ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

KAN KOKULU SATIRLAR

Hayatım ile ilgili sürekli karamsar olmakla suçluyorlar, haklılar ama eğer bu suç ise bundan vazgeçmeyeceğimi ve  vazgeçemeyeceğimi her geçen gün idrak ediyorum… Karma karışık düşüncelerimi yine karma karışık cümleler ile izah edeyim;   Ortada etten, kemikten “ben” sıfatına bürünmüşler dolanıyor…  Çizgileri, fikirleri net olmayan sadece ‘âlemle gelen düğün, bayram’ veyahut ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığı ile yaşayan… Hatice ye değil neticeye bakan bakış açısı ile ne, neden, nasıl olmuş sorgulamadan günü kurtarma peşindeyiz. Bende tam bu nokta da diyorum ki;  ben bu deveyi gütmeyeceğim gibi bu diyardan da gitmeyeceğim o yüzden ortada faili meçhul bir cinayet varsa bu hepimizin suçu ve ben cinayeti işleyen insanların neden bu suçu işledikleri ile ilgileniyorum… bu düzensizlik, bu başıboşluk, bu pervasız yaşayışın içinde ki gayeleri ne, nasıl oldu da bu denli çamurlaştık bilmek istiyorum…   Geçenlerde gazeteyi ailemden birisinin eline tutuşturup yazmamam için nutuklar atan insanların haberlerini alıyorum, seviniyorum da… Amacıma ulaştığım hissini veren ve güldürdükleri için de ayrıca teşekkür ederim…   Daha öncede söyledim yine kalın puntolarla çizerek yeniliyorum… Herhangi bir partiye üye olmadığım gibi her hangi bir partiye oy veren biri de değilim bunun en büyük gerekçesi çizgimi ifade eden bir parti olmadığı düşüncesine sahip olduğum için. Bunu bu şekilde ifade ettiğimde haklı olarak çizgimi soruyorlar,  ben;  Duaların mazlumdan alınmadığı, icraatlarında gavurlara yapılmadığı bir yönetim şekli istiyorum… Gizli Hıristiyanlaşmaya giden milletimizin ve gelecek olan nesillerden umudum yok ne yazık ki… Mahallede yaşanan düzeni bırakıp lüks katlı binalarda markalaşma adına yapılan işlemleri sevmiyorum… Parasız saadet olmuyor, haklısınız ama para kazanmak için de birilerin hakkını gasp etmeye gerek var mı?   Asıl olması gereken yaşayış biçimini bırakıp inançlarımızı ideoloji gibi göstermenin mantığını kavrayamadım… Beynimde şimşekler çakıyor düşündükçe uykularım kaçar derecesinde… Neresinden tutarsam tutayım elimde kalıyor hayat… Bizim anayasamızda yazılı olmayan kanunlarımız örf ve adetlerimiz vardı ne ara bu kadar pervasız yaşar olduk… Eğer sadece et yığınından olduğumuzu ve tek gayemiz yemek, içmek,  üremek ve gezmek ise sizlere bir şey diyemiyorum ama benim bu topraklar üzerinde bir gayem var… Türkiye’yi haritadan silmek isteyen güçler, bizleri düşünmemeyi, sorgulamamayı öğretip ve gizli Hıristiyanlaşmanın içine sürüklerken sizler nasıl oluyor da kendinizi unutuyorsunuz, aklım almıyor…   Satırlar kan kokulu kan kokulu satırlarda fahişeleşmiş, insanlar... Utanmıyorum yazmaktan yazıp çirkefleşen yüzleri kan kusmaktan... Ve Korkmuyorum bir akşam kurşuna dizilecek bedenimin yere yığılıp kalmasından... Özel görevlerim var benim yazmak, söylemek ve her sabah kepenk açmak gibi... İyi şeyler yazmıyorum, yazmakta istemiyorum...  Hakkım elbette helal ama konuşmak istemiyorum ar, namus nutukları atıp sevişmek için gezmedik dağ tepe bırakmayan insanlarla... Öfkeliyim kanıma dokunuyor sinemi yarıp geçen düzensizlik... Satırlar kan kokulu kan kokulu satırlar da yatıyor sadist, aydınlık bilmeyen düşünceler... Kaç el ateş ediliyor ve kaç bıçak darbesiyle bir gece yarısı yol kesiyor şehrin başıboş gezen iki bacaklı itleri... Ve ne kadar rahatlar boyunlarına medeniyet yuları takmış insancıklar... Ama ; Korkmuyorum, korkmadım düşüncelerimin çırılçıplak kalmasından... Ve idamımı isteyen yargıçlardan... Ve bir gece yarısı önümü kesen kurşunlardan... Çünkü ; Satırlar kan kokulu, kan kokulu satırlarda yatıyor fahişeler...   Velhasıl kelam… Bitiyoruz, bitiriyorlar… Bizleri bizim kalemizde kendi silahlarımızla vuruyorlar… Üretmeden, düşünmeden… Aklınıza mukayyet olun…   SAYGILAR  
Ekleme Tarihi: 15 Mart 2019 - Cuma

KAN KOKULU SATIRLAR

Hayatım ile ilgili sürekli karamsar olmakla suçluyorlar, haklılar ama eğer bu suç ise bundan vazgeçmeyeceğimi ve  vazgeçemeyeceğimi her geçen gün idrak ediyorum… Karma karışık düşüncelerimi yine karma karışık cümleler ile izah edeyim;

 

Ortada etten, kemikten “ben” sıfatına bürünmüşler dolanıyor…  Çizgileri, fikirleri net olmayan sadece ‘âlemle gelen düğün, bayram’ veyahut ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ mantığı ile yaşayan… Hatice ye değil neticeye bakan bakış açısı ile ne, neden, nasıl olmuş sorgulamadan günü kurtarma peşindeyiz. Bende tam bu nokta da diyorum ki;  ben bu deveyi gütmeyeceğim gibi bu diyardan da gitmeyeceğim o yüzden ortada faili meçhul bir cinayet varsa bu hepimizin suçu ve ben cinayeti işleyen insanların neden bu suçu işledikleri ile ilgileniyorum… bu düzensizlik, bu başıboşluk, bu pervasız yaşayışın içinde ki gayeleri ne, nasıl oldu da bu denli çamurlaştık bilmek istiyorum…

 

Geçenlerde gazeteyi ailemden birisinin eline tutuşturup yazmamam için nutuklar atan insanların haberlerini alıyorum, seviniyorum da… Amacıma ulaştığım hissini veren ve güldürdükleri için de ayrıca teşekkür ederim…

 

Daha öncede söyledim yine kalın puntolarla çizerek yeniliyorum… Herhangi bir partiye üye olmadığım gibi her hangi bir partiye oy veren biri de değilim bunun en büyük gerekçesi çizgimi ifade eden bir parti olmadığı düşüncesine sahip olduğum için. Bunu bu şekilde ifade ettiğimde haklı olarak çizgimi soruyorlar,  ben;  Duaların mazlumdan alınmadığı, icraatlarında gavurlara yapılmadığı bir yönetim şekli istiyorum… Gizli Hıristiyanlaşmaya giden milletimizin ve gelecek olan nesillerden umudum yok ne yazık ki… Mahallede yaşanan düzeni bırakıp lüks katlı binalarda markalaşma adına yapılan işlemleri sevmiyorum… Parasız saadet olmuyor, haklısınız ama para kazanmak için de birilerin hakkını gasp etmeye gerek var mı?

 

Asıl olması gereken yaşayış biçimini bırakıp inançlarımızı ideoloji gibi göstermenin mantığını kavrayamadım… Beynimde şimşekler çakıyor düşündükçe uykularım kaçar derecesinde… Neresinden tutarsam tutayım elimde kalıyor hayat… Bizim anayasamızda yazılı olmayan kanunlarımız örf ve adetlerimiz vardı ne ara bu kadar pervasız yaşar olduk… Eğer sadece et yığınından olduğumuzu ve tek gayemiz yemek, içmek,  üremek ve gezmek ise sizlere bir şey diyemiyorum ama benim bu topraklar üzerinde bir gayem var… Türkiye’yi haritadan silmek isteyen güçler, bizleri düşünmemeyi, sorgulamamayı öğretip ve gizli Hıristiyanlaşmanın içine sürüklerken sizler nasıl oluyor da kendinizi unutuyorsunuz, aklım almıyor…

 

Satırlar kan kokulu kan kokulu satırlarda fahişeleşmiş, insanlar...
Utanmıyorum yazmaktan yazıp çirkefleşen yüzleri kan kusmaktan...

Ve
Korkmuyorum bir akşam kurşuna dizilecek bedenimin yere yığılıp kalmasından...
Özel görevlerim var benim yazmak, söylemek ve her sabah kepenk açmak gibi...
İyi şeyler yazmıyorum, yazmakta istemiyorum... 


Hakkım elbette helal ama konuşmak istemiyorum ar, namus nutukları atıp sevişmek için gezmedik dağ tepe bırakmayan insanlarla...
Öfkeliyim kanıma dokunuyor sinemi yarıp geçen düzensizlik...
Satırlar kan kokulu kan kokulu satırlar da yatıyor sadist, aydınlık bilmeyen düşünceler...


Kaç el ateş ediliyor ve kaç bıçak darbesiyle bir gece yarısı yol kesiyor şehrin başıboş gezen iki bacaklı itleri... Ve ne kadar rahatlar boyunlarına medeniyet yuları takmış insancıklar...

Ama ;


Korkmuyorum, korkmadım düşüncelerimin çırılçıplak kalmasından... Ve idamımı isteyen yargıçlardan...
Ve bir gece yarısı önümü kesen kurşunlardan...

Çünkü ;

Satırlar kan kokulu, kan kokulu satırlarda yatıyor fahişeler...

 

Velhasıl kelam… Bitiyoruz, bitiriyorlar… Bizleri bizim kalemizde kendi silahlarımızla vuruyorlar… Üretmeden, düşünmeden…

Aklınıza mukayyet olun…

 

SAYGILAR

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.