PSİKOLOG MELİHA AYSUN KOZAL
Köşe Yazarı
PSİKOLOG MELİHA AYSUN KOZAL
 

Psikologlar Neden Değer Görmüyor? Ruh Sağlığı Sisteminin Eleştirisi

Modern tıbbın en büyük dönüşümünü ilaç şirketlerinin ticari zekâsına borçlu olduğumuzu söylersek yanılmış olmayız. Sağlık, artık yalnızca iyileşmekle ilgili değil; aynı zamanda iyi bir gelir kapısı. Özellikle psikiyatri gibi karmaşık ve ölçülmesi zor bir alan, ilaç endüstrisinin ticari gözlüğünden bakıldığında "sonsuz müşteri" potansiyeli taşıyor. Ve işte tam da bu yüzden, toplum sağlığı açısından en büyük katkıyı sağlayabilecek meslek grubu olan psikologlar sistemin dışına itiliyor.  İlaç Yaz, Müşteriyi Bağla Bugün bir psikiyatri polikliniğine gittiğinizde, çoğu zaman sizi dinlemeden reçete yazıldığını görmek hiç şaşırtıcı değil. Antidepresanlar, anksiyolitikler ve uyku düzenleyiciler... Her biri, semptomları "bastırmak" için var. Ancak iyileştirmek gibi bir iddiaları neredeyse yok. Çünkü gerçek tedavi, zihnin derinliklerinde saklı olan sorunlarla yüzleşmekten geçer. Ve bu yüzleşmeyi sağlayan da bir kutu ilaç değil; bir uzman psikolog eşliğinde yürütülen psikoterapi sürecidir.  Bilim Ne Diyor? Amerikan Psikoloji Derneği'nin (APA) yayınladığı birçok çalışma, bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi psikoterapi yöntemlerinin depresyon ve anksiyete bozukluklarında antidepresanlarla eşdeğer, hatta uzun vadede daha etkili olduğunu ortaya koyuyor. 2012 tarihli geniş kapsamlı bir meta-analizde, BDT uygulanan hastaların tedaviye yanıt oranının ilaç kullananlara göre daha kalıcı olduğu gözlemlenmiş. Üstelik yan etkisi de yok. [Kaynak: Cuijpers et al., 2012, Clinical Psychology Review]  Antidepresanlar Ne Kadar Güvenli? İlaçların sihirli etkisine bel bağlamak ne yazık ki risk barındırıyor. 25 yaş altı bireylerde, özellikle SSRI tipi antidepresanların intihar düşüncesini artırabileceği bilimsel olarak kanıtlandı. [Kaynak: FDA Black Box Warning, 2004] Dahası, bu ilaçların büyük bölümü semptomları baskılayarak yalnızca geçici bir rahatlama sağlıyor. İlaç bırakıldığında sorunlar genellikle kaldığı yerden devam ediyor. Yani çözüm değil, erteleme.  Neden Psikologlar Atanmıyor? Soru basit: Çünkü para kazandırmıyorlar. İlaç yazamayan bir sağlık personeli, sermaye merkezli sistemler için cazip değildir. Terapinin uzun ve derinlikli süreci, hızlı tüketim mantığına ters düşer. Halbuki psikoterapi, bireyi yalnızca “iyi hissettirmez”, aynı zamanda farkındalık kazandırır, değişim yaratır ve yaşam boyu sürebilecek bir dönüşüm başlatır. Ama bu, yatırımcının sabrına ve kar marjına hitap etmez. Sağlık politikaları da genellikle bu ekonomik düzenin çarklarıyla döner. O yüzden, psikolog atamaları yetersiz kalır, terapiler SGK kapsamına girmekte zorlanır, bireylerse çareyi eczane raflarında arar.  Gerçek Çözüm Ne? Ruh sağlığına dair gerçek çözüm; hızlı reçeteler değil, derinlikli desteklerdir. Uzman psikologlar tarafından yürütülen terapi süreçleri, sadece hastalığı değil, bireyi bütün olarak ele alır. Kısa vadeli rahatlama değil, uzun vadeli değişim hedeflenir. Bu yüzden artık sormalıyız: Sağlık sistemimiz gerçekten insanı mı iyileştirmek istiyor, yoksa onu ilaçlarla kontrol altında tutup pasif bir tüketiciye mi dönüştürüyor? ✍️ Son Söz Evet, psikologlar belki bu sistemde hiçbir zaman hak ettiği değeri görmeyecek. Çünkü onların sunduğu şey "kar" değil, "kalıcı iyilik hali". Ancak asıl değer, kimin ne kadar kazandığında değil; kimin gerçekten iyi olduğunda ortaya çıkıyor. Ve belki de, toplum olarak iyileşmeye başlamak için önce bu farkı görmeye ihtiyacımız var.
Ekleme Tarihi: 06 June 2025 - Friday

Psikologlar Neden Değer Görmüyor? Ruh Sağlığı Sisteminin Eleştirisi

Modern tıbbın en büyük dönüşümünü ilaç şirketlerinin ticari zekâsına borçlu olduğumuzu söylersek yanılmış olmayız. Sağlık, artık yalnızca iyileşmekle ilgili değil; aynı zamanda iyi bir gelir kapısı. Özellikle psikiyatri gibi karmaşık ve ölçülmesi zor bir alan, ilaç endüstrisinin ticari gözlüğünden bakıldığında "sonsuz müşteri" potansiyeli taşıyor. Ve işte tam da bu yüzden, toplum sağlığı açısından en büyük katkıyı sağlayabilecek meslek grubu olan psikologlar sistemin dışına itiliyor.

 İlaç Yaz, Müşteriyi Bağla

Bugün bir psikiyatri polikliniğine gittiğinizde, çoğu zaman sizi dinlemeden reçete yazıldığını görmek hiç şaşırtıcı değil. Antidepresanlar, anksiyolitikler ve uyku düzenleyiciler... Her biri, semptomları "bastırmak" için var. Ancak iyileştirmek gibi bir iddiaları neredeyse yok. Çünkü gerçek tedavi, zihnin derinliklerinde saklı olan sorunlarla yüzleşmekten geçer. Ve bu yüzleşmeyi sağlayan da bir kutu ilaç değil; bir uzman psikolog eşliğinde yürütülen psikoterapi sürecidir.

 Bilim Ne Diyor?

Amerikan Psikoloji Derneği'nin (APA) yayınladığı birçok çalışma, bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi psikoterapi yöntemlerinin depresyon ve anksiyete bozukluklarında antidepresanlarla eşdeğer, hatta uzun vadede daha etkili olduğunu ortaya koyuyor. 2012 tarihli geniş kapsamlı bir meta-analizde, BDT uygulanan hastaların tedaviye yanıt oranının ilaç kullananlara göre daha kalıcı olduğu gözlemlenmiş. Üstelik yan etkisi de yok. [Kaynak: Cuijpers et al., 2012, Clinical Psychology Review]

 Antidepresanlar Ne Kadar Güvenli?

İlaçların sihirli etkisine bel bağlamak ne yazık ki risk barındırıyor. 25 yaş altı bireylerde, özellikle SSRI tipi antidepresanların intihar düşüncesini artırabileceği bilimsel olarak kanıtlandı. [Kaynak: FDA Black Box Warning, 2004] Dahası, bu ilaçların büyük bölümü semptomları baskılayarak yalnızca geçici bir rahatlama sağlıyor. İlaç bırakıldığında sorunlar genellikle kaldığı yerden devam ediyor. Yani çözüm değil, erteleme.

 Neden Psikologlar Atanmıyor?

Soru basit: Çünkü para kazandırmıyorlar. İlaç yazamayan bir sağlık personeli, sermaye merkezli sistemler için cazip değildir. Terapinin uzun ve derinlikli süreci, hızlı tüketim mantığına ters düşer. Halbuki psikoterapi, bireyi yalnızca “iyi hissettirmez”, aynı zamanda farkındalık kazandırır, değişim yaratır ve yaşam boyu sürebilecek bir dönüşüm başlatır.

Ama bu, yatırımcının sabrına ve kar marjına hitap etmez. Sağlık politikaları da genellikle bu ekonomik düzenin çarklarıyla döner. O yüzden, psikolog atamaları yetersiz kalır, terapiler SGK kapsamına girmekte zorlanır, bireylerse çareyi eczane raflarında arar.

 Gerçek Çözüm Ne?

Ruh sağlığına dair gerçek çözüm; hızlı reçeteler değil, derinlikli desteklerdir. Uzman psikologlar tarafından yürütülen terapi süreçleri, sadece hastalığı değil, bireyi bütün olarak ele alır. Kısa vadeli rahatlama değil, uzun vadeli değişim hedeflenir.

Bu yüzden artık sormalıyız: Sağlık sistemimiz gerçekten insanı mı iyileştirmek istiyor, yoksa onu ilaçlarla kontrol altında tutup pasif bir tüketiciye mi dönüştürüyor?

✍️ Son Söz

Evet, psikologlar belki bu sistemde hiçbir zaman hak ettiği değeri görmeyecek. Çünkü onların sunduğu şey "kar" değil, "kalıcı iyilik hali". Ancak asıl değer, kimin ne kadar kazandığında değil; kimin gerçekten iyi olduğunda ortaya çıkıyor.

Ve belki de, toplum olarak iyileşmeye başlamak için önce bu farkı görmeye ihtiyacımız var.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu bonus veren siteler