VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

MB’NIN FAİZ İNDİRİMİ KURLARI YÜKSELTTİ!

Piyasaların beklentisinin aksine, sürpriz bir kararla MB 100 baz puan (yüzde 1) indirime giderek, politika faizini yüzde 19’dan, yüzde 18’e indirdi. En son faiz indirimi Mayıs 2020’de yapılmıştı. Merkez Bankası’nın bu faiz indirimi, birçok ekonomist ve piyasa uzmanına göre sürprizdi…   Faiz indirimi kararının ardından Türk Lirası’nda değer kaybı yaşandı. Dolar/TL, 8,65 düzeyinden tepki olarak 8,80’in üzerine çıktı ve 8,8021 ile en yüksek seviyesini gördü. Euro da yükseliş görüldü. Borsada satışlar ağırlık kazandı. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) 410 baz puanla 3,5 ayın en yüksek seviyesine geldi…    ABD Merkez Bankası’nın (Fed) “varlık azaltımına yakında başlanacağı” mesajıyla yukarı yönlü hareketlenen döviz kurları, TCMB’nin 100 baz puanlık faiz indirim kararının ardından, yükselişini sürdürdü. Yazımı yazdığımda dolar 8.87, Euro 10.37, bandındaydı. Yüzde 1’lik faiz indirimi kurları 25-30 kuruş daha yukarıya fırlattı…   Öte yandan, MB, enflasyonun geçici sebeplerden kaynaklandığını belirtti ve çekirdek enflasyonun para politikasının yeni referansı olacağını açıkladı. Şu anda yıllık çekirdek enflasyon oranı yüzde 16.76 iken, yıllık manşet enflasyon ise yüzde 19.25 düzeyindedir. Bu, uzmanların doğru bulmadığı ve içinde riskler barındıran bir yöntem ve sonuçları olumsuzluk yaratabilir. Zira gıda fiyatları ısrarla artma eğiliminde olup, yıllık bazda yüzde 29 bandına gelmiş durumda. Enerji fiyatları da tüm dünyada artış eğiliminde…   Önümüzdeki aylarda, gıda ve enerji fiyatlarında ve dünyadaki tedarik zinciri problemlerinden dolayı artan maliyet artışları da çekirdek enflasyonun önündeki riskler olarak ortaya çıkıyor.   Şu anda, Türkiye’de yıllık enflasyon (TÜFE) yüzde 19,25 düzeylerinde. Yeni belirlenen politika faiz oranı (yüzde 18) ise, enflasyonun altında kaldığı ve TL faiz getirisi eksi olduğu için, TL’den dövize kaçış yaşanabilir ve bu da döviz kurlarını daha da yükseltebilir. Bu tür faiz kararlarından sonra, Türkiye piyasasında döviz yükseliyor, borsa düşüyor. Döviz yükselişi ile birlikte enflasyon da yükseliyor. Enflasyon yükseldikçe de pahalılık artıyor ve vatandaşların satın alma gücü düşüyor. Market fiyatları aldı başını gidiyor…   Faiz düşünce, enflasyon da düşer diyenler, maalesef bu senaryo da yanılıyorlar. Faiz indiriminin maliyetini de borçlu olanlar, özel sektör ve vatandaş ödüyor. Böylesi kriz ortamlarında, kurların yükselişinden dolayı ihracatçılar ürünlerini satma avantajı yakalayabilirler. Ama bu durum çok sürmeyebilir. Zira kurların artışından dolayı ara malı ve enerji fiyatları yükseleceğinden, üretim maliyetleri de yükseliyor…   Üreticiler de bu durumdan memnun değil. Üretim maliyetlerinin artması da, onların keyfini kaçırıyor. Fiyatların artmasından ötürü, zaten tüketiciler de çok zor durumdadır. Yani kısacası, bu faiz indirimi kimseyi memnun etmedi. Sonuç olarak, elbette bu faiz düşüşü ve kur artışlarının olumsuz yansımaları olacaktır. İthalata bağımlı ve döviz kurlarının egemen olduğu piyasamızda, MB’ın kur artışları karşısında mutlaka tedbirler alması ve ülkede oluşacak aşırı pahalılığı önlemesi gerekmektedir…   Bu konuda, ilk etapta vergi, harç ve fon indirimleri ve ithalat başta olmak üzere kur sabitlemesi gibi tedbirler alabilir. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, ekonomik durumu zaten çok kötü durumda olan, satın alma gücü düşen halkımızın alım gücü zorlaşmaya başladı. Ülkemizdeki işsizlik daha da artacaktır...
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2021 - Perşembe

MB’NIN FAİZ İNDİRİMİ KURLARI YÜKSELTTİ!

Piyasaların beklentisinin aksine, sürpriz bir kararla MB 100 baz puan (yüzde 1) indirime giderek, politika faizini yüzde 19’dan, yüzde 18’e indirdi. En son faiz indirimi Mayıs 2020’de yapılmıştı. Merkez Bankası’nın bu faiz indirimi, birçok ekonomist ve piyasa uzmanına göre sürprizdi…  

Faiz indirimi kararının ardından Türk Lirası’nda değer kaybı yaşandı. Dolar/TL, 8,65 düzeyinden tepki olarak 8,80’in üzerine çıktı ve 8,8021 ile en yüksek seviyesini gördü. Euro da yükseliş görüldü. Borsada satışlar ağırlık kazandı. Türkiye’nin 5 yıllık risk primi (CDS) 410 baz puanla 3,5 ayın en yüksek seviyesine geldi…   

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) “varlık azaltımına yakında başlanacağı” mesajıyla yukarı yönlü hareketlenen döviz kurları, TCMB’nin 100 baz puanlık faiz indirim kararının ardından, yükselişini sürdürdü. Yazımı yazdığımda dolar 8.87, Euro 10.37, bandındaydı. Yüzde 1’lik faiz indirimi kurları 25-30 kuruş daha yukarıya fırlattı…  

Öte yandan, MB, enflasyonun geçici sebeplerden kaynaklandığını belirtti ve çekirdek enflasyonun para politikasının yeni referansı olacağını açıkladı. Şu anda yıllık çekirdek enflasyon oranı yüzde 16.76 iken, yıllık manşet enflasyon ise yüzde 19.25 düzeyindedir. Bu, uzmanların doğru bulmadığı ve içinde riskler barındıran bir yöntem ve sonuçları olumsuzluk yaratabilir. Zira gıda fiyatları ısrarla artma eğiliminde olup, yıllık bazda yüzde 29 bandına gelmiş durumda. Enerji fiyatları da tüm dünyada artış eğiliminde…  

Önümüzdeki aylarda, gıda ve enerji fiyatlarında ve dünyadaki tedarik zinciri problemlerinden dolayı artan maliyet artışları da çekirdek enflasyonun önündeki riskler olarak ortaya çıkıyor.  

Şu anda, Türkiye’de yıllık enflasyon (TÜFE) yüzde 19,25 düzeylerinde. Yeni belirlenen politika faiz oranı (yüzde 18) ise, enflasyonun altında kaldığı ve TL faiz getirisi eksi olduğu için, TL’den dövize kaçış yaşanabilir ve bu da döviz kurlarını daha da yükseltebilir. Bu tür faiz kararlarından sonra, Türkiye piyasasında döviz yükseliyor, borsa düşüyor. Döviz yükselişi ile birlikte enflasyon da yükseliyor. Enflasyon yükseldikçe de pahalılık artıyor ve vatandaşların satın alma gücü düşüyor. Market fiyatları aldı başını gidiyor…  

Faiz düşünce, enflasyon da düşer diyenler, maalesef bu senaryo da yanılıyorlar. Faiz indiriminin maliyetini de borçlu olanlar, özel sektör ve vatandaş ödüyor. Böylesi kriz ortamlarında, kurların yükselişinden dolayı ihracatçılar ürünlerini satma avantajı yakalayabilirler. Ama bu durum çok sürmeyebilir. Zira kurların artışından dolayı ara malı ve enerji fiyatları yükseleceğinden, üretim maliyetleri de yükseliyor…  

Üreticiler de bu durumdan memnun değil. Üretim maliyetlerinin artması da, onların keyfini kaçırıyor. Fiyatların artmasından ötürü, zaten tüketiciler de çok zor durumdadır. Yani kısacası, bu faiz indirimi kimseyi memnun etmedi. Sonuç olarak, elbette bu faiz düşüşü ve kur artışlarının olumsuz yansımaları olacaktır. İthalata bağımlı ve döviz kurlarının egemen olduğu piyasamızda, MB’ın kur artışları karşısında mutlaka tedbirler alması ve ülkede oluşacak aşırı pahalılığı önlemesi gerekmektedir…  

Bu konuda, ilk etapta vergi, harç ve fon indirimleri ve ithalat başta olmak üzere kur sabitlemesi gibi tedbirler alabilir. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, ekonomik durumu zaten çok kötü durumda olan, satın alma gücü düşen halkımızın alım gücü zorlaşmaya başladı. Ülkemizdeki işsizlik daha da artacaktır...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.