VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

KATAR AMBARGOSUNUN ASIL HEDEFİ, ÜSSÜ OLAN TÜRKİYE Mİ?

PİRİNCİN TAŞLARI   Ortadoğu, Katar’a ambargo ile çalkalanıyor. Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve diğer Körfez Ülkeleri, Körfez’in en önemli güçlerinden biri olan Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Bu ülkelerin diplomatik yaptırım kararını Libya, Yemen ve Maldivler de takip etti. Krizde ‘İran’ etkisi gösteriliyor. 7 ülkenin hava sahası Katar'a kapatıldı.Katar, Yemen Koalisyonu’ndan çıkarıldı. Katarlı diplomatların 48 saat içinde, vatandaşların ise 14 gün içerisinde sınır dışı edilmesi istendi…         Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’nin içinde bulunduğu bu 7 ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamada;  “Doha’nın açık ve gizli gerçekleştirdiği ciddi ihlalleri, terör örgütlerini barındırarak teröre destek vermesi, basın yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasını yapması, Katif ilindeki İran bağlantılı terör eylemlerini desteklemesi, aşırıları barındırması, Yemen'deki Husi militanları desteklemesi sonrasında Suudi Arabistan'ın bu kararları aldığını belirtiyordu...           Katar ise, konuyla ilgili ilk tepkisinde, ortaya atılan iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi. Basın yoluyla yürütülen Katar karşıtı kampanyanın körfez halkını ikna edemediği, bu yüzden krizin giderek tırmandırıldığı açıklamasında; “Ülkelerin ilişkileri kesmeyle ilgili belirttikleri iddialara bakıldığında bu girişimde medya üzerinde planlı bir şekilde yürütülen ve çoğu iftira olan kampanyanın bir parçasıdır.” Diye açıklamalar da bulunuyordu…    ‘İran’ meselesinin aslı ne?        21 Mayıs’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a giden ABD Başkanı Donald Trump, Arap ülkeleri ile güçlü ilişki kurulacağının mesajını verirken, en sert mesajı ise Suudi Arabistan’ın bölgesel rakibi İran’a verdi. İran’a karşı güçlü bir duruş sergileneceğinin mesajının verildiğine dikkati çekiyordu. SETA Strateji Araştırma Uzmanı Abdullah Erboğa ile konuşuyoruz. Erboğa, şöyle anlatıyor; “Katar ile diplomatik ilişkilerin kesilmesinin arkasındaki temel dinamik İran’a yönelik yaklaşım. Geçtiğimiz günlerde Riya’da gerçekleştirilen Arap-İslam-ABD zirvesinde bölgede İran’a karşı güçlü bir duruş sergileme mesajı net olarak verildi. Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgede İran’ın nüfuzunun törpülenmesi gerektiği inancı hâkim ve bunu geniş bir Müslüman ülkeler koalisyonu ile yapmak niyetindeler.   Bu açıdan Katar Emiri’nin yeni İran politikasına mesafeli yaklaşan açıklamalar yaptığı iddiası tüm bu yaşananların fitilini ateşledi. Obama döneminde İran’a açılan kredinin yeni dönemde olmayacağının işareti.” diye anlatıyor…          Abdullah Erboğa; “Başkan Trump, İran için kesin bir dönüşüm yapılması mümkün. ABD ve Suudi Arabistan liderliğinde İran karşıtı blok çabası var. Bir yandan diplomatik olarak İran’ı bölgede yalnızlaştırma çabaları sürerken diğer yandan ‘İslam ordusu’ gibi askeri seçenekleri hazırlama girişimleri var. Dolayısıyla Tahran yönetimine karşı her türlü opsiyonun kullanılabileceği bir süreç bekliyor bizleri” ifade ediyor…        Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki görüş farklılıklarından bir diğeri ise Müslüman Kardeşler Hareketi. Mısır’da yaşanan darbe sonrası dönemde Suudi Arabistan ve BAE, Müslüman Kardeşler Hareketine karşı çıkarken, Katar ise bu hareketi desteklemeye devam etti. Nitekim 2014 yılında da Katar ve Körfez arasında benzer bir kriz yaşanmıştı. Taraflar arasındaki gerilimin önceki zaman diliminde Müslüman Kardeşler üzerinden tırmandığını belirten Erboğa; “Daha önce Mısır ve Müslüman Kardeşler üzerinde tırmanan bir gerilim mevcuttu. Katar’a karşı benzer yöntemler denendi. Şimdi ise İran sebebiyle Doha yönetimine sopa gösteriyor.”              Türkiye’nin hem Katar’la hem de Suudi Arabistan’la üst düzey ilişkileri var. Bu tür baskılar kısa ve orta vadede hem İran’a karşı pozisyonunuzu zayıflatır. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile üst düzey ilişkileri olan bir ülke olarak bu gerilim Türkiye tarafından iyi yönetmelidir. Zira bu diplomatik krizin devam etmesi Türkiye’yi de rahatsız eder... Diğer bir senaryo ise Katar’da üst kuran Türkiye’nin, yakın ilişkileri olan Körfez Ülkeleri aracılığıyla Türkiye’ye karşı bir gözdağı verme senaryoları mı yazılıyor?    
Ekleme Tarihi: 15 Haziran 2017 - Perşembe

KATAR AMBARGOSUNUN ASIL HEDEFİ, ÜSSÜ OLAN TÜRKİYE Mİ?

PİRİNCİN TAŞLARI

 

Ortadoğu, Katar’a ambargo ile çalkalanıyor. Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve diğer Körfez Ülkeleri, Körfez’in en önemli güçlerinden biri olan Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Bu ülkelerin diplomatik yaptırım kararını Libya, Yemen ve Maldivler de takip etti. Krizde ‘İran’ etkisi gösteriliyor. 7 ülkenin hava sahası Katar'a kapatıldı.Katar, Yemen Koalisyonu’ndan çıkarıldı. Katarlı diplomatların 48 saat içinde, vatandaşların ise 14 gün içerisinde sınır dışı edilmesi istendi… 


      

Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’nin içinde bulunduğu bu 7 ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamada;  “Doha’nın açık ve gizli gerçekleştirdiği ciddi ihlalleri, terör örgütlerini barındırarak teröre destek vermesi, basın yayın organlarında terör örgütlerinin propagandasını yapması, Katif ilindeki İran bağlantılı terör eylemlerini desteklemesi, aşırıları barındırması, Yemen'deki Husi militanları desteklemesi sonrasında Suudi Arabistan'ın bu kararları aldığını belirtiyordu... 
      

 

Katar ise, konuyla ilgili ilk tepkisinde, ortaya atılan iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi. Basın yoluyla yürütülen Katar karşıtı kampanyanın körfez halkını ikna edemediği, bu yüzden krizin giderek tırmandırıldığı açıklamasında; “Ülkelerin ilişkileri kesmeyle ilgili belirttikleri iddialara bakıldığında bu girişimde medya üzerinde planlı bir şekilde yürütülen ve çoğu iftira olan kampanyanın bir parçasıdır.” Diye açıklamalar da bulunuyordu… 

 


‘İran’ meselesinin aslı ne?


      

21 Mayıs’ta Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a giden ABD Başkanı Donald Trump, Arap ülkeleri ile güçlü ilişki kurulacağının mesajını verirken, en sert mesajı ise Suudi Arabistan’ın bölgesel rakibi İran’a verdi. İran’a karşı güçlü bir duruş sergileneceğinin mesajının verildiğine dikkati çekiyordu. SETA Strateji Araştırma Uzmanı Abdullah Erboğa ile konuşuyoruz. Erboğa, şöyle anlatıyor; “Katar ile diplomatik ilişkilerin kesilmesinin arkasındaki temel dinamik İran’a yönelik yaklaşım. Geçtiğimiz günlerde Riya’da gerçekleştirilen Arap-İslam-ABD zirvesinde bölgede İran’a karşı güçlü bir duruş sergileme mesajı net olarak verildi. Körfez ülkeleri başta olmak üzere bölgede İran’ın nüfuzunun törpülenmesi gerektiği inancı hâkim ve bunu geniş bir Müslüman ülkeler koalisyonu ile yapmak niyetindeler.

 

Bu açıdan Katar Emiri’nin yeni İran politikasına mesafeli yaklaşan açıklamalar yaptığı iddiası tüm bu yaşananların fitilini ateşledi. Obama döneminde İran’a açılan kredinin yeni dönemde olmayacağının işareti.” diye anlatıyor…
      

 

Abdullah Erboğa; “Başkan Trump, İran için kesin bir dönüşüm yapılması mümkün. ABD ve Suudi Arabistan liderliğinde İran karşıtı blok çabası var. Bir yandan diplomatik olarak İran’ı bölgede yalnızlaştırma çabaları sürerken diğer yandan ‘İslam ordusu’ gibi askeri seçenekleri hazırlama girişimleri var. Dolayısıyla Tahran yönetimine karşı her türlü opsiyonun kullanılabileceği bir süreç bekliyor bizleri” ifade ediyor…


      

Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki görüş farklılıklarından bir diğeri ise Müslüman Kardeşler Hareketi. Mısır’da yaşanan darbe sonrası dönemde Suudi Arabistan ve BAE, Müslüman Kardeşler Hareketine karşı çıkarken, Katar ise bu hareketi desteklemeye devam etti. Nitekim 2014 yılında da Katar ve Körfez arasında benzer bir kriz yaşanmıştı. Taraflar arasındaki gerilimin önceki zaman diliminde Müslüman Kardeşler üzerinden tırmandığını belirten Erboğa; “Daha önce Mısır ve Müslüman Kardeşler üzerinde tırmanan bir gerilim mevcuttu. Katar’a karşı benzer yöntemler denendi. Şimdi ise İran sebebiyle Doha yönetimine sopa gösteriyor.”    

      

 

Türkiye’nin hem Katar’la hem de Suudi Arabistan’la üst düzey ilişkileri var. Bu tür baskılar kısa ve orta vadede hem İran’a karşı pozisyonunuzu zayıflatır. Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ile
üst düzey ilişkileri olan bir ülke olarak bu gerilim Türkiye tarafından iyi yönetmelidir. Zira bu diplomatik krizin devam etmesi Türkiye’yi de rahatsız eder... Diğer bir senaryo ise Katar’da üst kuran Türkiye’nin, yakın ilişkileri olan Körfez Ülkeleri aracılığıyla Türkiye’ye karşı bir gözdağı verme senaryoları mı yazılıyor?
 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.