VAHAP DABAKAN
Köşe Yazarı
VAHAP DABAKAN
 

Yalnız kalmak zordur be Usta!

PİRİNCİN TAŞLARI   15 Temmuz Darbe girişimi üzerine daha çok konuşulacak. Yorumcular yorumlayacak, gazeteciler, Köşe yazarları kendi fikirleri üzerinden daha çok yazacağız. Karanlıkta kalanlar yavaş yavaş ortaya çıktıkça sonuçları da netleşecek ama bu darbe olayının netleşmesi belki aylar, belki yıllar olacak. Yapılan sorgulamalarda yeni yeni bilgiler ortaya çıkıyor…        7 yaşındaki çocuğa ve 70 yaşındaki insana, “Darbeyi kimler yaptı?” diye sorulduğunda. ABD Destekli FETÖ’nün askerleri diye cevap alıyorsunuz…       Zamanın Başbakan’ı, Şimdi ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, 2010 yılında Feytullah Gülen Hareketinin iyi olmadığını ve bir terör örgütü gibi çalıştığını en yakınındaki mesai arkadaşlarına bile anlatamadığını ve FETÖ ile mücadelede tek başına kaldığını her ortamda anlatmaya başladı…         Dün Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği Din Şurasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan,; “Hatalarımız oldu. Rabbim ve Milletim bizi affetsin” bu bir özür dilemektir. Özür dilemekte bir erdemliktir…       En yakın çalışma arkadaşlarına, Genel Kurmay dâhil, Bakanlarına bile işin ciddiyetini ve vahametini anlatamayan ve tek başına kalan Recep Tayip Erdoğan’ın,  için için yanarken “NASİP” deyip susmak ve tek başına mücadeleden vazgeçmeden devam etmekte zordur. İşte yazımın başlığı burada çıkıyor. “YALNIZ KALMAK ZORDUR BE USTA!”       Ben bu güne kadar 7 tane darbe ve muhtıralar yaşadım. 1960 Darbesinde çocuktum işin pek vahametini bilmesem de, büyüklerden Rahmetli Babamdan ve Rahmetli Amcamdan yıllarca dinlemiştim. Her darbe en aza Türkiye’nin 20 yıl geriye gitmesidir…        FETÖ ve adamları 15 Temmuz Darbesine nasıl geldi. Aslında göz göre göre hazırlanmışlar. Fakat Devlet uyutulmuş, Hükümet, Bakanlar uyutulmuş. İstihbaratımız, Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı gerçek Türk askeri gözlerimize taktığımız at gözlüğüyle uyumuşuz. MİT’in ayağına gelen darbe ihbarcısını saatlerce bekletip randevu veriyor. Bu işaret neyi gösteriyor. MİT işin vahametine varamamış olmasıdır. İhbarcı Binbaşı’yı normal davetli gibi kabul etmiş ve randevuya erken gelen Binbaşı’yı uzun bir sürede orada bekletmişler. İşte bu şekilciliği, prosedürleri bıraktığımız gün bizler adam alacağız demektir…        FETÖ’cü Hâkim ve Savcıların düzenlediği düzmece “Fezlekelerle” yarattıkları hayali Ergenekon ve Balyoz Kumpaslarından Sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Yönelik Yeni Psikolojik Savaş Dönemi başlatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik 2006'dan itibaren başlatılan asimetrik psikolojik savaşla “askeri vesayeti kırıyoruz, darbeleri önlüyoruz” diyenler, TSK komuta kademesini ve emir komuta zincirini o dönem büyük zaafa uğratmışlardı…        O dönemde boşaltılan komuta kademesine yerleşenler, FETÖ’nün Teröristleri ve militanları oldu. Şimdi ki süreçte ABD'nin ve CIA’nin tezgâhı ve politik iktidarın kontrolünde, terörle mücadelede ivme kazanmış, 2015 Temmuz'undan itibaren psikolojik üstünlüğü büyük oranda ele geçirmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yeni bir darbe vurdular. TSK içerisinde Gerçek Silahlı Kuvvetlerin Türk Askerleri ve FETÖ’nün terörist askerleri. TSK Mensupları bu darbeyle büyük bir travma yaşadı. Asker bu travmayı nasıl atlatacak?        Bir zamanlar sağlığında zaman zaman görüştüğüm MİT eski mensubu Rahmetli Prof. Dr. Mahir Kaynak; “Ülkemizde günaşırı yeni bir çete yakalanıyor ve bunların hemen hepsi askerlerle ilişkilendiriliyor. Bazı yorumcular 28 Şubat süreciyle günümüz arasında benzerlik kuruyor ve demokrasiye yönelik yeni bir komplo hazırlığından söz ediyorlar. Bu analizlerin hiçbirine katılmıyorum ve silâhlı kuvvetlerin tertiplerin bir parçası değil hedefi olduğunu düşünüyorum” diye anlatıyordu...        Mahir Kaynak, meseleyi şöyle ortaya koyuyordu; “Türkiye'nin bugünkü manzarası, doğal sürecin bir sonucu değil, başarılı dış operasyonların ve istihbarat Servislerinin eseridir. Yeni hedef Silâhlı Kuvvetlerin siyasi etkisini sınırlamak hatta yok etmektir. Bugün yaşadığımız coğrafya askeri operasyonların cereyan edeceği bölgedir ve çok kuvvetli görünen Türk Ordusunun oynayacağı rol belirleyici olacaktır. Bu şartlar altında ordu ile halk arasındaki güvenin zedelenmesi Türkiye'nin bölgede oynayacağı rolü zora sokabilir, hatta engelleyebilir. Olayları, orduyu töhmet altında bırakacak biçimde yorumlayanlar bir karşı hamleye zemin hazırlamaktadır.” Şeklinde konuşmalarını şimdi çok daha iyi anlıyorum…        ABD, Ülkesinde yıllardır beslediği FETÖ’yü, işte tam burada devreye sokuyor. Türkiye de bulunan TSK dâhil Yargı ve Emniyet ile başlattığı istihbarat, dinleme tele kulak bilgilerini CIA’ye veriyor!        CHP Milletvekili Albay Çiçek’in dediği, İşte o özel örgüt, AK Parti iktidarına olan yakın görünme desteğiyle Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve Casusluk gibi uydurma davalarla, TSK'nın en iyi yetişmiş subaylarından bin kişiyi tasfiye etti. Siyasi iktidarın şekillendirdiği yeni komuta kademelerini de boşaltarak kadrolara o özel kendi yetiştirdiği örgüt elemanlarının yerleştirdi! Sonuçta, FETÖ denilen bu özel örgüt mensupları, kendilerinin de tasfiye edileceğini anlayınca darbe girişimi için düğmeye basıldı...        15 Temmuz gecesi darbe girişiminde Karargâhı ele geçirdikten sonra ilk işleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın yönetimini almaya çalışmak ve Polis Özel Harekât Merkezi'ni bombalamak oldu. Cumhurbaşkanı Recep tayip Erdoğan’nın, Demokrasiyi korumak için Milleti sokağa davet etmesiyle, darbe başarısız oldu. Bu arada tezgâhlayan CIA’nin istediği bir yerde oldu. Özel örgüt şimdi tasfiye ediliyor ama kendilerine verilen görevi yapmış ve “Ordu ile halk arasındaki güvenin Zedelenmesi”ni sağlamış oldular…        Konuyu iyi tahlil etmek, iyi düşünmek gerekir. CIA’ya lazım olan FETÖ’yü ABD neden versin. Vermemek içinde bin bir bahane bulacaktır. Türkiye’ye vermemek için direnecektir…  
Ekleme Tarihi: 04 Ağustos 2016 - Perşembe

Yalnız kalmak zordur be Usta!

PİRİNCİN TAŞLARI  

15 Temmuz Darbe girişimi üzerine daha çok konuşulacak. Yorumcular yorumlayacak, gazeteciler, Köşe yazarları kendi fikirleri üzerinden daha çok yazacağız. Karanlıkta kalanlar yavaş yavaş ortaya çıktıkça sonuçları da netleşecek ama bu darbe olayının netleşmesi belki aylar, belki yıllar olacak. Yapılan sorgulamalarda yeni yeni bilgiler ortaya çıkıyor…

      

7 yaşındaki çocuğa ve 70 yaşındaki insana, “Darbeyi kimler yaptı?” diye sorulduğunda. ABD Destekli FETÖ’nün askerleri diye cevap alıyorsunuz…

     

Zamanın Başbakan’ı, Şimdi ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, 2010 yılında Feytullah Gülen Hareketinin iyi olmadığını ve bir terör örgütü gibi çalıştığını en yakınındaki mesai arkadaşlarına bile anlatamadığını ve FETÖ ile mücadelede tek başına kaldığını her ortamda anlatmaya başladı…

       

Dün Diyanet İşleri Başkanlığının düzenlediği Din Şurasında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan,; “Hatalarımız oldu. Rabbim ve Milletim bizi affetsin” bu bir özür dilemektir. Özür dilemekte bir erdemliktir…

     

En yakın çalışma arkadaşlarına, Genel Kurmay dâhil, Bakanlarına bile işin ciddiyetini ve vahametini anlatamayan ve tek başına kalan Recep Tayip Erdoğan’ın,  için için yanarken “NASİP” deyip susmak ve tek başına mücadeleden vazgeçmeden devam etmekte zordur. İşte yazımın başlığı burada çıkıyor. “YALNIZ KALMAK ZORDUR BE USTA!”

     

Ben bu güne kadar 7 tane darbe ve muhtıralar yaşadım. 1960 Darbesinde çocuktum işin pek vahametini bilmesem de, büyüklerden Rahmetli Babamdan ve Rahmetli Amcamdan yıllarca dinlemiştim. Her darbe en aza Türkiye’nin 20 yıl geriye gitmesidir…

      

FETÖ ve adamları 15 Temmuz Darbesine nasıl geldi. Aslında göz göre göre hazırlanmışlar. Fakat Devlet uyutulmuş, Hükümet, Bakanlar uyutulmuş. İstihbaratımız, Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı gerçek Türk askeri gözlerimize taktığımız at gözlüğüyle uyumuşuz. MİT’in ayağına gelen darbe ihbarcısını saatlerce bekletip randevu veriyor. Bu işaret neyi gösteriyor. MİT işin vahametine varamamış olmasıdır. İhbarcı Binbaşı’yı normal davetli gibi kabul etmiş ve randevuya erken gelen Binbaşı’yı uzun bir sürede orada bekletmişler. İşte bu şekilciliği, prosedürleri bıraktığımız gün bizler adam alacağız demektir…

      

FETÖ’cü Hâkim ve Savcıların düzenlediği düzmece “Fezlekelerle” yarattıkları hayali Ergenekon ve Balyoz Kumpaslarından Sonra Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Yönelik
Yeni Psikolojik Savaş Dönemi başlatıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik 2006'dan itibaren başlatılan asimetrik psikolojik savaşla “askeri vesayeti kırıyoruz, darbeleri önlüyoruz” diyenler, TSK komuta kademesini ve emir komuta zincirini o dönem büyük zaafa
uğratmışlardı…

      

O dönemde boşaltılan komuta kademesine yerleşenler, FETÖ’nün Teröristleri ve militanları oldu. Şimdi ki süreçte ABD'nin ve CIA’nin tezgâhı ve politik iktidarın kontrolünde, terörle mücadelede ivme kazanmış, 2015 Temmuz'undan itibaren psikolojik üstünlüğü büyük oranda ele geçirmişti. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yeni bir darbe vurdular. TSK içerisinde Gerçek Silahlı Kuvvetlerin Türk Askerleri ve FETÖ’nün terörist askerleri. TSK Mensupları bu darbeyle büyük bir travma yaşadı. Asker bu travmayı nasıl atlatacak?

      

Bir zamanlar sağlığında zaman zaman görüştüğüm MİT eski mensubu Rahmetli Prof. Dr. Mahir Kaynak; “Ülkemizde günaşırı yeni bir çete yakalanıyor ve bunların hemen hepsi askerlerle ilişkilendiriliyor. Bazı yorumcular 28 Şubat süreciyle günümüz arasında benzerlik kuruyor ve demokrasiye yönelik yeni bir komplo hazırlığından söz ediyorlar. Bu analizlerin hiçbirine katılmıyorum ve silâhlı kuvvetlerin tertiplerin bir parçası değil hedefi olduğunu düşünüyorum” diye anlatıyordu...
      

Mahir Kaynak, meseleyi şöyle ortaya koyuyordu; “Türkiye'nin bugünkü manzarası, doğal sürecin bir sonucu değil, başarılı dış operasyonların ve istihbarat Servislerinin eseridir. Yeni hedef Silâhlı Kuvvetlerin siyasi etkisini sınırlamak hatta yok etmektir. Bugün yaşadığımız coğrafya askeri operasyonların cereyan edeceği bölgedir ve çok kuvvetli görünen Türk Ordusunun oynayacağı rol belirleyici olacaktır. Bu şartlar altında ordu ile halk arasındaki güvenin zedelenmesi Türkiye'nin bölgede oynayacağı rolü zora sokabilir, hatta engelleyebilir. Olayları, orduyu töhmet altında bırakacak biçimde yorumlayanlar bir karşı hamleye zemin hazırlamaktadır.” Şeklinde konuşmalarını şimdi çok daha iyi anlıyorum…
      

ABD, Ülkesinde yıllardır beslediği FETÖ’yü, işte tam burada devreye sokuyor. Türkiye de bulunan TSK dâhil Yargı ve Emniyet ile başlattığı istihbarat, dinleme tele kulak bilgilerini CIA’ye veriyor!

      

CHP Milletvekili Albay Çiçek’in dediği, İşte o özel örgüt, AK Parti iktidarına olan yakın görünme desteğiyle Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy ve Casusluk gibi uydurma davalarla, TSK'nın en iyi yetişmiş subaylarından bin kişiyi tasfiye etti. Siyasi iktidarın şekillendirdiği yeni komuta kademelerini de boşaltarak kadrolara o özel kendi yetiştirdiği örgüt elemanlarının yerleştirdi! Sonuçta, FETÖ denilen bu özel örgüt mensupları, kendilerinin de tasfiye edileceğini anlayınca darbe girişimi için düğmeye basıldı...

      

15 Temmuz gecesi darbe girişiminde Karargâhı ele geçirdikten sonra ilk işleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın yönetimini almaya çalışmak ve Polis Özel Harekât Merkezi'ni bombalamak oldu. Cumhurbaşkanı Recep tayip Erdoğan’nın, Demokrasiyi korumak için Milleti sokağa davet etmesiyle, darbe başarısız oldu. Bu arada tezgâhlayan CIA’nin istediği bir yerde oldu. Özel örgüt şimdi tasfiye ediliyor ama kendilerine verilen görevi yapmış ve “Ordu ile halk arasındaki güvenin Zedelenmesi”ni sağlamış oldular…
      

Konuyu iyi tahlil etmek, iyi düşünmek gerekir. CIA’ya lazım olan FETÖ’yü ABD neden versin. Vermemek içinde bin bir bahane bulacaktır. Türkiye’ye vermemek için direnecektir…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.