VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Suriye'nin kaderini belirleyecek mi?

PİRİNCİN TAŞLARI   Suriye'de devam eden iç savaş sekiz yılı aştı. Bu iç savaş durumu her ülkeden çok fazla Türkiye'yi ilgilendiriyor. Suriye rejimi ile muhalefet arasında çıkan iç savaşta Türkiye birçok Arap ülkesi gibi  tarafsız kalamazdı. Suriye sınır komşumuz ve oraya yuvalanan terör örgütleri Türkiye’ye rahat vermeyeceği açıkça görünüyordu…   ABD ve AB ülkeleri ilk anda anlaşma yapsaydı. Mültecilere karşı çıkmasaydı, Türkiye'ye sığınmaya çalışanlar için Suriye topraklarında uluslararası hukuk çerçevesinde mülteci kampları kurulurdu. Türkiye de sığınmacı sorunuyla karşılaşmazdı…   Suriye iç savaşının başladığı zamanlar Ankara, taraflar arasında bir süre tarafsız kaldı. Ancak, Esat’ın anlaşmaz tavrı karşısında Türkiye daha sonra muhalifler yanında yer alarak savaşta taraf oldu. Bazılarına göre, Türkiye'de geçmiş dönemin üst düzey yöneticilerinin uyguladıkları yanlış kararlar nedeniyle ileri sürülüyor. İddia doğru ise ABD'nin 1990'da Saddam'ı Kuveyt işgaliyle düşürdüğü tuzağın bir kopyasıdır…   Geçen zaman içerisinde Suriye'nin kuzeyinde demografik yapı değiştirilmeye devam edilmekte, askeri üsleri ve hava alanları kurulması yanı sıra küresel güçler arasında Suriye paylaşılmaktadır.   Haritada görüldüğü gibi hâlihazırda Suriye üç bölgeye bölünmüştür. İdlib'in de durumu askıda duruyor…   Suriye'nin kuzey doğusu PKK uzantısı YPG üzerinden tamamen ABD nüfuzu ve kontrolü altındadır. Suriye'nin Kuzey batısı ve diğer bölgeleri ise Suriye rejimi üzerinden tamamen Rusya ve kısmen İran hâkimiyeti altındadır. Kuzey batı bölgesinin bir kısmı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolü altında bulunuyor...   Türkiye, ulusal güvenliği ve BEKA sorunu nedeniyle  Cumhuriyet tarihinde ilk kez kendi sınırları dışında bir bölge üzerinde hâkimiyet kurdu. Türkiye'nin ABD ile varılan “Güvenli Bölge” mutabakatı kapsamında hava devriyesi dışında pek fazla somut bir ilerleme olmadı.  Halen ABD ile güvenli bölge uzunluğu ve derinliği tartışılıyor. Kara Devriyesi ilk bölümü iyi geçti…   ABD oyalama politikası devam ederken, terör PKK ve YPG’yi eğitmeye ve donatması dışında PKK’nın Kuzey Iraktaki her bakımdan ihtiyaçlarını da karşılamaya devam ediyor. Anlaşmalarda ABD’nin gereğini yapması için Eylül sonuna kadar Fırat’ın doğusunda Güvenli Bölge ABD ile fiilen hayata geçmez ise bunu Türkiye’nin yapacağı resmen ilan edilmiştir…   Kuzey Batıya gelince, Türkiye ile Rusya arasında ‘Soçi Mutabakatı'na göre, TSK'ya verilen gözlem noktalarının  Suriye ordusu tarafından ihlal edilmesi Ankara'nın  sert dille uyarması sonucu duruldu. İdlib’e 4 Milyon Suriyeli yaşamaktadır. İdlib'in iç kesimindeki saha muhaliflerin kontrolündeler…   ÖSO dışında ve Ankara için problem teşkil eden körfez ülkelerinin hatta İsrail’in destek verdiği 40 binden fazla DEAŞ benzeri HTŞ  adı altında profesyonel teröristler bulunmaktadır. Diğer önemli sorun ise, İdlib’in 2 ana anahtarı M-4 ve M-5 karayolları üzerindeki hâkimiyet meselesidir. Han Şeyhun'un rejim tarafından ele geçirilmesi ilk adım olarak nitelendiriliyor…   Türkiye'nin ulusal güvenliğinin teminat altına alınması için Suriye’nin Kuzeyinde 30-35 km derinlikte bir alanı kontrol etmesi en doğru seçenektir. Bundan sonrası meşru hükümetin Bu seçeneğin gerçekleşmesi Esat rejimi tüm taraflarla sonuna kadar kullanılacak diplomasi yeterli olmadığı takdirde askeri operasyon söz konusu olacağı açıktır…
Ekleme Tarihi: 11 Eylül 2019 - Çarşamba

Suriye'nin kaderini belirleyecek mi?

PİRİNCİN TAŞLARI

 

Suriye'de devam eden iç savaş sekiz yılı aştı. Bu iç savaş durumu her ülkeden çok fazla Türkiye'yi ilgilendiriyor. Suriye rejimi ile muhalefet arasında çıkan iç savaşta Türkiye birçok Arap ülkesi gibi  tarafsız kalamazdı. Suriye sınır komşumuz ve oraya yuvalanan terör örgütleri Türkiye’ye rahat vermeyeceği açıkça görünüyordu…

 

ABD ve AB ülkeleri ilk anda anlaşma yapsaydı. Mültecilere karşı çıkmasaydı, Türkiye'ye sığınmaya çalışanlar için Suriye topraklarında uluslararası hukuk çerçevesinde mülteci kampları kurulurdu. Türkiye de sığınmacı sorunuyla karşılaşmazdı…

 

Suriye iç savaşının başladığı zamanlar Ankara, taraflar arasında bir süre tarafsız kaldı. Ancak, Esat’ın anlaşmaz tavrı karşısında Türkiye daha sonra muhalifler yanında yer alarak savaşta taraf oldu. Bazılarına göre, Türkiye'de geçmiş dönemin üst düzey yöneticilerinin uyguladıkları yanlış kararlar nedeniyle ileri sürülüyor. İddia doğru ise ABD'nin 1990'da Saddam'ı Kuveyt işgaliyle düşürdüğü tuzağın bir kopyasıdır…

 

Geçen zaman içerisinde Suriye'nin kuzeyinde demografik yapı değiştirilmeye devam edilmekte, askeri üsleri ve hava alanları kurulması yanı sıra küresel güçler arasında Suriye paylaşılmaktadır.

 

Haritada görüldüğü gibi hâlihazırda Suriye üç bölgeye bölünmüştür. İdlib'in de durumu askıda duruyor…

 

Suriye'nin kuzey doğusu PKK uzantısı YPG üzerinden tamamen ABD nüfuzu ve kontrolü altındadır. Suriye'nin Kuzey batısı ve diğer bölgeleri ise Suriye rejimi üzerinden tamamen Rusya ve kısmen İran hâkimiyeti altındadır. Kuzey batı bölgesinin bir kısmı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolü altında bulunuyor...

 

Türkiye, ulusal güvenliği ve BEKA sorunu nedeniyle  Cumhuriyet tarihinde ilk kez kendi sınırları dışında bir bölge üzerinde hâkimiyet kurdu. Türkiye'nin ABD ile varılan “Güvenli Bölge” mutabakatı kapsamında hava devriyesi dışında pek fazla somut bir ilerleme olmadı.  Halen ABD ile güvenli bölge uzunluğu ve derinliği tartışılıyor. Kara Devriyesi ilk bölümü iyi geçti…

 

ABD oyalama politikası devam ederken, terör PKK ve YPG’yi eğitmeye ve donatması dışında PKK’nın Kuzey Iraktaki her bakımdan ihtiyaçlarını da karşılamaya devam ediyor. Anlaşmalarda ABD’nin gereğini yapması için Eylül sonuna kadar Fırat’ın doğusunda Güvenli Bölge ABD ile fiilen hayata geçmez ise bunu Türkiye’nin yapacağı resmen ilan edilmiştir…

 

Kuzey Batıya gelince, Türkiye ile Rusya arasında ‘Soçi Mutabakatı'na göre, TSK'ya verilen gözlem noktalarının  Suriye ordusu tarafından ihlal edilmesi Ankara'nın  sert dille uyarması sonucu duruldu. İdlib’e 4 Milyon Suriyeli yaşamaktadır. İdlib'in iç kesimindeki saha muhaliflerin kontrolündeler…

 

ÖSO dışında ve Ankara için problem teşkil eden körfez ülkelerinin hatta İsrail’in destek verdiği 40 binden fazla DEAŞ benzeri HTŞ  adı altında profesyonel teröristler bulunmaktadır. Diğer önemli sorun ise, İdlib’in 2 ana anahtarı M-4 ve M-5 karayolları üzerindeki hâkimiyet meselesidir. Han Şeyhun'un rejim tarafından ele geçirilmesi ilk adım olarak nitelendiriliyor…

 

Türkiye'nin ulusal güvenliğinin teminat altına alınması için Suriye’nin Kuzeyinde 30-35 km derinlikte bir alanı kontrol etmesi en doğru seçenektir. Bundan sonrası meşru hükümetin Bu seçeneğin gerçekleşmesi Esat rejimi tüm taraflarla sonuna kadar kullanılacak diplomasi yeterli olmadığı takdirde askeri operasyon söz konusu olacağı açıktır…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.