VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

LİSELİ GENÇLERİN SORUNLARINA KULAK VERİN!

Bir zamanlar, Üniversiteler ayakta, meydanda seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Son günlerde ise İstanbul’dan başlayan bir hareket ile Liseli Gençler kurdukları DEV-LİS ile seslerini duyurmaya ve haklarını aramaya çalışıyorlar. Sık sık bir araya gelip meydanlara çıkıyorlar Basın bildirisi okuyarak taşkınlık yapmadan dağılıyorlar… Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin burada dikkat edilmesi gereken önemli konuları atlamaması ve konunun üzerine eğilmesi gerekir. Burada en çok dikkat edilmesi gerekende Liselilerin, başka aşırı uçların maşası haline gelmemesi, başkalarının konuşmacısı, başkalarının gereksiz sesi olmamasıdır… Bu konuda benim burnuma kötü kokular geliyor. Liselileri kullanmaya kalkanlar ve Liseli gençleri kullanmaya kalkan bazı aşırı güçlerin olduğunu duyuyorum. Burada bazı Liseleri kapatmak, bazılarının yerlerini değiştirmek, alışkanlıklara ters düşen hareketlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı da böylesi gergin işlemlerden böylesi öğrencileri, öğrenci velilerini gerecek hareketlerden kaçınması gereklidir. Hatta gerekli değil şarttır… Son yıllarda, derken uzu yıllar müfredatta devamlı oynamalar, bir türlü dikiş tutturulmaması, devamlı dama taşı gibi yer değiştirmesi, öğrenci velilerini rahatsız ettiği gibi öğrencilerde ne yapacaklarını şaşırmış kendilerini yarış atı gibi gördüklerini ifade ediyorlar…  En ufak bir harekette, kıvılcımda parlayan meydanlara dökülen Üniversite gençliği de sahipsiz kalmamalı. Sahipsiz kalmamalı derken Devlet gençliğine sahip çıkmalıdır. Gençlerimiz örgütlerin, ellerline teslim edilmemelidir. Bunu fırsat bilen Terör odaklarının ellerine teslim edilememelidirler... Geçtiğimiz yıl İzmir, Ege Üniversitesinde yaşanan gençliğe karşı oynan siyasi oyunlarla pençelerine düşürdüğü gençleri terör odakları kullanmaya başlıyor. Çeşitli bahaneler ortaya atıp karşıt görüşlü gençlerin kavgalarında Üniversite içerisinde bir öğrencinin canının alındığı yarlıların olduğu olaylara kadar uzanması üzüntü hem Üniversite gençliği arasında tedirginlik yaratmıştı. Çocukları okuyan aileler ise diken üstünde evlatlarından gelecek iyi haberleri beklemekteler… Böyle olayların olacağını Köşe yazımda birçok defalar yazmıştım. O gün söylediğim gibi yineliyorum, Ege Üniversitesi yönetiminin bu olaylarda büyük hatası vardı. Yönetimin boşluğu sonucunda bu öğrenci olayları meydana gelmişti. Zamanında gerekli önlemler alınsaydı belki de bir öğrenci canından olmayacaktı… Ankara’daki canlı bomba da Üniversite öğrencisi kızın canlı bomba olarak kullanılması, dikkatleri gençliğin üzerine çekmeye başladı. Üniversite gençliği için, bundan sonrası da çok önemli.  terör örgütlerinin kıskacından kurtarmak, ailelerin, üniversite yönetimlerinin ve sorumlu sosyal girişimcilerin önceliği olmalı. Üniversite Yöneticileri kadar aileler de çocuklarından büyük ölçüde sorumludur… Üniversite olaylarında tatsız olayların meydana gelememesi için şimdiden yetkilileri uyarıyorum. Anne ve Babaları uyarıyorum. Gelin zaman erkenken, Liseliler ayağa kalkıp sokaklara dökülmeden başlarına geçin, sahipsiz bırakmayın. Dertlerini, sorunlarını dinleyin ve kötü olaylara sebebiyet verecek farklı olayların önüne erkenden geçilsin. İş işte geçtikten sonra olaylara el atmanın fayda vermeyeceğini hepimiz biliyoruz… Hepimiz inanıyoruz ki, “Dünyaya gelen her insan günahsız doğar.” Zaman içinde çevresi onu farklı mecralara kaydırır. Masum gençlerin, ilim ve bilim için geldikleri yerlerde insanlıktan nasıl bu kadar uzaklaştıklarının hesabını toplum olarak hepimiz vermek durumundayız. Gençliği “demokratik mücadele” adı altında şiddete sevk eden zararlı unsuru afişe etmek, gençleri PKK, IŞID ve benzeri gibi bütün terör örgütlerinin ve bağlantılarının sosyal sermayesi olmaktan kurtarmalıyız… Gençlerin, hayatlarının en verimli döneminde, ilim, bilim, öğrenmek, meslek edinmek yanında sosyal organizasyonlarda yer alarak, tecrübe kazanmalarını sağlamak elbette çok önemli. Zira sivil toplum önemli bir sosyal tecrübe alanıdır. STK'lar, teorik bilginin eyleme dönüştüğü, sosyal muhitlerin oluştuğu yerlerdir. Burada doğru adresleri bulmak önemlidir. Dünyada ve Türkiye'de olup bitenleri doğru bir perspektiften yorumlayacak, gençleri öz değerleriyle barışık ama aynı zamanda küresel bir vizyona davet edecek sosyal oluşumlar, gençlerin doğru adresi olmalıdır...  
Ekleme Tarihi: 23 Haziran 2016 - Perşembe

LİSELİ GENÇLERİN SORUNLARINA KULAK VERİN!

Bir zamanlar, Üniversiteler ayakta, meydanda seslerini duyurmaya çalışıyorlardı. Son günlerde ise İstanbul’dan başlayan bir hareket ile Liseli Gençler kurdukları DEV-LİS ile seslerini duyurmaya ve haklarını aramaya çalışıyorlar. Sık sık bir araya gelip meydanlara çıkıyorlar Basın bildirisi okuyarak taşkınlık yapmadan dağılıyorlar…

Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin burada dikkat edilmesi gereken önemli konuları atlamaması ve konunun üzerine eğilmesi gerekir. Burada en çok dikkat edilmesi gerekende Liselilerin, başka aşırı uçların maşası haline gelmemesi, başkalarının konuşmacısı, başkalarının gereksiz sesi olmamasıdır…

Bu konuda benim burnuma kötü kokular geliyor. Liselileri kullanmaya kalkanlar ve Liseli gençleri kullanmaya kalkan bazı aşırı güçlerin olduğunu duyuyorum. Burada bazı Liseleri kapatmak, bazılarının yerlerini değiştirmek, alışkanlıklara ters düşen hareketlerdir. Milli Eğitim Bakanlığı da böylesi gergin işlemlerden böylesi öğrencileri, öğrenci velilerini gerecek hareketlerden kaçınması gereklidir. Hatta gerekli değil şarttır…

Son yıllarda, derken uzu yıllar müfredatta devamlı oynamalar, bir türlü dikiş tutturulmaması, devamlı dama taşı gibi yer değiştirmesi, öğrenci velilerini rahatsız ettiği gibi öğrencilerde ne yapacaklarını şaşırmış kendilerini yarış atı gibi gördüklerini ifade ediyorlar…

 En ufak bir harekette, kıvılcımda parlayan meydanlara dökülen Üniversite gençliği de sahipsiz kalmamalı. Sahipsiz kalmamalı derken Devlet gençliğine sahip çıkmalıdır. Gençlerimiz örgütlerin, ellerline teslim edilmemelidir. Bunu fırsat bilen Terör odaklarının ellerine teslim edilememelidirler...

Geçtiğimiz yıl İzmir, Ege Üniversitesinde yaşanan gençliğe karşı oynan siyasi oyunlarla pençelerine düşürdüğü gençleri terör odakları kullanmaya başlıyor. Çeşitli bahaneler ortaya atıp karşıt görüşlü gençlerin kavgalarında Üniversite içerisinde bir öğrencinin canının alındığı yarlıların olduğu olaylara kadar uzanması üzüntü hem Üniversite gençliği arasında tedirginlik yaratmıştı. Çocukları okuyan aileler ise diken üstünde evlatlarından gelecek iyi haberleri beklemekteler…

Böyle olayların olacağını Köşe yazımda birçok defalar yazmıştım. O gün söylediğim gibi yineliyorum, Ege Üniversitesi yönetiminin bu olaylarda büyük hatası vardı. Yönetimin boşluğu sonucunda bu öğrenci olayları meydana gelmişti. Zamanında gerekli önlemler alınsaydı belki de bir öğrenci canından olmayacaktı…

Ankara’daki canlı bomba da Üniversite öğrencisi kızın canlı bomba olarak kullanılması, dikkatleri gençliğin üzerine çekmeye başladı. Üniversite gençliği için, bundan sonrası da çok önemli.  terör örgütlerinin kıskacından kurtarmak, ailelerin, üniversite yönetimlerinin ve sorumlu sosyal girişimcilerin önceliği olmalı. Üniversite Yöneticileri kadar aileler de çocuklarından büyük ölçüde sorumludur…

Üniversite olaylarında tatsız olayların meydana gelememesi için şimdiden yetkilileri uyarıyorum. Anne ve Babaları uyarıyorum. Gelin zaman erkenken, Liseliler ayağa kalkıp sokaklara dökülmeden başlarına geçin, sahipsiz bırakmayın. Dertlerini, sorunlarını dinleyin ve kötü olaylara sebebiyet verecek farklı olayların önüne erkenden geçilsin. İş işte geçtikten sonra olaylara el atmanın fayda vermeyeceğini hepimiz biliyoruz…

Hepimiz inanıyoruz ki, “Dünyaya gelen her insan günahsız doğar.” Zaman içinde çevresi onu farklı mecralara kaydırır. Masum gençlerin, ilim ve bilim için geldikleri yerlerde insanlıktan nasıl bu kadar uzaklaştıklarının hesabını toplum olarak hepimiz vermek durumundayız. Gençliği “demokratik mücadele” adı altında şiddete sevk eden zararlı unsuru afişe etmek, gençleri PKK, IŞID ve benzeri gibi bütün terör örgütlerinin ve bağlantılarının sosyal sermayesi olmaktan kurtarmalıyız…
Gençlerin, hayatlarının en verimli döneminde, ilim, bilim, öğrenmek, meslek edinmek yanında sosyal organizasyonlarda yer alarak, tecrübe kazanmalarını sağlamak elbette çok önemli. Zira sivil toplum önemli bir sosyal tecrübe alanıdır. STK'lar, teorik bilginin eyleme dönüştüğü, sosyal muhitlerin oluştuğu yerlerdir. Burada doğru adresleri bulmak önemlidir. Dünyada ve Türkiye'de olup
bitenleri doğru bir perspektiften yorumlayacak, gençleri öz değerleriyle barışık ama aynı zamanda küresel bir vizyona davet edecek sosyal oluşumlar, gençlerin doğru adresi olmalıdır...
 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.