VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

İftara Bakan mı, Yoksa Görenlerden misiniz?

İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin düzenlediği ilk iftar programında yalnız esnaf değil, İzmir Valisi, Buca Kaymakamı, Milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı, Siyasi partilerin İl Başkanları, Bürokratlar, işadamları, STK Başkan ve yöneticileri, Basın Temsilcileri, Buca Kaynaklar Birlik Otel’de iftar da buluştu...   Neden bu katılanları yazdım. Esnaf Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, her kesimi kucaklayıp bir araya getirdi. Adı gibi birlik ve beraberlik mesajlarıyla, davetlilere yaptığı konuşmada, Başkan Mutlu şöyle sesleniyordu; “Komşusu aç yatan, kendisi tok olamaz. Adam öldüren, akraba ve komşusuna, esnafına yardımcı olmayan Müslüman olamaz. Mutlaka Anne ve Babalarımızı sevelim. Anne ve Babamızı severken ellerini öpelim. Ellerinin dışını değil, Kâbe de bulunan ‘Hacerul Esfalt’ taşına süren el gibi avuç içlerini öpelim, Ayaklarını öpelim. Anne ve babamızı, Huzur evlerine vermeyelim kendi evlerimizde çocuklarımızla birlikte bakalım. Mahalle ve sokaklarda, çarşı ve pazarlarda bulunan esnaflarımıza sahip çıkalım. Birlik ve beraberliğimiz hiçbir zaman bozmayalım.” Diye sesleniyordu…   Burada dostlarımızı, arkadaşlarımızı görüyoruz. Kusursuz bir iftar sofrasıydı ama en güzeli davetlilerin birbirini görüp kaynaşmasıydı. Orada siyasi Partilerin Genel başkan Yardımcısı, Milletvekili, Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Başkanları vardı. Çeşitli siyasi partilere gönül veren insanlar vardı ama siyaset yoktu. Herkes kardeşçe birbiriyle tokalaşıp kucaklaşıyordu. Zekeriya Mutlu da Ramazan Ay’ı, İftar yemeklerinde hep bunu sergiliyordu…   Davet edilen ve programları nedeniyle yemeğe katılamayan Başbakan Binali Yıldırım da çektiği telgraf ile esnaf temsilcilerinin Ramazan ayını kutluyordu… İftar yemeğinde kendi gönül gözüyle gördüklerimi yorumlamak istiyorum…   Esnaf olarak bakmak şahitliği, görme derinliğini ifade eder Esnaf gözüyle müşteriye bakmak. Müşteri gözüyle de Esnafa bakmak sadece gözle olur. Görmek akıl kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir. Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır. Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır. Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız. Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ise yaşamaktır. Bakan kişi anlatır gören kişi yorumlar. Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elimizle sarılırız. Bakınca severiz, görünce hayran oluruz... İşte benim bakış düşüncem böyle gelişip gidiyor… Bir fıkra ile yazımı sonlandırmak istiyorum; Adamın biri, ilk defa gittiği bir kasabada şaşkın şaşkın gezdikten sonra yol kenarında duran arabaya sokulur, arka koltukta tek başına oturan çocuğa; - “Buraların yabancısıyım. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum. Yakında olduğunu söylediler.” Çocuk,     arabanın penceresini iyice açtıktan sonra; - Ben de ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş. Çocuk; - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? Diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. Adam; - İyi ama bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malum? - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısmış ve denileni yapmış ve cebinden kâğıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş çocuğun kör olduğunu. Çocuk ise, adamın konuşurken sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, kendisini kör olduğunu fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken, soran adama anlatmış; - Üç yıl önce kaza da gözlerimi kaybettim. Görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizin gözünüz sağlam öyle değil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerdeki fırına yönelirken; - Artık emin değilim. Demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür…     Allah gönül gözlerimizin iyi görmesini nasip eylesin…
Ekleme Tarihi: 05 Haziran 2017 - Pazartesi

İftara Bakan mı, Yoksa Görenlerden misiniz?

İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu ve Yönetim Kurulu Üyelerinin düzenlediği ilk iftar programında yalnız esnaf değil, İzmir Valisi, Buca Kaymakamı, Milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı, Siyasi partilerin İl Başkanları, Bürokratlar, işadamları, STK Başkan ve yöneticileri, Basın Temsilcileri, Buca Kaynaklar Birlik Otel’de iftar da buluştu...

 

Neden bu katılanları yazdım. Esnaf Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, her kesimi kucaklayıp bir araya getirdi. Adı gibi birlik ve beraberlik mesajlarıyla, davetlilere yaptığı konuşmada, Başkan Mutlu şöyle sesleniyordu; “Komşusu aç yatan, kendisi tok olamaz. Adam öldüren, akraba ve komşusuna, esnafına yardımcı olmayan Müslüman olamaz. Mutlaka Anne ve Babalarımızı sevelim. Anne ve Babamızı severken ellerini öpelim. Ellerinin dışını değil, Kâbe de bulunan ‘Hacerul Esfalt’ taşına süren el gibi avuç içlerini öpelim, Ayaklarını öpelim. Anne ve babamızı, Huzur evlerine vermeyelim kendi evlerimizde çocuklarımızla birlikte bakalım. Mahalle ve sokaklarda, çarşı ve pazarlarda bulunan esnaflarımıza sahip çıkalım. Birlik ve beraberliğimiz hiçbir zaman bozmayalım.” Diye sesleniyordu…

 

Burada dostlarımızı, arkadaşlarımızı görüyoruz. Kusursuz bir iftar sofrasıydı ama en güzeli davetlilerin birbirini görüp kaynaşmasıydı. Orada siyasi Partilerin Genel başkan Yardımcısı, Milletvekili, Büyükşehir Belediye Başkanı, İl Başkanları vardı. Çeşitli siyasi partilere gönül veren insanlar vardı ama siyaset yoktu. Herkes kardeşçe birbiriyle tokalaşıp kucaklaşıyordu. Zekeriya Mutlu da Ramazan Ay’ı, İftar yemeklerinde hep bunu sergiliyordu…

 

Davet edilen ve programları nedeniyle yemeğe katılamayan Başbakan Binali Yıldırım da çektiği telgraf ile esnaf temsilcilerinin Ramazan ayını kutluyordu… İftar yemeğinde kendi gönül gözüyle gördüklerimi yorumlamak istiyorum…

 

Esnaf olarak bakmak şahitliği, görme derinliğini ifade eder Esnaf gözüyle müşteriye bakmak. Müşteri gözüyle de Esnafa bakmak sadece gözle olur. Görmek akıl kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir. Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır. Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır. Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız. Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ise yaşamaktır. Bakan kişi anlatır gören kişi yorumlar. Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elimizle sarılırız. Bakınca severiz, görünce hayran oluruz... İşte benim bakış düşüncem böyle gelişip gidiyor… Bir fıkra ile yazımı sonlandırmak istiyorum; Adamın biri, ilk defa gittiği bir kasabada şaşkın şaşkın gezdikten sonra yol kenarında duran arabaya sokulur, arka koltukta tek başına oturan çocuğa; - “Buraların yabancısıyım. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum. Yakında olduğunu söylediler.” Çocuk,

 

 

arabanın penceresini iyice açtıktan sonra; - Ben de ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş. Çocuk; - Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? Diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. Adam; - İyi ama bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malum? - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısmış ve denileni yapmış ve cebinden kâğıt para çıkartıp teşekkür ederken farketmiş çocuğun kör olduğunu. Çocuk ise, adamın konuşurken sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, kendisini kör olduğunu fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken, soran adama anlatmış; - Üç yıl önce kaza da gözlerimi kaybettim. Görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizin gözünüz sağlam öyle değil mi? Adam, çocuğun tarif ettiği yerdeki fırına yönelirken; - Artık emin değilim. Demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür…

 

 

Allah gönül gözlerimizin iyi görmesini nasip eylesin…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.