Genel Başkan Cuma Nacar, Denizli’de iktidar ve muhalefete yüklendi

SİYASET (D20HA) - DENİZLİ20HABER.COM | 21.10.2022 - 14:40, Güncelleme: 21.10.2022 - 14:40
 

Genel Başkan Cuma Nacar, Denizli’de iktidar ve muhalefete yüklendi

Millet Partisi Genel Başkanı Cuma Nacar, bir dizi ziyaret için Denizli’ye geldi. Nacar, Denizli’deki ilk gününde Denizli Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek basın karşısına geçti. Nacar, Muhteşem Türkiye için Millet Partisi’ne ihtiyaç olduğunu belirterek yaptığı basın toplantısında iktidar ve muhalefeti eleştirdi.

Vatan ve millet uğruna can veren şehitler ve geçtiğimiz günlerde Bartın’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden 41 maden şehidine rahmet dileyerek yaralılara acil şifalar dileyen Millet Partisi Genel Başkanı Cuma Nacar; “Bu takım maden facialarında olduğu gibi yine sözü kadere bağladı ve çıkıldı” diyerek iktidarı eleştirdi. “ALLAH SİZDEN ÇOK ALMANLARI MI SEVİYOR?” Nacar konuşmasın devamında; “Denildi ki takdir kazaya mani değildir. Şimdi değerli arkadaşlar takdir tedbire mani olmayabilir sözünü kim söylemiş kaldı ki takdirin ne olduğunu sen nereden biliyorsun. Takdirin böyle olduğuna dair sana gaipten haberler mi geldi? Niçin alınması gereken tedbirler önlemler iş güvenliği prensiplerini sen hayatlarının altına aldın mı da her zaman olduğu gibi yine Allah'a iftira ettin. 40-50 yıldan beri 2013 yılına kadar bir tek maden madenci kaybının olmadığı ve dünyanın en önemli kömür üreticilerinden birisi olan Almanya'da 40 yıl 50 yıl bir tane dahi madenci kaybı olmazken, biz de sık sık bu maden kazaları olur. Madencilerimizi şehit veririz. Yoksa Allah sizden çok Almanları mı seviyor? Bu bir aymazlıktır, yönetimde aczi yetinin bir başka tezahürüdür. “MADEN ŞEHİTLERİMİZİN YUVALARINA ATEŞ DÜŞTÜ” 41 tane maden işçisi şehidimizin yuvalarına ateş düştü. Kadınlarımız, analarımız eşsiz, evlatsız kaldı. Çocuklarımız babasız kaldı, yetim kaldı. Sonradan verilen bir takım ekonomik destekler verilen paralar onların acılarını ömürleri boyunca dindiremeyecek o acıyı o yokluğu hep yüreklerinde hissedecekler. Elbette ki onların geride bıraktıklarına sahip çıkmak devletin en önemli görevidir. Çünkü Türkiye aynı zamanda sosyal yani bir hukuk devletidir. Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki görevi gereği yapması gereken bir takım hizmetleri çok büyük bir ihsanmış gibi ikrammış gibi baş kakınca olacak dereceye varınca ya kadar milletin gözüne sokmaktadır. Bundan dolayı da onları kınıyorum. “14 MİLYON VATANDAŞ AÇLIK SINIRINDA” Siyasi iktidar 2002'li yıllardan itibaren iş başına gelirken 3Y ile mücadele edeceğim diyerek yola çıktı. Neydi bunlar? Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğim diye yola çıktı. Gelinen bu 20 yıllık süreçte bu üç alanda da siyasi iktidar son derece ciddi başarısızlıklara uğradı yoksulluğumuz azalmadı toplumun yoksulluğu kat ve kat arttı. Düşünebiliyor musunuz bir ülkede 14 milyon vatandaş açlık sınırının altında yaşamakta ve bu 14 milyon vatandaşımız devletin vermiş olduğu sosyal yardımlarla hayatını sürdürmek zorunda.. Siz insanları kendinize niye mahkum edersiniz, onlara alın teri el emeği göz nuruyla iş verin istihdam meydana getirin ve onlar da akşam eve ekmek götürürken alın terim diye götürsün. Çoluğunun çocuğunun yüzüne öyle bakabilsin, onun onurunu yaşasın. Ama siz bu toplumu hem sadaka topluma haline getirdiniz ve bununla da övünüyorsunuz gurur duyuyorsunuz. “YOLSUZLUKLA MÜCADELE İÇİN İŞ BAŞINA GELMİŞTİNİZ” Yolsuzluk deniliyor, yolsuzlukla mücadele için iş başına gelmiştiniz. Beğenirseniz beğenmezsiniz suçu varsa adil Türk mahkemelerinde yargılarsınız cezasını verirsiniz. Mafya lideri olduğu iddia edilen bir kişi, ülkede yaşamanın yürütmenin yargının karıştığı bir yılın yolsuzluklardan bahsederken, sindirilen, susturulan, aykırı kararlar verdiğinde cezalandırılan, bunlarla ilgili olarak bir soruşturma açabildi mi? Beşli çete denilen bir takım şirketlere devletin bütün imkanları peşkeş çekilmiş ve her yıl 1 milyar Euro olarak İstanbul'daki yeni havalimanı işletmesinden dolayı verilmesi gereken kira gelirleri çok uzun ötesine ertelemiştir. Ama vatandaşın en küçük bir borcu olduğunda, elektrik, su borcu olduğunda icra takiplerine maruz bıraktınız. Peki, nerede kaldı yolsuzluk? Önceki yıllarda senin bakanlarının hepsi bir bir istifa etmek zorunda kalmadı mı bu yolsuzluklardan dolayı… Şimdi benzer yolsuzluklar yine aynı ama bunların söylenmesi bunların dile getirilmesi siyasi iktidarı rahatsız eder hale gelmiştir. “DEZENFORMASYON YASASI BAŞLARINA BELA OLACAK” Siyasi iktidarın haksızlıkları zulmü ile ilgili yapılan birtakım paylaşımlar bu sesin kısılması boğulması yok edilmesi adına malumunuz Dezenformasyon Yasası diyerek meclise taşınmış ve bizim sansür yasası dediğimiz şekilde kanunlaşmıştır. Vatandaşın hak arama ifade özgürlüğü düşüncesini açıklama özgürlüğü temel insan hak ve özgürlüklerinden birisidir. Siz medyanın sosyal medyada vatandaşlarımızın görüşlerini eleştirilerini duymaya bile tahammülünüz yok. Bunları dinleyip gereğini yapmaktan bile acizsiniz ondan sonra bunun çare olacağını düşünüyorsunuz ama kesinlikle ve kesinlikle siyasi iktidarın ayağına dolanacak ve bu sansürü çıkardığına bin pişman olacaktır. “MİLLET PARTİSİ İKTİDARINDA TEZAHÜR EDECEKTİR” Niye? Şundan dolayı çünkü bazı yazarlar bunu ifade ediyorlar! Siz Türkiye'de gerçekten Türkiye'de yaşayan göbek bağıyla aklıyla ruhuyla gönlüyle Anadolu'ya bağlı olan Türkiye'ye bağlı olan gazetecilerimizi yazarlarımızı sansürle susturmaya kalkarsanız meydan yurt dışından yayın yapan başta bölücü terör örgütünün yayınları olmak üzere tek taraflı olarak vatandaşlarımızı bunların haksız tarafını yayınlarına mahkum etmiş olursunuz. Onlar da ortalıkta kasa kasıla gezinerek Türk milletinin tarihi ve milli çıkarlarını aykırı yayın yapmaya devam ederler. Senin vatandaşın da onlardan dinlediği ile gerçekleri öğrenmeye çalışır. Onlar da çıkarlar derler ki “biz korkusuz gazeteciyiz” deyip senin kendi ülkendeki vatanına, milletine bağlı, Anadolu'ya, Türkiye'ye yürekten bağlı gazetecilerini sen elini ayağını bağlamış olursun ve onları onların benim gazetecilerimi korkaklıkla suçlamalarına sebebiyet verirsin onun için inşallah Millet Partisi iktidarında düşünce ve ifade özgürlüğü en temel insan hak ve özgürlüğü olduğu için bunun sonuna kadar önü açılacak ve gerçek özgürlük Millet Partisi iktidarında tezahür edecektir. “GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 300’LERDE” Türkiye özellikle geçtiğimiz son bir yıl içerisinde ciddi derecede ekonomik bunalımlarla darboğazlarla karşı karşıya getirilmiştir. Vatandaşımız açlık sınırının altında yaşarken kendileri lüks israf ve saltanat içerisinde olmuşlardır. Çok açık ve net kendilerinin istediği kadar yanlış hatalı uydurma enflasyon rakamlarını açıklasınlar… Gerçekten vatandaş çarşıya, pazara gittiğinde eline bir file eşya aldığında aracına yakıt almak için akaryakıt istasyonlarına gittiğinde gerçek enflasyonun % 300'ler civarında olduğunun farkındadır. Ondan sonra vatandaşımıza bir takım yine son zamanlarda sosyal Konut Projesi adı altında sosyal yardımlarla vatandaşlarımızı kandıracaklarını zannediyor ama ben inanıyorum ki Türk milleti basiretlidir, ferasetlidir bu oyunu görmektedir ve bu kandırmacaya da gelmeyecektir. “HDP GENEL BAŞKANI TEHDİT ETTİ” Cumhur ittifakını da altılı, yediyle masayı da kınıyorum. Bazı vatandaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde 6’lı masa, masanın altında yedincisi HDP var. 7’li masa diyorsunuz ya HDP işte başka bir takım partilerle ittifak yaptı. Artık 7’li masada falan diyorlar da değerli arkadaşlar sadece milletvekili seçip 7’li masa mevzu değil ki, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak görüşmelere devam ediyor. Daha önce HDP'nin genel başkanı biliyorsunuz ki, siyasi iktidarı da 6’lı masayı da tehdit etti. Terörist başı İmralı da tecrite tabi tutuluyormuş, avukatlarıyla, ailesi ile görüşemiyormuş… Bunun için gerekeni yapmayan “siyasi iktidar da buna sessiz kalan 6’lı masada bunun bedelini ağır ödeyecek. Bedeli büyük olacak” dedi. Tehdit etti. Allah aşkına yerli olduğunu iddia eden milli olduğunu iddia eden ne Cumhur ittifakından ne de bu 6'lı masadan çıt çıkmadı. “HDP VATANADAŞLAR ÜZERİNDE TERÖR ESTİRİYOR” HDP’ye kendilerine mahkum zannediyorlar. Oysa biz şunu biliyoruz, bütün siyasi partiler ve Aziz büyük Türk milleti HDP'nin oylarına muhtaç değildir. Belirleyici olan büyük Türk milletinin kendisi olacaktır. HDP'nin bölücü oyları olmayacaktır. Niçin öyle dedim değerli arkadaşlar o bölgede yani HDP'nin en çok oy aldığı bölgede yaptığım bir takım araştırmalar görüşmeler bize şunu öğretti ve gösterdi. HDP'nin gerçekten seçimlerin kaderi belirleyemez. HDP arkasına aldığı PKK terör örgütüyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Vatandaşlarımızın üzerinde terör estirmekte onları korkutmak dahası sindirmekte ve elini ayağını bağlayıp çaresiz hale getirmektedir. Nasıl oluyor biliyor musunuz? Seçimlerden önce aykırı ses var mı diye kendi aralarında diyorlar, aykırı ses çıkaran birileri varsa hemen akşama beli silahlı kişiler onları ziyarete gidiyor ve bu siyasi iktidar buna mani olamıyor. Ve o insanlar ısrar ederse cezalandırıyorlar. Vatandaşımızın özgür iradesiyle gönlünden geçen aklından yüreğinden geçen partiye oy vermesinin önü bu şekilde engellenmekte ve HDP böylelikle şimdi anketlerde çıkan oy oranında oy alabilmektedir. “HDP’NİN ALACAĞI OY ORANI YÜZDE 2” Sen gerçekten devlet olarak yöneticiler olarak vatandaşımızın can ve mal güvenliğini koruma altına aldığında benim o bölgedeki vatandaşlarım buna rağmen HDP'ye oyumu vereceğim dedi. Öncelikle bu güvenliği sağlarsan HDP'nin alacağı oy oranı da yüzde 2'den fazla değildir. Gerçekten özgürlük getirirsin o bölgeye, gerçekten can ve mal güvenliği sağlarsın. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra Türkiye'nin Amerika ile yapmış olduğu ilk gizli anlaşma ve Amerika serüvenimiz başlamıştır. Türkiye'nin Amerika ile yapmış olduğu gizli anlaşmaların tarihi 1939'dur. Yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonradır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk sağlığındayken Lozan Antlaşması ile yapılan elde edilen kazanımları yetersiz görmüştür. Öyle olduğu için dedi Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeyle Hatay ana vatana ait etmiştir. “ANA MUHALEFET LİDERİ AMERİKAYA HAMBURGER YEMEYE GİTTİ” Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye süratle kuruluş ilkelerinden uzaklaşmış uzaklaştırılmıştır. Ondan sonra Türkiye'de siyasi iktidarlar sürekli olarak Okyanus ötesinden icazet almadan iktidar olamayız ihanetine düşmüşlerdir. Şimdi de ana muhalefet partisi hamburger yemek için Amerika'ya gitti. Bilim ve teknoloji incelemelerde bulunmak için Amerika'ya gittiğini söyledi. Ama kabul ederseniz, sevmezsin neydi doğru ya doğru iktidarın yanlışları var onu ifade ettik. Herhalde en tutarlı ve ciddi muhalefeti göstermektedir. Ancak şimdi haklı olarak gazeteciler sorunca, ne yaptın diyor! Biz hamburger yedik! Değerli arkadaşlar Türkiye'nin Okyanus ötesinden alınan icazetlerle yönetilme devrine Millet Partisi son vermeye millet partisinin iktidara yürüyüşü bu demektir. “ÇÖZÜM MİLLET PARTİSİ İKTİDARIDIR” Millet Partisi Aziz milletimizi gönlüyle, yüreğiyle, aklıyla, beyniyle bu aziz milletimizin değerlerine göre hür meclisten yönetmeye geliyor. Çözümünde burada olduğu olayına inanıyor. Onun için değerli arkadaşlar gerek iktidar partisi gerek Ana muhalefet partisi biliyorsunuz. Ana muhalefet Partisi'nin o 6’lı masanın içerisinde Türkiye'nin başına Suriye krizini sokan eski bir başbakan da var. Süleyman Şah Türbesi gibi mukaddes vatan toprağının bir parçası sayılan Süleyman Şah türbesini büyük bir başarılı operasyonla Türkiye'ye getirdik diyen bir kişi de var. Öbür taraftan AKP'nin bir derbi toplantılarına gönderdiği muhtemel başka birisi de var.  Diğer yandan yine orada biz şimdi iktidar olduğumuzda hangi bakanlıkları alacağım, bunun tartışmasını yapıyoruz diye bilen bir başka siyasi parti genel başkanı da var. Dolayısıyla bunların neden anlatıyorum, bütün bunlar şunu için anlatıyorum çözüm ne bu siyasi iktidardadır ne de bu 6’lı, 7’li masadadır. Çözüm Millet Partisi iktidarındadır.
Millet Partisi Genel Başkanı Cuma Nacar, bir dizi ziyaret için Denizli’ye geldi. Nacar, Denizli’deki ilk gününde Denizli Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek basın karşısına geçti. Nacar, Muhteşem Türkiye için Millet Partisi’ne ihtiyaç olduğunu belirterek yaptığı basın toplantısında iktidar ve muhalefeti eleştirdi.

Vatan ve millet uğruna can veren şehitler ve geçtiğimiz günlerde Bartın’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybeden 41 maden şehidine rahmet dileyerek yaralılara acil şifalar dileyen Millet Partisi Genel Başkanı Cuma Nacar; “Bu takım maden facialarında olduğu gibi yine sözü kadere bağladı ve çıkıldı” diyerek iktidarı eleştirdi.

“ALLAH SİZDEN ÇOK ALMANLARI MI SEVİYOR?”

Nacar konuşmasın devamında; “Denildi ki takdir kazaya mani değildir. Şimdi değerli arkadaşlar takdir tedbire mani olmayabilir sözünü kim söylemiş kaldı ki takdirin ne olduğunu sen nereden biliyorsun. Takdirin böyle olduğuna dair sana gaipten haberler mi geldi? Niçin alınması gereken tedbirler önlemler iş güvenliği prensiplerini sen hayatlarının altına aldın mı da her zaman olduğu gibi yine Allah'a iftira ettin. 40-50 yıldan beri 2013 yılına kadar bir tek maden madenci kaybının olmadığı ve dünyanın en önemli kömür üreticilerinden birisi olan Almanya'da 40 yıl 50 yıl bir tane dahi madenci kaybı olmazken, biz de sık sık bu maden kazaları olur. Madencilerimizi şehit veririz. Yoksa Allah sizden çok Almanları mı seviyor? Bu bir aymazlıktır, yönetimde aczi yetinin bir başka tezahürüdür.

“MADEN ŞEHİTLERİMİZİN YUVALARINA ATEŞ DÜŞTÜ”

41 tane maden işçisi şehidimizin yuvalarına ateş düştü. Kadınlarımız, analarımız eşsiz, evlatsız kaldı. Çocuklarımız babasız kaldı, yetim kaldı. Sonradan verilen bir takım ekonomik destekler verilen paralar onların acılarını ömürleri boyunca dindiremeyecek o acıyı o yokluğu hep yüreklerinde hissedecekler. Elbette ki onların geride bıraktıklarına sahip çıkmak devletin en önemli görevidir. Çünkü Türkiye aynı zamanda sosyal yani bir hukuk devletidir. Öyle bir iktidarla karşı karşıyayız ki görevi gereği yapması gereken bir takım hizmetleri çok büyük bir ihsanmış gibi ikrammış gibi baş kakınca olacak dereceye varınca ya kadar milletin gözüne sokmaktadır. Bundan dolayı da onları kınıyorum.

“14 MİLYON VATANDAŞ AÇLIK SINIRINDA”

Siyasi iktidar 2002'li yıllardan itibaren iş başına gelirken 3Y ile mücadele edeceğim diyerek yola çıktı. Neydi bunlar? Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceğim diye yola çıktı. Gelinen bu 20 yıllık süreçte bu üç alanda da siyasi iktidar son derece ciddi başarısızlıklara uğradı yoksulluğumuz azalmadı toplumun yoksulluğu kat ve kat arttı. Düşünebiliyor musunuz bir ülkede 14 milyon vatandaş açlık sınırının altında yaşamakta ve bu 14 milyon vatandaşımız devletin vermiş olduğu sosyal yardımlarla hayatını sürdürmek zorunda.. Siz insanları kendinize niye mahkum edersiniz, onlara alın teri el emeği göz nuruyla iş verin istihdam meydana getirin ve onlar da akşam eve ekmek götürürken alın terim diye götürsün. Çoluğunun çocuğunun yüzüne öyle bakabilsin, onun onurunu yaşasın. Ama siz bu toplumu hem sadaka topluma haline getirdiniz ve bununla da övünüyorsunuz gurur duyuyorsunuz.

“YOLSUZLUKLA MÜCADELE İÇİN İŞ BAŞINA GELMİŞTİNİZ”

Yolsuzluk deniliyor, yolsuzlukla mücadele için iş başına gelmiştiniz. Beğenirseniz beğenmezsiniz suçu varsa adil Türk mahkemelerinde yargılarsınız cezasını verirsiniz. Mafya lideri olduğu iddia edilen bir kişi, ülkede yaşamanın yürütmenin yargının karıştığı bir yılın yolsuzluklardan bahsederken, sindirilen, susturulan, aykırı kararlar verdiğinde cezalandırılan, bunlarla ilgili olarak bir soruşturma açabildi mi?

Beşli çete denilen bir takım şirketlere devletin bütün imkanları peşkeş çekilmiş ve her yıl 1 milyar Euro olarak İstanbul'daki yeni havalimanı işletmesinden dolayı verilmesi gereken kira gelirleri çok uzun ötesine ertelemiştir. Ama vatandaşın en küçük bir borcu olduğunda, elektrik, su borcu olduğunda icra takiplerine maruz bıraktınız. Peki, nerede kaldı yolsuzluk? Önceki yıllarda senin bakanlarının hepsi bir bir istifa etmek zorunda kalmadı mı bu yolsuzluklardan dolayı… Şimdi benzer yolsuzluklar yine aynı ama bunların söylenmesi bunların dile getirilmesi siyasi iktidarı rahatsız eder hale gelmiştir.

“DEZENFORMASYON YASASI BAŞLARINA BELA OLACAK”

Siyasi iktidarın haksızlıkları zulmü ile ilgili yapılan birtakım paylaşımlar bu sesin kısılması boğulması yok edilmesi adına malumunuz Dezenformasyon Yasası diyerek meclise taşınmış ve bizim sansür yasası dediğimiz şekilde kanunlaşmıştır. Vatandaşın hak arama ifade özgürlüğü düşüncesini açıklama özgürlüğü temel insan hak ve özgürlüklerinden birisidir. Siz medyanın sosyal medyada vatandaşlarımızın görüşlerini eleştirilerini duymaya bile tahammülünüz yok. Bunları dinleyip gereğini yapmaktan bile acizsiniz ondan sonra bunun çare olacağını düşünüyorsunuz ama kesinlikle ve kesinlikle siyasi iktidarın ayağına dolanacak ve bu sansürü çıkardığına bin pişman olacaktır.

“MİLLET PARTİSİ İKTİDARINDA TEZAHÜR EDECEKTİR”

Niye? Şundan dolayı çünkü bazı yazarlar bunu ifade ediyorlar! Siz Türkiye'de gerçekten Türkiye'de yaşayan göbek bağıyla aklıyla ruhuyla gönlüyle Anadolu'ya bağlı olan Türkiye'ye bağlı olan gazetecilerimizi yazarlarımızı sansürle susturmaya kalkarsanız meydan yurt dışından yayın yapan başta bölücü terör örgütünün yayınları olmak üzere tek taraflı olarak vatandaşlarımızı bunların haksız tarafını yayınlarına mahkum etmiş olursunuz. Onlar da ortalıkta kasa kasıla gezinerek Türk milletinin tarihi ve milli çıkarlarını aykırı yayın yapmaya devam ederler. Senin vatandaşın da onlardan dinlediği ile gerçekleri öğrenmeye çalışır. Onlar da çıkarlar derler ki “biz korkusuz gazeteciyiz” deyip senin kendi ülkendeki vatanına, milletine bağlı, Anadolu'ya, Türkiye'ye yürekten bağlı gazetecilerini sen elini ayağını bağlamış olursun ve onları onların benim gazetecilerimi korkaklıkla suçlamalarına sebebiyet verirsin onun için inşallah Millet Partisi iktidarında düşünce ve ifade özgürlüğü en temel insan hak ve özgürlüğü olduğu için bunun sonuna kadar önü açılacak ve gerçek özgürlük Millet Partisi iktidarında tezahür edecektir.

“GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 300’LERDE”

Türkiye özellikle geçtiğimiz son bir yıl içerisinde ciddi derecede ekonomik bunalımlarla darboğazlarla karşı karşıya getirilmiştir. Vatandaşımız açlık sınırının altında yaşarken kendileri lüks israf ve saltanat içerisinde olmuşlardır. Çok açık ve net kendilerinin istediği kadar yanlış hatalı uydurma enflasyon rakamlarını açıklasınlar… Gerçekten vatandaş çarşıya, pazara gittiğinde eline bir file eşya aldığında aracına yakıt almak için akaryakıt istasyonlarına gittiğinde gerçek enflasyonun % 300'ler civarında olduğunun farkındadır. Ondan sonra vatandaşımıza bir takım yine son zamanlarda sosyal Konut Projesi adı altında sosyal yardımlarla vatandaşlarımızı kandıracaklarını zannediyor ama ben inanıyorum ki Türk milleti basiretlidir, ferasetlidir bu oyunu görmektedir ve bu kandırmacaya da gelmeyecektir.

“HDP GENEL BAŞKANI TEHDİT ETTİ”

Cumhur ittifakını da altılı, yediyle masayı da kınıyorum. Bazı vatandaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde 6’lı masa, masanın altında yedincisi HDP var. 7’li masa diyorsunuz ya HDP işte başka bir takım partilerle ittifak yaptı. Artık 7’li masada falan diyorlar da değerli arkadaşlar sadece milletvekili seçip 7’li masa mevzu değil ki, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak görüşmelere devam ediyor. Daha önce HDP'nin genel başkanı biliyorsunuz ki, siyasi iktidarı da 6’lı masayı da tehdit etti. Terörist başı İmralı da tecrite tabi tutuluyormuş, avukatlarıyla, ailesi ile görüşemiyormuş… Bunun için gerekeni yapmayan “siyasi iktidar da buna sessiz kalan 6’lı masada bunun bedelini ağır ödeyecek. Bedeli büyük olacak” dedi. Tehdit etti. Allah aşkına yerli olduğunu iddia eden milli olduğunu iddia eden ne Cumhur ittifakından ne de bu 6'lı masadan çıt çıkmadı.

“HDP VATANADAŞLAR ÜZERİNDE TERÖR ESTİRİYOR”

HDP’ye kendilerine mahkum zannediyorlar. Oysa biz şunu biliyoruz, bütün siyasi partiler ve Aziz büyük Türk milleti HDP'nin oylarına muhtaç değildir. Belirleyici olan büyük Türk milletinin kendisi olacaktır. HDP'nin bölücü oyları olmayacaktır. Niçin öyle dedim değerli arkadaşlar o bölgede yani HDP'nin en çok oy aldığı bölgede yaptığım bir takım araştırmalar görüşmeler bize şunu öğretti ve gösterdi. HDP'nin gerçekten seçimlerin kaderi belirleyemez. HDP arkasına aldığı PKK terör örgütüyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Vatandaşlarımızın üzerinde terör estirmekte onları korkutmak dahası sindirmekte ve elini ayağını bağlayıp çaresiz hale getirmektedir. Nasıl oluyor biliyor musunuz? Seçimlerden önce aykırı ses var mı diye kendi aralarında diyorlar, aykırı ses çıkaran birileri varsa hemen akşama beli silahlı kişiler onları ziyarete gidiyor ve bu siyasi iktidar buna mani olamıyor. Ve o insanlar ısrar ederse cezalandırıyorlar. Vatandaşımızın özgür iradesiyle gönlünden geçen aklından yüreğinden geçen partiye oy vermesinin önü bu şekilde engellenmekte ve HDP böylelikle şimdi anketlerde çıkan oy oranında oy alabilmektedir.

“HDP’NİN ALACAĞI OY ORANI YÜZDE 2”

Sen gerçekten devlet olarak yöneticiler olarak vatandaşımızın can ve mal güvenliğini koruma altına aldığında benim o bölgedeki vatandaşlarım buna rağmen HDP'ye oyumu vereceğim dedi. Öncelikle bu güvenliği sağlarsan HDP'nin alacağı oy oranı da yüzde 2'den fazla değildir. Gerçekten özgürlük getirirsin o bölgeye, gerçekten can ve mal güvenliği sağlarsın.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra Türkiye'nin Amerika ile yapmış olduğu ilk gizli anlaşma ve Amerika serüvenimiz başlamıştır. Türkiye'nin Amerika ile yapmış olduğu gizli anlaşmaların tarihi 1939'dur. Yani Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonradır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk sağlığındayken Lozan Antlaşması ile yapılan elde edilen kazanımları yetersiz görmüştür. Öyle olduğu için dedi Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeyle Hatay ana vatana ait etmiştir.

“ANA MUHALEFET LİDERİ AMERİKAYA HAMBURGER YEMEYE GİTTİ”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye süratle kuruluş ilkelerinden uzaklaşmış uzaklaştırılmıştır. Ondan sonra Türkiye'de siyasi iktidarlar sürekli olarak Okyanus ötesinden icazet almadan iktidar olamayız ihanetine düşmüşlerdir. Şimdi de ana muhalefet partisi hamburger yemek için Amerika'ya gitti. Bilim ve teknoloji incelemelerde bulunmak için Amerika'ya gittiğini söyledi. Ama kabul ederseniz, sevmezsin neydi doğru ya doğru iktidarın yanlışları var onu ifade ettik. Herhalde en tutarlı ve ciddi muhalefeti göstermektedir. Ancak şimdi haklı olarak gazeteciler sorunca, ne yaptın diyor! Biz hamburger yedik! Değerli arkadaşlar Türkiye'nin Okyanus ötesinden alınan icazetlerle yönetilme devrine Millet Partisi son vermeye millet partisinin iktidara yürüyüşü bu demektir.

“ÇÖZÜM MİLLET PARTİSİ İKTİDARIDIR”

Millet Partisi Aziz milletimizi gönlüyle, yüreğiyle, aklıyla, beyniyle bu aziz milletimizin değerlerine göre hür meclisten yönetmeye geliyor. Çözümünde burada olduğu olayına inanıyor. Onun için değerli arkadaşlar gerek iktidar partisi gerek Ana muhalefet partisi biliyorsunuz. Ana muhalefet Partisi'nin o 6’lı masanın içerisinde Türkiye'nin başına Suriye krizini sokan eski bir başbakan da var. Süleyman Şah Türbesi gibi mukaddes vatan toprağının bir parçası sayılan Süleyman Şah türbesini büyük bir başarılı operasyonla Türkiye'ye getirdik diyen bir kişi de var. Öbür taraftan AKP'nin bir derbi toplantılarına gönderdiği muhtemel başka birisi de var.  Diğer yandan yine orada biz şimdi iktidar olduğumuzda hangi bakanlıkları alacağım, bunun tartışmasını yapıyoruz diye bilen bir başka siyasi parti genel başkanı da var. Dolayısıyla bunların neden anlatıyorum, bütün bunlar şunu için anlatıyorum çözüm ne bu siyasi iktidardadır ne de bu 6’lı, 7’li masadadır. Çözüm Millet Partisi iktidarındadır.

Denizli HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.