ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

MARANGOZ USTASI

Talan olmuş gönül bahçemin misafiri, talaş kokusunun arasında gezdirdiğim ruhumu al…Sesimi sesine kat… Ahuzar etmeye meyilli gözlerim… “Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer” diyorsun ya dediğin o noktada hayatım… Ben bilmem kapılı kapılar ardında Beytüşşebap cezaevini… Pencere kadar umutlarını… Aklımda kalan kelamını bilirim birde her sabah kâğıda ilmek ilmek işlediğim seni… Mahallenin en köşesinde gelen geçen herkesi gören Marangoz ustası kalın gözlüklerinin ardından seslendi, bahane çay, kahve olsa da amaç sohbetti o talaş kokusunun içerisinde… Siyah kapının ardında gizlenmiş kutsal mekâna giriş yaptım. Solda uzun bir sehpa… Sağ duvar köşesinde üç bölümden oluşan raf… Ve hemen on metre kadar ileride küflenmeye yüz tutmuş sıcacık soba… Üzerinde içi içine sığmayan çaydanlık… Usulce sokuluyorum sobanın sıcaklığına ve iliklerime kadar çekiyorum huzuru…  Bembeyaz saçlarını geriye doğru taramış Marangoz ustası elinde iki bardak ile çıkageldi bardakları sobanın üzerine koyup “çay ile sohbeti demler kahve ile uğurlarız” dedi.  Çay demlikten bardağa akarken yüreğim ılık ılık gül bahçesinin içerisinden geçip gidiyordu… Talaş kokusuna tutkal kokusu ve vernik de eşlik etmiş sobanın başına yaklaşmışlardı… Vitrini bile olmayan bu mekân ne can alıcıydı… Hammaddesi kabul edilen kerestenin topraktan geldiği için midir bilmem farklı anlatılmaz bir yanı vardı… Hele ki havada uçuşan toz zerrecikleri bile çay bardağın içine konmak için nazlanırken, kulağının ardına taktığı kalemi yerinde mi diye yoklayan Usta artık yavaşça söz girmeye hazırdı sanki… “ yolculuk ne zaman?”  - Ne yolculuğu usta - İçinde gitme hevesinin debelendiğini bilmez miyiz sanıyorsun, çocuk? - İçimdeki küheylan debelense ne olacak gidecek yer bulamadıktan sonra - Her zaman gidecek yer bulunur sen hele bir yola koyul. Bak evden çıktığında buraya geleceğin belli miydi? Bazen cevap vermek gerekmez bazı sorulara susmak terbiyeden gelir derler…  - Çalışıyor musun? - Çalışıyorum ama olmuyor be usta yollar düşüncelerimi bile ayaza çevirirken çalışmaya çalışmak olmuyor.  - Çok para ile derdin olmasın. Çok çalışmak çok para getirecek diye düşünme. Kolay para risk barındırır belki bir ömür belki bir gün… Uzak dur - Yok, usta öyle değil. Bir şeyler ile uğraşmadığım da sıkılıyorum benliğim ile kalmak istemiyorum korkuyorum kendimden. - Tek kalan kendini bulur sen kendini bulmuş ne olduğunu öğrenmiş kaçmaya çalışmaktasın desene ama hayat her şeye rağmen yaşamaya değer, varsın eksik olmasın…  Sözün hepsi semer taşıyana denir. Ben az diyeyim sizler azı çok sayın… Baktınız yazılanlarda bir şey yok yürek hanenize misafir olmuyor kelam etmeye gerek kalmıyor…
Ekleme Tarihi: 16 Mart 2022 - Çarşamba

MARANGOZ USTASI

Talan olmuş gönül bahçemin misafiri, talaş kokusunun arasında gezdirdiğim ruhumu al…Sesimi sesine kat… Ahuzar etmeye meyilli gözlerim…

“Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer” diyorsun ya dediğin o noktada hayatım…

Ben bilmem kapılı kapılar ardında Beytüşşebap cezaevini…

Pencere kadar umutlarını…

Aklımda kalan kelamını bilirim birde her sabah kâğıda ilmek ilmek işlediğim seni…

Mahallenin en köşesinde gelen geçen herkesi gören Marangoz ustası kalın gözlüklerinin ardından seslendi, bahane çay, kahve olsa da amaç sohbetti o talaş kokusunun içerisinde…

Siyah kapının ardında gizlenmiş kutsal mekâna giriş yaptım. Solda uzun bir sehpa… Sağ duvar köşesinde üç bölümden oluşan raf… Ve hemen on metre kadar ileride küflenmeye yüz tutmuş sıcacık soba… Üzerinde içi içine sığmayan çaydanlık… Usulce sokuluyorum sobanın sıcaklığına ve iliklerime kadar çekiyorum huzuru… 

Bembeyaz saçlarını geriye doğru taramış Marangoz ustası elinde iki bardak ile çıkageldi bardakları sobanın üzerine koyup “çay ile sohbeti demler kahve ile uğurlarız” dedi. 

Çay demlikten bardağa akarken yüreğim ılık ılık gül bahçesinin içerisinden geçip gidiyordu… Talaş kokusuna tutkal kokusu ve vernik de eşlik etmiş sobanın başına yaklaşmışlardı… Vitrini bile olmayan bu mekân ne can alıcıydı… Hammaddesi kabul edilen kerestenin topraktan geldiği için midir bilmem farklı anlatılmaz bir yanı vardı… Hele ki havada uçuşan toz zerrecikleri bile çay bardağın içine konmak için nazlanırken, kulağının ardına taktığı kalemi yerinde mi diye yoklayan Usta artık yavaşça söz girmeye hazırdı sanki…

“ yolculuk ne zaman?” 

- Ne yolculuğu usta

- İçinde gitme hevesinin debelendiğini bilmez miyiz sanıyorsun, çocuk?

- İçimdeki küheylan debelense ne olacak gidecek yer bulamadıktan sonra

- Her zaman gidecek yer bulunur sen hele bir yola koyul. Bak evden çıktığında buraya geleceğin belli miydi?

Bazen cevap vermek gerekmez bazı sorulara susmak terbiyeden gelir derler… 

- Çalışıyor musun?

- Çalışıyorum ama olmuyor be usta yollar düşüncelerimi bile ayaza çevirirken çalışmaya çalışmak olmuyor. 

- Çok para ile derdin olmasın. Çok çalışmak çok para getirecek diye düşünme. Kolay para risk barındırır belki bir ömür belki bir gün… Uzak dur

- Yok, usta öyle değil. Bir şeyler ile uğraşmadığım da sıkılıyorum benliğim ile kalmak istemiyorum korkuyorum kendimden.

- Tek kalan kendini bulur sen kendini bulmuş ne olduğunu öğrenmiş kaçmaya çalışmaktasın desene ama hayat her şeye rağmen yaşamaya değer, varsın eksik olmasın… 

Sözün hepsi semer taşıyana denir. Ben az diyeyim sizler azı çok sayın… Baktınız yazılanlarda bir şey yok yürek hanenize misafir olmuyor kelam etmeye gerek kalmıyor…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.