VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

“Çocuğumu hangi okula göndermeliyim?”

Eylül ayı gelmesiyle birlikte aileleri bir telaş sardı. Özel okullarda ki fiyatlar aldı başını gitti. Özel okullarda çocuklarını okutan ailelerin birçoğu aşırı yükselen fiyatlar karşısında çocuklarını alıp, Devlet okullarına yazdırmaya başladı…        Eylül ayı ile yaz tatilinin son günlerini yaşıyoruz. 11 Eylül tarihinde ders zilinin çalacağını biliyoruz. Her yıl olduğu gibi ne var ki eğitimdeki sorunlar bitmek bilmiyor. Kayıt parası istenmesi gibi ve buna benzer sorunlar… -Okul binalarının güvensizliği -Öğretmen kadrolarının eksikliği -Ders kitaplarına yönelik eleştiriler, tartışmalar…        Kısacası eğitimin hemen her aşaması sorunlu, sıkıntılı ve kaosa dönen bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Ancak yine de bir anne-baba olarak zihninizi en çok meşgul eden şey “çocuğum hangi okula gitmeli?” sorusuna, tatmin olacağınız bir yanıt bulamamanızdır diye düşünüyorum… Özel okul mu daha iyi kamu okulu mu? Filanca okula kayıt yaptık ama acaba doğru mu yaptık?        Evimizin yakınında bir okul var ama diğer semtteki okulun daha iyi olduğunu söylüyorlar. Bir de okul puanını tutturma sorunu yaşıyoruz. Gerçekten ne yapacağımızı şaşırdık? -Çocuğum falanca okulun sınavını kazandı ama okumak istediği yükseköğretim bölümü için o okul doğru adres mi?        Bu soruları artırmak mümkündür. Çocuğunun gideceği okulu belirlemek, anne- babaların belki de en çok üzerinde düşündükleri ve bu konuda verecekleri kararın hatalı olma ihtimalinden en çok korktukları konulardan biridir. Bir anne - baba olarak korkmamız gereken ve bu nedenle de ivedilikle yanıtlamamız gereken esas soru “çocuğum okulda ne öğrenecek?” sorusudur. Bu sorunun zihinlerimizdekiler temel yanıtı da çoğu zaman; “sınavlarında başarılı olabilecekleri bilgiler öğrensinler” olmaktadır. O yüzden okul başarısını koleje giriş ya da iyi bir üniversiteye giriş sınavı sonuçları ile ilişkilendirmeye çalıyoruz... Çocuklara birtakım bilgiler yükledikten sonra, kendi geliştirdiğimiz testlerle, yüklenilen bilginin ne kadarını aldıklarını değerlendirip ölçmek günümüz dünyası için oldukça geride kalmış bir yaklaşımdır. Bilginin her geçen gün katlanarak artığı bir çağda öğrencilerin ne kadar çok şey ezberlediğini ölçmek ve çocuklarımızı “yarış atı” gibi yetiştirmek kadar doğrudur…        Oysa çocuğumuza kendine güvenmesini sağlayacak, onun hayalini, hassasiyetini, öğrenme, anlama ve düşünmesini destekleyecek, her gün sabah keyifle evden çıkacağı bir okul ortamı yaratmamız gerekiyor. Çocuğumuzun arkadaşlarını, doğayı, sanatı, sporu, kitap okumayı seveceği değerler kazandıracak bir okul olmasını sağlayabilmeliyiz…        Bu nedenle, çocuğunuzun hangi okula gitmesi gerektiğine değil, okula nasıl gittiğine odaklanın: Örneğin arkadaşlarıyla sohbet ederek, keyifle mi okuluna gidiyor yoksa siz onu arabadan indirdiğinizde “keşke bugün evde kalsaydım” yüz ifadesiyle mi karşılaşıyorsunuz?        Gittiği okula değil, okulda ne öğrendiği ile ilgilenin: Örneğin iyi, erdemli ve geleceğin aydın bireyi olma yolunda ilerlediğini mi gözlemliyorsunuz yoksa karşılaşacağı ilk sınavda yüksek not alabilmesi için çok çalışması gerektiği kaygısıyla mı?        Birileri tarafından oluşturulan “bunlar iyi, diğerleri kötü okuldur” algısı ile hareket etmeniz çocuğunuzun iyi eğitim almasını sağlamayacaktır. Çocuğuna okul değil, gelecekteki yaşamına ona destek olacak bir gelişimini sağlayacağı ve zevkle okula gidip ders çalışacağı bir okulu seçin…
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2023 - Pazartesi

“Çocuğumu hangi okula göndermeliyim?”

Eylül ayı gelmesiyle birlikte aileleri bir telaş sardı. Özel okullarda ki fiyatlar aldı başını gitti. Özel okullarda çocuklarını okutan ailelerin birçoğu aşırı yükselen fiyatlar karşısında çocuklarını alıp, Devlet okullarına yazdırmaya başladı…

       Eylül ayı ile yaz tatilinin son günlerini yaşıyoruz. 11 Eylül tarihinde ders zilinin çalacağını biliyoruz. Her yıl olduğu gibi ne var ki eğitimdeki sorunlar bitmek bilmiyor. Kayıt parası istenmesi gibi ve buna benzer sorunlar…

-Okul binalarının güvensizliği

-Öğretmen kadrolarının eksikliği

-Ders kitaplarına yönelik eleştiriler, tartışmalar…

       Kısacası eğitimin hemen her aşaması sorunlu, sıkıntılı ve kaosa dönen bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. Ancak yine de bir anne-baba olarak zihninizi en çok meşgul eden şey “çocuğum hangi okula gitmeli?” sorusuna, tatmin olacağınız bir yanıt bulamamanızdır diye düşünüyorum…

Özel okul mu daha iyi kamu okulu mu?

Filanca okula kayıt yaptık ama acaba doğru mu yaptık?

       Evimizin yakınında bir okul var ama diğer semtteki okulun daha iyi olduğunu söylüyorlar. Bir de okul puanını tutturma sorunu yaşıyoruz. Gerçekten ne yapacağımızı şaşırdık?

-Çocuğum falanca okulun sınavını kazandı ama okumak istediği yükseköğretim bölümü için o okul doğru adres mi?

       Bu soruları artırmak mümkündür. Çocuğunun gideceği okulu belirlemek, anne- babaların belki de en çok üzerinde düşündükleri ve bu konuda verecekleri kararın hatalı olma ihtimalinden en çok korktukları konulardan biridir. Bir anne - baba olarak korkmamız gereken ve bu nedenle de ivedilikle yanıtlamamız gereken esas soru “çocuğum okulda ne öğrenecek?” sorusudur. Bu sorunun zihinlerimizdekiler temel yanıtı da çoğu zaman; “sınavlarında başarılı olabilecekleri bilgiler öğrensinler” olmaktadır. O yüzden okul başarısını koleje giriş ya da iyi bir üniversiteye giriş sınavı sonuçları ile ilişkilendirmeye çalıyoruz...

Çocuklara birtakım bilgiler yükledikten sonra, kendi geliştirdiğimiz testlerle, yüklenilen bilginin ne kadarını aldıklarını değerlendirip ölçmek günümüz dünyası için oldukça geride kalmış bir yaklaşımdır. Bilginin her geçen gün katlanarak artığı bir çağda öğrencilerin ne kadar çok şey ezberlediğini ölçmek ve çocuklarımızı “yarış atı” gibi yetiştirmek kadar doğrudur…

       Oysa çocuğumuza kendine güvenmesini sağlayacak, onun hayalini, hassasiyetini, öğrenme, anlama ve düşünmesini destekleyecek, her gün sabah keyifle evden çıkacağı bir okul ortamı yaratmamız gerekiyor. Çocuğumuzun arkadaşlarını, doğayı, sanatı, sporu, kitap okumayı seveceği değerler kazandıracak bir okul olmasını sağlayabilmeliyiz…

       Bu nedenle, çocuğunuzun hangi okula gitmesi gerektiğine değil, okula nasıl gittiğine odaklanın: Örneğin arkadaşlarıyla sohbet ederek, keyifle mi okuluna gidiyor yoksa siz onu arabadan indirdiğinizde “keşke bugün evde kalsaydım” yüz ifadesiyle mi karşılaşıyorsunuz?

       Gittiği okula değil, okulda ne öğrendiği ile ilgilenin: Örneğin iyi, erdemli ve geleceğin aydın bireyi olma yolunda ilerlediğini mi gözlemliyorsunuz yoksa karşılaşacağı ilk sınavda yüksek not alabilmesi için çok çalışması gerektiği kaygısıyla mı?

       Birileri tarafından oluşturulan “bunlar iyi, diğerleri kötü okuldur” algısı ile hareket etmeniz çocuğunuzun iyi eğitim almasını sağlamayacaktır. Çocuğuna okul değil, gelecekteki yaşamına ona destek olacak bir gelişimini sağlayacağı ve zevkle okula gidip ders çalışacağı bir okulu seçin…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.