VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

TÜRKİYE - ALMANYA İLİŞKİLERİ NEDEN BOZULDU

PİRİNCİN TAŞLARI-   Türkiye-Almanya, dostluğunun tarihsel gelişimi ve ilişkileri yaklaşık olarak 250 yılı aşkın bir geçmişi var. İlişkilerin başlangıcı 1761 tarihinde Prusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan “Dostluk, Gemicilik ve Ticaret Antlaşması” ile başladığı anlaşılıyor.  Bu süre içerisinde Türkiye ile Almanya arasında doğrudan ne bir savaş ne bir anlaşmazlıkta yaşanmadığını gösteriyor…        Gerek Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerekse Cumhuriyet tarihi döneminde son birkaç yılı hariç tutarsak milletçe Almanya'ya büyük yakınlık duyduk.  Türkiye ile Almanya arasında tarihsel süreçte yaşanan yoğun ilişkiler İkinci Dünya Savaş’ı sonrası da devam etti. Yerle bir olan Almanya’nın yeniden imarı için kapılarını Türklere açtı. Yaklaşık üç Milyon gurbetçimiz canla-başla çalışarak Almanya’nın kalkınmasına destek verdi. İki ülke arasındaki bu özel ilişki, tek taraflı “dostluk” çerçevesinde yürüdü. Türkiye, her zaman karşılıklı çıkar perspektifinde ve “kazan kazan” duygusuyla ilişkisini yürütmeye çalıştıysa da; iki ülke arasındaki ilişki ‘karşılıksız aşktan’ öteye asla geçemedi!        Türkiye’nin ortak çıkarlar doğrultusunda sürdürdüğü ilişkiye karşılık Almanya, tek taraflı menfaatini her daim ön planda tuttu.  Zira başta ABD ve Almanya olmak üzere Batı medeniyeti; Yüksek enflasyon ve faizle boğuşan, kredi almak için IMF kapısında el pençe dilenen, kendi iç sorunuyla boğuşturulan, üretim ve kalkınma hamlesi yapmayan, sadece ithalata yoğunlaştırılan ve dışarıdan emir alıp itirazsız yerine getiren müstemleke bir eski Türkiye’yi görmek istiyorlardı. Geçmiş yıllardaki ‘iyi’ ilişkilerin arkasında yatan asıl neden de üste saydığım eski Türkiye’ye biçilen bu kıyafetti!        Batı ‘dost’ olarak tarif ettiği Türkiye, eski Türkiye’ydi. Recep Tayip Erdoğan’lı Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemleri, batının gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Türkiye, Erdoğan liderliğinde eski alışkanlıkları bir kenara bırakıp ülkemizi sömürenlere dur dedi; ilişkiler bozulmaya başladı. Başlatılan dışa bağımlılık son bulması,  üretim ve kalkınma hamleleri sonucu IMF’ye olan borçların ödenip İMF’ye borç verilmesi,  kendimizi dışa bağımlı olmayan ülke sınıfına yükselmemiz, üretim artışı yeni pazarlara açılma nedeniyle ihracatımızın hızla artış göstermesi Batıyı çıldırtmaya başladı…        Toplu iğne üretemeyen ülkeden, yerli silah sanayimizin üretimini 8’lerden 68’lere çıkaran ve yerli tankını, helikopterini, çıkartma gemisini, füzesini, piyade tüfeğini, fırtına obüsünü, muharip gemisini, insansız hava aracını, gemi savar füze sistemini, zırhlı çıkartma muharebe aracını, zırhlı tekerlekli aracını, milli keşif uydusunu, eğitim uçağını, insansız deniz aracını, akıllı bombasını yerli üreten ve uçuşa geçen bir Türkiye haline gelindi…          Ortadoğu, Afrika ve Balkanlar’da söylenecek sözü olması. Dünya da adaletsiz gelir dağılımına isyan etmemiz. Küresel aktörlerin gözüne bakarak ‘dünya beşten büyüktür’ diyerek BM’nin adaletsiz yapısına isyan etmek. Suriye’de yaşanan 3. dünya savaşına aktif biçimde müdahil olmamız. Askeri operasyonlarla engel olmaya çalışmamız. Ortadoğu artık Batı’nın, Türkiye’yi hesaba katmadan at oynatabileceği bir yer olmaktan çıktığını yüzlerine haykırmamızdır. Özetleyecek olursak; Güçlenen ve dünyada söz sahibi olan “Yeni Türkiye Sistemi’nin” varlığı şer ittifakında birleşenleri rahatsız etti…         Erdoğan’ın dik durması ve suçlarını yüzlerine söylemesi, ABD ve Almanya başta olmak üzere, Batı ülkeleri, Türkiye’ye yönelik açık bir düşmanlık içinde birleşiyor. ABD’nin 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin arkasında olması. FETÖ elebaşı Gülen ve diğer örgüt üyelerine ev sahipliği yapılması, iade hususunda hiçbir girişimde bulunmamasının yanı sıra Türkiye düşmanı terör örgütleri PKK ve onun Suriye’deki kolu olan YPG/PYD ile oluşturdukları işbirliği ve sağladıklar silah yardımlarını örnek verebilirim. Yapılan silah yardımları ve verilen destekleri gizleme ihtiyacı bile duymuyor. Almanya’nın durumu ABD’den farksız değil. Alman siyasetçiler, Almanya-Türkiye ilişkilerinde Almanya’ya kaçan FETÖ ve PKK hainlerine kapı açıyor. Türkiye’nin istemesine rağmen vermeyen Almanya, Batı ülkeleri ve ABD, Dünyaya terörist ihraç ettikleri ve destekledikleri açıkça ortaya çıkmıyor mu?    
Ekleme Tarihi: 28 Ağustos 2017 - Pazartesi

TÜRKİYE - ALMANYA İLİŞKİLERİ NEDEN BOZULDU

PİRİNCİN TAŞLARI-

 

Türkiye-Almanya, dostluğunun tarihsel gelişimi ve ilişkileri yaklaşık olarak 250 yılı aşkın bir geçmişi var. İlişkilerin başlangıcı 1761 tarihinde Prusya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan “Dostluk, Gemicilik ve Ticaret Antlaşması” ile başladığı anlaşılıyor.  Bu süre içerisinde Türkiye ile Almanya arasında doğrudan ne bir savaş ne bir anlaşmazlıkta yaşanmadığını gösteriyor…

      

Gerek Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerekse Cumhuriyet tarihi döneminde son birkaç yılı hariç tutarsak milletçe Almanya'ya büyük yakınlık duyduk.  Türkiye ile Almanya arasında tarihsel süreçte yaşanan yoğun ilişkiler İkinci Dünya Savaş’ı sonrası da devam etti. Yerle bir olan Almanya’nın yeniden imarı için kapılarını Türklere açtı. Yaklaşık üç Milyon gurbetçimiz canla-başla çalışarak Almanya’nın kalkınmasına destek verdi. İki ülke arasındaki bu özel ilişki, tek taraflı “dostluk” çerçevesinde yürüdü. Türkiye, her zaman karşılıklı çıkar perspektifinde ve “kazan kazan” duygusuyla ilişkisini yürütmeye çalıştıysa da; iki ülke arasındaki ilişki ‘karşılıksız aşktan’ öteye asla geçemedi!

      

Türkiye’nin ortak çıkarlar doğrultusunda sürdürdüğü ilişkiye karşılık Almanya, tek taraflı menfaatini her daim ön planda tuttu.  Zira başta ABD ve Almanya olmak üzere Batı medeniyeti; Yüksek enflasyon ve faizle boğuşan, kredi almak için IMF kapısında el pençe dilenen, kendi iç sorunuyla boğuşturulan, üretim ve kalkınma hamlesi yapmayan, sadece ithalata yoğunlaştırılan ve dışarıdan emir alıp itirazsız yerine getiren müstemleke bir eski Türkiye’yi görmek istiyorlardı. Geçmiş yıllardaki ‘iyi’ ilişkilerin arkasında yatan asıl neden de üste saydığım eski Türkiye’ye biçilen bu kıyafetti!

      

Batı ‘dost’ olarak tarif ettiği Türkiye, eski Türkiye’ydi. Recep Tayip Erdoğan’lı Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı dönemleri, batının gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Türkiye, Erdoğan liderliğinde eski alışkanlıkları bir kenara bırakıp ülkemizi sömürenlere dur dedi; ilişkiler bozulmaya başladı. Başlatılan dışa bağımlılık son bulması,  üretim ve kalkınma hamleleri sonucu IMF’ye olan borçların ödenip İMF’ye borç verilmesi,  kendimizi dışa bağımlı olmayan ülke sınıfına yükselmemiz, üretim artışı yeni pazarlara açılma nedeniyle ihracatımızın hızla artış göstermesi Batıyı çıldırtmaya başladı…

      

Toplu iğne üretemeyen ülkeden, yerli silah sanayimizin üretimini 8’lerden 68’lere çıkaran ve yerli tankını, helikopterini, çıkartma gemisini, füzesini, piyade tüfeğini, fırtına obüsünü, muharip gemisini, insansız hava aracını, gemi savar füze sistemini, zırhlı çıkartma muharebe aracını, zırhlı tekerlekli aracını, milli keşif uydusunu, eğitim uçağını, insansız deniz aracını, akıllı bombasını yerli üreten ve uçuşa geçen bir Türkiye haline gelindi…  

      

Ortadoğu, Afrika ve Balkanlar’da söylenecek sözü olması. Dünya da adaletsiz gelir dağılımına isyan etmemiz. Küresel aktörlerin gözüne bakarak ‘dünya beşten büyüktür’ diyerek BM’nin adaletsiz yapısına isyan etmek. Suriye’de yaşanan 3. dünya savaşına aktif biçimde müdahil olmamız. Askeri operasyonlarla engel olmaya çalışmamız. Ortadoğu artık Batı’nın, Türkiye’yi hesaba katmadan at oynatabileceği bir yer olmaktan çıktığını yüzlerine haykırmamızdır. Özetleyecek olursak; Güçlenen ve dünyada söz sahibi olan “Yeni Türkiye Sistemi’nin” varlığı şer ittifakında birleşenleri rahatsız etti…

       

Erdoğan’ın dik durması ve suçlarını yüzlerine söylemesi, ABD ve Almanya başta olmak üzere, Batı ülkeleri, Türkiye’ye yönelik açık bir düşmanlık içinde birleşiyor. ABD’nin 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin arkasında olması. FETÖ elebaşı Gülen ve diğer örgüt üyelerine ev sahipliği yapılması, iade hususunda hiçbir girişimde bulunmamasının yanı sıra Türkiye düşmanı terör örgütleri PKK ve onun Suriye’deki kolu olan YPG/PYD ile oluşturdukları işbirliği ve sağladıklar silah yardımlarını örnek verebilirim. Yapılan silah yardımları ve verilen destekleri gizleme ihtiyacı bile duymuyor. Almanya’nın durumu ABD’den farksız değil. Alman siyasetçiler, Almanya-Türkiye ilişkilerinde Almanya’ya kaçan FETÖ ve PKK hainlerine kapı açıyor. Türkiye’nin istemesine rağmen vermeyen Almanya, Batı ülkeleri ve ABD, Dünyaya terörist ihraç ettikleri ve destekledikleri açıkça ortaya çıkmıyor mu?

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.