VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

İnsanlar değerlerini mi kaybediyor?

PİRİNCİN TAŞLARI   Merhaba dediğim yeni yaşam yerim olacak Dünya’nın öbür ucundan, yıllarca yaşadığım Türkiye’ye bakıyorum. ABD, Avrupa Ülkeleri dâhil, Türkiye olarak buralara yetişmek için daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Her şeyi Devlet’ten beklemeden bizlerde kendimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz…   Türkiye de yıllarca içinde yaşadığımız modern zamanın, arka arkaya yapılan seçimler, bahalaşan hayat şartlarında geçim derdi derken, insanlar arasında yaşanan büyük sorunu değersizleşen insan hayatı ön plana çıkmaya başladı. İnsanların arasında dolaşıyorum. Kahvehanelere gidip sohbet ediyorum. Herkeste bir mutsuzluk var. Geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı, işsizlik diyorlar. İş var diyorum. Nerede diye soruyorlar? İş beğenmemezlik var diyorum…   Komşuluklar bitmiş. Ev oturmalarına, dost, akraba ziyaretlerine gitmek bitmiş. Gidilecek olsa da; “Nasılsınız, iyi misiniz?” sorulduktan sonra, herkes sohbet etmek yerine izlenen televizyon dizilerini izlemek, sohbetlerin önüne geçmiş…   Dışlanan insanın yerini para almış ve kapitalist sistem, zihinleri sadece paranın nasıl kazanılacağına odaklamıştır. Modern çağa damgasını vuran kapitalist sistem, insanların zihinlerine ket vurarak insan zihninin bir şey üretmesinin önüne geçmekte ve modern çağda her türlü özgürlüğe sahip olduğunu düşünen insanoğlunu istediği şekilde yönlendirmektedir…   Aslında modern çağda yaşamaktan rahatsızlık duymayanımız yoktur. Çünkü insan olarak hiçbir değerimizin olmadığı modern çağda paramız kadar itibar görmekteyiz. İnsani değerlerin büyük bir yıkıma uğradığı, insan emeğinin sömürüldüğü, çıkar savaşlarının insanı kendi menfaatinin uşağı yaptığı modern çağda, insani değerlere sahip çıkmak, insan olarak yaşayabilmek ve durumu insanlık lehine çevirebilmek neredeyse imkânsız hale gelmeye başladı...   Kapitalist sistemin çarklarına uyarak kendi kendisini değersizleştiren insan, kapitalist sistemin yaşam alışkanlıklarına öyle bir ayak uydurmuş ki bu çarkların dişlilerine çomak sokarak kendisine değer katmak aklına dahi gelmiyor. Eski günlerde olduğu gibi, unuttuğumuz birlik ve beraberlik, aile sevgisi kavramı, komşuluk ilişkileri, akraba, dost,  ahretliğim denilen dostluklar yeniden hayata geçirilerek modern çağa yön verilebilir mi?   Bu yukarıda saydığım dostlukları kazanmak için tek yapmamız gereken ise zamanın ruhuna göre değil, kendi ruhumuza göre yaşamımızı tekrar rayına oturtmak. Kullandığımız Akıllı telefon bizden daha akıllı değil. O telefonu yapan yine insanlar...   İnsan hayatında ihtiyaç duyulması gereken en son şey para olması gerekirken, modern çağın bitmek tükenmek bilmeyen lüksleri kapitalist sistemin ekmeğine adeta yağ sürmüş ve parayı, insan yaşamının en değerli varlığı haline getirmiştir. Evet, para olmadan yaşanmaz ama paranın da esiri olmamalıyız. İnsan olduğumuzu da hatırlamamız lazım. Bitmek tükenmek bilmeyen ihtiyaçlarının kölesi haline gelen insanlar, kendileriyle barışık değiller. Yaşamak için insanlar kendileriyle barışık olmalıdır…   Meğer insan değersizleşince kendi prensiplerini dahi ezip geçebiliyormuş. Kendi gereklerine göre değil, çağın gereklerine göre yaşayabiliyor. Sevgi için değil de para için yaşayabiliyorsan insanlık değerlerimizi kaybetmeye başlamışız demektir. İnsanlar arasında tehlike çanları çalmaya başlamış demektir…  
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2019 - Cuma

İnsanlar değerlerini mi kaybediyor?

PİRİNCİN TAŞLARI

 

Merhaba dediğim yeni yaşam yerim olacak Dünya’nın öbür ucundan, yıllarca yaşadığım Türkiye’ye bakıyorum. ABD, Avrupa Ülkeleri dâhil, Türkiye olarak buralara yetişmek için daha çok fırın ekmek yememiz lazım. Her şeyi Devlet’ten beklemeden bizlerde kendimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz…

 

Türkiye de yıllarca içinde yaşadığımız modern zamanın, arka arkaya yapılan seçimler, bahalaşan hayat şartlarında geçim derdi derken, insanlar arasında yaşanan büyük sorunu değersizleşen insan hayatı ön plana çıkmaya başladı. İnsanların arasında dolaşıyorum. Kahvehanelere gidip sohbet ediyorum. Herkeste bir mutsuzluk var. Geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı, işsizlik diyorlar. İş var diyorum. Nerede diye soruyorlar? İş beğenmemezlik var diyorum…

 

Komşuluklar bitmiş. Ev oturmalarına, dost, akraba ziyaretlerine gitmek bitmiş. Gidilecek olsa da; “Nasılsınız, iyi misiniz?” sorulduktan sonra, herkes sohbet etmek yerine izlenen televizyon dizilerini izlemek, sohbetlerin önüne geçmiş…

 

Dışlanan insanın yerini para almış ve kapitalist sistem, zihinleri sadece paranın nasıl kazanılacağına odaklamıştır. Modern çağa damgasını vuran kapitalist sistem, insanların zihinlerine ket vurarak insan zihninin bir şey üretmesinin önüne geçmekte ve modern çağda her türlü özgürlüğe sahip olduğunu düşünen insanoğlunu istediği şekilde yönlendirmektedir…

 

Aslında modern çağda yaşamaktan rahatsızlık duymayanımız yoktur. Çünkü insan olarak hiçbir değerimizin olmadığı modern çağda paramız kadar itibar görmekteyiz. İnsani değerlerin büyük bir yıkıma uğradığı, insan emeğinin sömürüldüğü, çıkar savaşlarının insanı kendi menfaatinin uşağı yaptığı modern çağda, insani değerlere sahip çıkmak, insan olarak yaşayabilmek ve durumu insanlık lehine çevirebilmek neredeyse imkânsız hale gelmeye başladı...

 

Kapitalist sistemin çarklarına uyarak kendi kendisini değersizleştiren insan, kapitalist sistemin yaşam alışkanlıklarına öyle bir ayak uydurmuş ki bu çarkların dişlilerine çomak sokarak kendisine değer katmak aklına dahi gelmiyor. Eski günlerde olduğu gibi, unuttuğumuz birlik ve beraberlik, aile sevgisi kavramı, komşuluk ilişkileri, akraba, dost,  ahretliğim denilen dostluklar yeniden hayata geçirilerek modern çağa yön verilebilir mi?

 

Bu yukarıda saydığım dostlukları kazanmak için tek yapmamız gereken ise zamanın ruhuna göre değil, kendi ruhumuza göre yaşamımızı tekrar rayına oturtmak. Kullandığımız Akıllı telefon bizden daha akıllı değil. O telefonu yapan yine insanlar...

 

İnsan hayatında ihtiyaç duyulması gereken en son şey para olması gerekirken, modern çağın bitmek tükenmek bilmeyen lüksleri kapitalist sistemin ekmeğine adeta yağ sürmüş ve parayı, insan yaşamının en değerli varlığı haline getirmiştir. Evet, para olmadan yaşanmaz ama paranın da esiri olmamalıyız. İnsan olduğumuzu da hatırlamamız lazım. Bitmek tükenmek bilmeyen ihtiyaçlarının kölesi haline gelen insanlar, kendileriyle barışık değiller. Yaşamak için insanlar kendileriyle barışık olmalıdır…

 

Meğer insan değersizleşince kendi prensiplerini dahi ezip geçebiliyormuş. Kendi gereklerine göre değil, çağın gereklerine göre yaşayabiliyor. Sevgi için değil de para için yaşayabiliyorsan insanlık değerlerimizi kaybetmeye başlamışız demektir. İnsanlar arasında tehlike çanları çalmaya başlamış demektir…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.