KÖKSAL İRER
Köşe Yazarı
KÖKSAL İRER
 

2023’de İktidar hangi ittifak olmalı?

Türkiye üzerine oynanan oyunları görmemek için kör, sağır ve bunları dile getirmemek için dilsiz olmak lazım. ABD seçimleri öncesi Başkan adayı olan Joe Biden’in, Türkiye’deki muhalefete destek vereceklerini ve Erdoğan’ın gitmesi için her türlü yaptırımı uygulayacağız demesinden kaç ay geçti ki bizler bunu unutmuş olalım? Joe Biden’in seçimi kazanmasının ardından, Türkiye’deki muhalefet kanadını bir heyecan kapladı, öyle ki her dönem iktidar biz olacağız söylemlerinde muhalefet liderlerinin buna kendilerinin de inanmadığı yüz ifadelerinin yerini gözlerinin içinin güldüğü bir hale döndü. Peki, bu neden böyle oldu? Neden kendilerinden bu kadar emin bir şekle büründüler? Nereden ve kimlerden ne gibi güvence almışlardı? ABD Başkanı Biden’in göreve gelmesinin ardından Türkiye’ye yaptırım uygulaması ve mevcut iktidarı dolar ve enflasyon üzerinden sıkıştırmaya çalışması, seçim öncesi verdiği sözü yerine getireceği anlamı yüklendi. Dolar 5 liradan 8-9 ve hatta 10 lirayı bile gördü. İktidarın karşı atağı ile 7 liralara çekilen dolar aynı seyirde inişli çıkışlı sürdürmeyi devam etti. Biden’in başkanlık ettiği ABD, burada mevcut iktidara gözdağı, muhalefete ise umut verdi. Şimdi gelelim asıl mevzumuza;                                                20 yıllık AK Parti iktidarında kazanılanlar unutulmamalı ve göreve ilk geldiklerinde, ANASOLM hükümeti ile ekonomisi batmış bir ülke ve Körfez Savaşı’nın olduğu o dönemden çıkan ve yükselişe geçen bir Türkiye! Şimdi ne oldu da 6 ay içerisinde neden bu hale geldi diye düşünmek lazım… İlk başta ekonomik kriz sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşanan bir sıkıntı, bunu bilmek lazım. Dışardan yapılan müdahalelerle de doların yükselmesi ve dışardan gelen benzin zamları ile ülke olarak hepimiz hissediyor gerçeğini görmemiz lazım. Bunun yanı sıra fırsatçıları es geçmemek, hükümeti zayıflatma politikaları ile muhalefetin söylemleri ve onları destekleyen çevrelerin oluşturduğu algı ile gelinen şimdiki durum ortada… Peki neler yapıldı, üretimi elinde tutan çevreler ve bunu halka ulaştıran çevrelerin ortak hareketi ile var olan ürünlerin stoklanarak ülkede yokmuş gibi bir algıyla fiyatları her gün yükseltmelerinin yanı sıra fazla ürünleri çöpe dökerek az ürün ama yüksek fiyat oluşturmaları başta gelmektedir. Buna artı olarak herkesin kendi kafasına göre sattığı ürüne dolar ve benzin zamlarından dolayı fiyat artışı yapmaları bunu hızlandırmıştır. Hükümetin ilk yıllarında yaptığı ekonomik hamleleri ile o zor süreçten çıkmasına rağmen son 6 ayda yaşanan ekonomik krize neden çözüm bulmadığı kafaları karıştırıyor. Ve bu yüzden hükümet suçlanıyor… Burada en büyük iş yerel yönetimlere düşüyor… Bölgesindeki üretici ve aracıları denetleme konusunda yapılan pasiflikler cambazın ipte at koşturmasına neden oluyor. Zincir marketlerinin hemen hemen her gün fiyat artışı ile karşı karşıya kalan vatandaş doğal olarak başta olan iktidarı suçlu bularak tepki göstermesi kadar doğal bir olay yoktur. Ancak şu bir gerçektir ki, pireye kızıp yorganı yakmamak lazım gelir… Bunca kazanımı sağlayan ve birçok iç dış engellere rağmen hizmette çığır aşmış bir iktidarın yerine daha önceki siyasi yaşamlarında eksileri olan kişi veya partileri tercih etmeleri ne kadar doğrudur varın bunu da siz düşünün… Kanaatim o ki hayatım boyunca hiçbir partinin ileriye yönelik bir tarih vererek hedef koyduğuna şahit olmadım… İlk kez bir parti 2023 diye bir hedef belirleyerek siyaset yapıyor… En azından bu hedefte ne yapacaklarını görmek için yeniden mevcut hükümetle gitmek en mantıklı olanı gibi geliyor. Çünkü kurulan 6’lı masa (+1) ittifakının oluşturacağı bir yönetimde çatlakların oluşacağı eski koalisyon hükümetlerinde yaşadığımız günleri unutmamak lazım… Anadolu’da bir atasözü vardır ‘Sen ağa ben ağa bu inekleri kim sağa’ her parti oy aldığı insanların isteklerini yerine getirmek için çaba harcayacak, hiç kuşkusuz fikir çatışmaları olacak ve istikrar olmayacaktır. Kısa süre önce bunun örneğini 7 Haziran seçimlerinde yaşamadık mı? 7 Haziran’da tek başına iktidar olunmadığı ve partiler arasında anlaşma sağlanamadığı için hükümet kurulamadı. İstikrar görülmediği için birçok kişi endişeye kapılarak işleri durdurdu. Ve 1 Kasım’da yapılan seçimle açık ara farkla yeniden iktidar belirlendi. O yüzden kaş yapalım derken göz çıkarmamak gerek… Tabi şu da var 2023 seçimlerine kadar başımıza daha çok şey gelecek diye düşünüyorum. O yüzden bir ve beraber olmak lazım, ülkenin yaşadığı her sıkıntı tümümüzü etkiliyor. Benim asıl korktuğum şey inşallah böyle bir şey yaşanmaz ama görünen köyde kılavuz istemez. Rusya ile Ukrayna’yı nasıl savaşa soktularsa bizi de Yunanistan ile savaşa sokacaklar gibi görünüyor! O yüzden hem idareciler olarak hem de millet olarak uyanık olmamız gerekmektedir. Güçlü bir ülke ve güçlü bir idare her zaman zorluğu aşacaktır. O yüzden iyi düşünmek ve 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın mı yoksa Millet İttifakı'nın mı iktidara gelmesi daha doğru bir karar olacaktır. Siz düşünün... Takdir yine de sizlerindir.
Ekleme Tarihi: 25 Mayıs 2022 - Çarşamba

2023’de İktidar hangi ittifak olmalı?

Türkiye üzerine oynanan oyunları görmemek için kör, sağır ve bunları dile getirmemek için dilsiz olmak lazım. ABD seçimleri öncesi Başkan adayı olan Joe Biden’in, Türkiye’deki muhalefete destek vereceklerini ve Erdoğan’ın gitmesi için her türlü yaptırımı uygulayacağız demesinden kaç ay geçti ki bizler bunu unutmuş olalım?

Joe Biden’in seçimi kazanmasının ardından, Türkiye’deki muhalefet kanadını bir heyecan kapladı, öyle ki her dönem iktidar biz olacağız söylemlerinde muhalefet liderlerinin buna kendilerinin de inanmadığı yüz ifadelerinin yerini gözlerinin içinin güldüğü bir hale döndü.

Peki, bu neden böyle oldu? Neden kendilerinden bu kadar emin bir şekle büründüler? Nereden ve kimlerden ne gibi güvence almışlardı?

ABD Başkanı Biden’in göreve gelmesinin ardından Türkiye’ye yaptırım uygulaması ve mevcut iktidarı dolar ve enflasyon üzerinden sıkıştırmaya çalışması, seçim öncesi verdiği sözü yerine getireceği anlamı yüklendi. Dolar 5 liradan 8-9 ve hatta 10 lirayı bile gördü. İktidarın karşı atağı ile 7 liralara çekilen dolar aynı seyirde inişli çıkışlı sürdürmeyi devam etti.

Biden’in başkanlık ettiği ABD, burada mevcut iktidara gözdağı, muhalefete ise umut verdi.

Şimdi gelelim asıl mevzumuza;                                               

20 yıllık AK Parti iktidarında kazanılanlar unutulmamalı ve göreve ilk geldiklerinde, ANASOLM hükümeti ile ekonomisi batmış bir ülke ve Körfez Savaşı’nın olduğu o dönemden çıkan ve yükselişe geçen bir Türkiye! Şimdi ne oldu da 6 ay içerisinde neden bu hale geldi diye düşünmek lazım…

İlk başta ekonomik kriz sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşanan bir sıkıntı, bunu bilmek lazım. Dışardan yapılan müdahalelerle de doların yükselmesi ve dışardan gelen benzin zamları ile ülke olarak hepimiz hissediyor gerçeğini görmemiz lazım. Bunun yanı sıra fırsatçıları es geçmemek, hükümeti zayıflatma politikaları ile muhalefetin söylemleri ve onları destekleyen çevrelerin oluşturduğu algı ile gelinen şimdiki durum ortada…

Peki neler yapıldı, üretimi elinde tutan çevreler ve bunu halka ulaştıran çevrelerin ortak hareketi ile var olan ürünlerin stoklanarak ülkede yokmuş gibi bir algıyla fiyatları her gün yükseltmelerinin yanı sıra fazla ürünleri çöpe dökerek az ürün ama yüksek fiyat oluşturmaları başta gelmektedir. Buna artı olarak herkesin kendi kafasına göre sattığı ürüne dolar ve benzin zamlarından dolayı fiyat artışı yapmaları bunu hızlandırmıştır.

Hükümetin ilk yıllarında yaptığı ekonomik hamleleri ile o zor süreçten çıkmasına rağmen son 6 ayda yaşanan ekonomik krize neden çözüm bulmadığı kafaları karıştırıyor. Ve bu yüzden hükümet suçlanıyor… Burada en büyük iş yerel yönetimlere düşüyor… Bölgesindeki üretici ve aracıları denetleme konusunda yapılan pasiflikler cambazın ipte at koşturmasına neden oluyor. Zincir marketlerinin hemen hemen her gün fiyat artışı ile karşı karşıya kalan vatandaş doğal olarak başta olan iktidarı suçlu bularak tepki göstermesi kadar doğal bir olay yoktur.

Ancak şu bir gerçektir ki, pireye kızıp yorganı yakmamak lazım gelir… Bunca kazanımı sağlayan ve birçok iç dış engellere rağmen hizmette çığır aşmış bir iktidarın yerine daha önceki siyasi yaşamlarında eksileri olan kişi veya partileri tercih etmeleri ne kadar doğrudur varın bunu da siz düşünün…

Kanaatim o ki hayatım boyunca hiçbir partinin ileriye yönelik bir tarih vererek hedef koyduğuna şahit olmadım… İlk kez bir parti 2023 diye bir hedef belirleyerek siyaset yapıyor… En azından bu hedefte ne yapacaklarını görmek için yeniden mevcut hükümetle gitmek en mantıklı olanı gibi geliyor.

Çünkü kurulan 6’lı masa (+1) ittifakının oluşturacağı bir yönetimde çatlakların oluşacağı eski koalisyon hükümetlerinde yaşadığımız günleri unutmamak lazım… Anadolu’da bir atasözü vardır ‘Sen ağa ben ağa bu inekleri kim sağa’ her parti oy aldığı insanların isteklerini yerine getirmek için çaba harcayacak, hiç kuşkusuz fikir çatışmaları olacak ve istikrar olmayacaktır. Kısa süre önce bunun örneğini 7 Haziran seçimlerinde yaşamadık mı? 7 Haziran’da tek başına iktidar olunmadığı ve partiler arasında anlaşma sağlanamadığı için hükümet kurulamadı. İstikrar görülmediği için birçok kişi endişeye kapılarak işleri durdurdu. Ve 1 Kasım’da yapılan seçimle açık ara farkla yeniden iktidar belirlendi. O yüzden kaş yapalım derken göz çıkarmamak gerek…

Tabi şu da var 2023 seçimlerine kadar başımıza daha çok şey gelecek diye düşünüyorum. O yüzden bir ve beraber olmak lazım, ülkenin yaşadığı her sıkıntı tümümüzü etkiliyor. Benim asıl korktuğum şey inşallah böyle bir şey yaşanmaz ama görünen köyde kılavuz istemez. Rusya ile Ukrayna’yı nasıl savaşa soktularsa bizi de Yunanistan ile savaşa sokacaklar gibi görünüyor! O yüzden hem idareciler olarak hem de millet olarak uyanık olmamız gerekmektedir. Güçlü bir ülke ve güçlü bir idare her zaman zorluğu aşacaktır. O yüzden iyi düşünmek ve 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın mı yoksa Millet İttifakı'nın mı iktidara gelmesi daha doğru bir karar olacaktır. Siz düşünün...

Takdir yine de sizlerindir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Mehmet Ali Özcan
(27.05.2022 21:45 - #163)
kavramları ışık huzmesine benzetirsek, öznel algılarımızı da suya benzetebiliriz. kavramlar, algılarımıza temas ettiği anda bükülür, kırılır, titreşir. ışık, su olmaksızın düşeceği noktadan daha farklı bir yere düşer. ışığın alacağı biçimi suyun bulanıklığı, derinliği ve durgunluğu da belirler. su olan algılarımız ideoloji, kültür, inanış ve tarih ile şekillenir. o suyun ne kadar bulanık-berrak, ne kadar çalkantılı-durgun, ne kadar derin-sığ olduğunu bunlar belirler. 

belli ki savaşlarda sivil öldürülmesi mevzusu da bir kavram olarak algılara çarpıyor, eğiliyor, bükülüyor, kırılıyor, dönüşüyor. mesela ben, sivil kavramı üzerinde küresel anlamda bir konsensüs sağlandığına inanırdım 2012 yılına kadar. sonuçta sivil dediğimiz şey doğrudan çatışan silahlı ve organize taraflardan herhangi birine mensup olmayan herkese denirdi. bunda anlaşılmayacak bir şey yoktu.

sonra 2012 yazında ankara'da ilginç bir şekilde yolum bir tane hizbu't-tahrir militanı ile kesişti. militan diyorum çünkü cezaevinden henüz tahliye olmuş, mahkemede de örgüte bağlılığını açıkça itiraf etmiş, mahkeme heyetini de şeriata davet etmiş biriydi. 

oldum olası, ırkçılar hariç, çok uç ve farklı fikirleri olan herkesle sohbet etmeyi, tartışmayı sevmişimdir. hele hele sohbet kılıfı giydirilmiş bir sorgu değilse bu, yemekten içmekten kesilirim yine de sohbeti devam ettiririm. ateist olmadığımı söylediğim halde yüzünde en ufak bir değişiklik emaresi belirmeyen, camiyi reddeden, kabe'nin bile yıkılması gerektiğini söyleyen bir şeriatçı vardı karşımda. o sıralar bana tuhaf gelse de, sonradan selefi cihadizmin mütemmim cüzünün bunlar olduğunu anlayacaktım. 

sohbette konu, dönüp dolaşıp cihatçıların savaşta sivil öldürmesine geldi. benim argümanım düz, sıradan, bilindik argümanlar. bunun vicdani ve ahlaki olmadığını falan sayıkladım. bizim cihatçının içinden çıkan delleuze, foucault, said karışımı kişinin bana verdiği yanıtı tam olarak hatırlıyorum; 

" sivil tanımı, batı merkezli bir tanım. biz, batının sade
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hüseyin Çıralı
(30.07.2022 12:16 - #174)
Akpartili iş adamı Ethem Sancak biz AKPARTİ 2002 yılı genel seçimmlerinde amerikanın yardımıyla iktidara geldik demişti. Köksal İrer arkadaşımız bunu da yazsaydı daha gerçekçi olurdu.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.