleklerin. “Bu koçu Allahütealâ gönderdi. Evladın İsmail’in yerine bu koçu kurban etmeni istedi.” Demesi üzerine kurbanlar koç ve deve, dana olamaya başladı…

      

Bayramlar asırlar geçtikçe insanlarda kendilerine göre şekillendirdiği bir toplumda; dayanışma, barış, sevgi duygularının en üst düzeye yükseldiği, kin, nefret, kırgınlık ve kavgaların sona erdiği, iç dünyamızda dostluk, barış ve neşe kaynağı kutladığımız bayram günlerine dönüşmeye baladı. Toplumsal neşe ve sevinçlerin tadının paylaşıldığı birlik ve dayanışma duygusunun pekiştiği güzel günlerdir bayramlar. Her toplumun, kendi inançlarına göre, kendine has bayramları olduğu gibi; İslam’ın içinde yer almış Müslüman toplumda da varoluşundan bugüne bütün İslâm dünyasında kutlanan iki bayram vardır: Biri Kurban, diğeri de Ramazan Bayramıdır. Bu mübarek günler, Müslümanların huzur, mutluluk, dostlarla dayanışma ve bizi yaratan Allah’a yakınlaşma günleridir... 
      

Bu anlayıştan uzak yaşayanlar olsa olsa Şeker ve Et Bayramı diye kutlamalarda bulunurlar. Bayramlar, sadece bir sevinç günü değildir. Aynı zamanda şükür etme ve hatırlama, muhasebe ve derlenip toparlanma günleridir. Gönül arzu ederdi ki, bayrama İslâm dünyasının gülen yüzü ile girelim ve sevinip bayram yapmaya hak kazanalım. Akıp giden sosyal hayatın monotonluğu bayramlarla
kırgınlıkları kaldırmak, akraba, eş ve dostlar ziyaret edilmelidir. Fakirler hatırlanmakta, yetimler sevindirilmekte, küsler barıştırılmalı Allah’a daha fazla yakın olunmaktadır…

      

Bayramlar sadece yemek, içmek ve tatil yapmaktan ibaret değildir. Gözleri yollarda, kapılara bakarak çocuklarını bekleyen büyüklerimiz, Anne ve Babalarımızın ellerini öpmeden sadece telefon ederek bayramlaşıp; “Biz tatile gidiyoruz. Sonra görüşürüz” diyerek büyüklerin gözlerini yolda, kulaklarını kapı zilinde bırakan çocuklarımız, bütün bu gerçeği göz ardı edip cemiyet hayatını düzenleyen ve aradaki uçurumlar yaratan böyle bayramlarda, tatil bahanesiyle toplumdan kaçarak bir deniz kenarında ya da lüks bir otelde vakit öldürmek. Her şeyden önce bu bayramların fazilet ve güzelliğinden, sevabından mahrum kaldıkları gibi kendilerinin uyguladıkları bu bayram günlerini, yarın büyüyen çocuklarının da kendilerine aynı şekilde uygulayacaklarını hiç unutmasınlar. Çocuklar, büyüklerinden gördükleri örf ve adetleri, kendilerine hayat öğreten anne ve babalarına uygulayacaklardır…

      

İşte Bayramları, gerçek bayram gibi kutlayalım ve yeni yetiştirdiğimiz çocuklarımıza da örnek olalım. Yazımı bir kurban bayramı fıkrası bitirmek istiyorum. İnşallah, bayramı bayram gibi kutlamışızdır…

 

BAYRAM FIKRASI
       

Erzurum'da Ermenilerin olduğu dönemde, kurban bayramında. Erzurumlular kurban kesiyorlar. Bunu gören bir Ermeni arkadaşına; “Ben de kurban kesmek istiyorum” der.


Arkadaşı; “Olur mu saçmalama. Sen Müslüman değilsin, kurbanı niye keseceksin ki? Diye karşı çıkar. Tabi ermeni kararlı, gidip bir inek satın alır ve eline bıçağı alıp ineğin başına gelir. Elindeki bıçakla ineği ve kendini kan revan içinde bırakır ama bir türlü ineğin canı çıkmaz. Bunun üzerine Ermeni’nin arkadaşı yanına gelip; “Ya bu kadar işkence çekeceğine git şu karşıdaki Müslüman kahvesine bir tanesinden rica et gelip kessin” der...
       

Ermeni elinde bıçak, üstü başı kan içinde kahveye girer; “Bir Müslüman arıyorum” der. Kahve halkından biri korkudan “Ca.. ca.. Camiye gittiler, burada Müslüman yok” der…

       

Adam camiye gelir ve içeri girip; “Müslümanlar buradaymış, öyle mi?” der. Cemaatte çıt yok. Sonunda dayanamayıp arkası dönük olan hocayı gösterirler. Ermeni hocanın karşısına dikilir; “Burada tek Müslüman sensin herhalde” Laz hoca kanlı bıçağa bakar ve “Çim? Ben mi tamamen yalan söylemişler?” diye diretir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.