ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

NE BİLİYORUM Kİ?

Dostlar arasında sohbet hiç değişmiyordu… Devletler ard- arda kuruluyor ve yıkılmaya mahkûm bırakılıyordu ama sohbetin son demlerinde gelen soru öylesine düşündürdü ki neredeyse saatlerimi almıştı; “Menderes hakkında ne biliyorsun?”     Sahi merhum Başbakan Adnan MENDERES hakkında ne biliyordum neyi bilmem gerekiyordu bilmiyordum… O an düşündüm verebildiğim tek cevaptı, “hiç”… Meğer tarifi mümkün olmayan acıların adı olan, o baktı, o gördü, o sevdi diye sevdiğim bir şehrin adıydı… Şeref yoksunu insanların adını ‘darbe’ koydukları oyunda yok edilen adam gibi adamdı…   Sayın menderes’i Melike İLGÜN’ün “bir başvekil sevdim”, N.Fazıl’ın “Benim gözümden Menderes,” Ahmet Tahir can’ın “Menderes Trajedisi”, Erdal ŞEN’in “Bir yiğit vardı” kitaplarından okumuş ve davası görülürken ki ses kayıtlarını internetten arşiv halinde saklamıştım… Belgeler, gazeteler, kitaplar, fotoğraflar, diziler derken bende ki menderes ölümsüzleşmişti… Her şey de tam burada başlıyordu her okuduğum kitap, belge ya da başka bir şey beni ondan hiçbir zaman uzaklaştırmadı aksine her geçen gün ona doğru adım attım… Kütahya aşkı da tam bu nokta da baş göstermişti onu alıp gittikleri valiliğin önü, kokusunu, sevgisini, yarınlarını, umutlarını hayata dair bütün parçalarını bıraktığı son şehirdi Kütahya…   DARAĞACINDA BİR ADAM… VATAN MİLLET AŞKI İLE YANMIŞ, ADNAN… KÖYLÜNÜN TOPRAĞI, AŞI- SUYU, SORSAN CANIM FEDA BU DAVA…   DARAĞACINDA BİR ADAM… KÜTAHYADAN ALMIŞLAR, HASAN…! SÖYLE HANGİ KAHPE KURŞUNU SIKAN… BU VATAN İÇİN ÖLDÜ, ADNAN…   DARAĞACINDA BİR ADAM, ASLI ASTARI OLMAYAN İDAM… HANGİ TOPRAK HANGİ SU BU CANAN…! ŞEHADET İLE GİTTİ, ADNAN…   DAR AĞACAINDA BİR ADAM, SEN MİSİN ONU VEREN, KÜTAYHA’M… HANGİ SÖZE KANDINDA GİTTİN BE ADAM… YOKLUĞUN KALBİME ZARAR BE ADNAN…   Hepsini kenara bırakıyorum yakınlarımın anlattıklarını ele alıyorum hele ki rahmetli dedemin “ kızım İnönü zamanında biz hasatlarımızı ocaklığa saklıyorduk, Menderes bize aş verdi, ekmek verdi, solcu olma “ dediği o cümlesi aklımdan çıkmıyor… Sonra babamı düşünüyorum çocukmuş o zamanlar hatırladığı ve kendi babasının anlattığı kadarı ile o da kesinlikle Menderes yanlısı idi ama benim ki yanlılıktan başka gönül bağı vardı, seviyordum, seviyorum da… Keşke o dönemi yaşasa idim diye iç geçirdiğim ya da en azından sohbet etme fırsatım olsaydı diye yakındığım en büyük hüznüm…   Menderes… Çektiği hastalıklar, ailesi, yaşantısı derken aslında üç aşağı beş yukarı bildiğiniz gibi fakat bu görünen tarafı bir de görünmeyen tarafından bakıldığında Menderes bambaşka bir adam… Ayhan AYDAN’ın her şeye, herkese rağmen bebek davasında söylediği gibi “ben onu çok sevdim”…   Uygunsuz zamanın, mekânın kurbanı Menderes…
Ekleme Tarihi: 27 Mart 2017 - Pazartesi

NE BİLİYORUM Kİ?

Dostlar arasında sohbet hiç değişmiyordu… Devletler ard- arda kuruluyor ve yıkılmaya mahkûm bırakılıyordu ama sohbetin son demlerinde gelen soru öylesine düşündürdü ki neredeyse saatlerimi almıştı; “Menderes hakkında ne biliyorsun?”

 

 

Sahi merhum Başbakan Adnan MENDERES hakkında ne biliyordum neyi bilmem gerekiyordu bilmiyordum… O an düşündüm verebildiğim tek cevaptı, “hiç”… Meğer tarifi mümkün olmayan acıların adı olan, o baktı, o gördü, o sevdi diye sevdiğim bir şehrin adıydı… Şeref yoksunu insanların adını ‘darbe’ koydukları oyunda yok edilen adam gibi adamdı…

 

Sayın menderes’i Melike İLGÜN’ün “bir başvekil sevdim”, N.Fazıl’ın “Benim gözümden Menderes,” Ahmet Tahir can’ın “Menderes Trajedisi”, Erdal ŞEN’in “Bir yiğit vardı” kitaplarından okumuş ve davası görülürken ki ses kayıtlarını internetten arşiv halinde saklamıştım… Belgeler, gazeteler, kitaplar, fotoğraflar, diziler derken bende ki menderes ölümsüzleşmişti… Her şey de tam burada başlıyordu her okuduğum kitap, belge ya da başka bir şey beni ondan hiçbir zaman uzaklaştırmadı aksine her geçen gün ona doğru adım attım… Kütahya aşkı da tam bu nokta da baş göstermişti onu alıp gittikleri valiliğin önü, kokusunu, sevgisini, yarınlarını, umutlarını hayata dair bütün parçalarını bıraktığı son şehirdi Kütahya…

 

DARAĞACINDA BİR ADAM…
VATAN MİLLET AŞKI İLE YANMIŞ, ADNAN…
KÖYLÜNÜN TOPRAĞI, AŞI- SUYU,
SORSAN CANIM FEDA BU DAVA…

 

DARAĞACINDA BİR ADAM…
KÜTAHYADAN ALMIŞLAR, HASAN…!
SÖYLE HANGİ KAHPE KURŞUNU SIKAN…
BU VATAN İÇİN ÖLDÜ, ADNAN…

 

DARAĞACINDA BİR ADAM,
ASLI ASTARI OLMAYAN İDAM…
HANGİ TOPRAK HANGİ SU BU CANAN…!
ŞEHADET İLE GİTTİ, ADNAN…

 

DAR AĞACAINDA BİR ADAM,
SEN MİSİN ONU VEREN, KÜTAYHA’M…
HANGİ SÖZE KANDINDA GİTTİN BE ADAM…
YOKLUĞUN KALBİME ZARAR BE ADNAN…

 

Hepsini kenara bırakıyorum yakınlarımın anlattıklarını ele alıyorum hele ki rahmetli dedemin “ kızım İnönü zamanında biz hasatlarımızı ocaklığa saklıyorduk, Menderes bize aş verdi, ekmek verdi, solcu olma “ dediği o cümlesi aklımdan çıkmıyor… Sonra babamı düşünüyorum çocukmuş o zamanlar hatırladığı ve kendi babasının anlattığı kadarı ile o da kesinlikle Menderes yanlısı idi ama benim ki yanlılıktan başka gönül bağı vardı, seviyordum, seviyorum da… Keşke o dönemi yaşasa idim diye iç geçirdiğim ya da en azından sohbet etme fırsatım olsaydı diye yakındığım en büyük hüznüm…

 

Menderes… Çektiği hastalıklar, ailesi, yaşantısı derken aslında üç aşağı beş yukarı bildiğiniz gibi fakat bu görünen tarafı bir de görünmeyen tarafından bakıldığında Menderes bambaşka bir adam… Ayhan AYDAN’ın her şeye, herkese rağmen bebek davasında söylediği gibi “ben onu çok sevdim”…

 

Uygunsuz zamanın, mekânın kurbanı Menderes…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.