YİĞİT YAVUZOĞLU
Köşe Yazarı
YİĞİT YAVUZOĞLU
 

Din neden bir kültür değildir?

Kısaca din için yaratıcının insanlara; var olma amacında, kendisini tanıtmasında ve yarattığı insanların da kendisini tanımasına, insanların kalplerine ve ruhuna hitap eden güzel duyguları yaşatmasında onlara yardım eden bir kılavuz, bir rehberdir. ‘’(Ki o,) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir.’’ (Mümin/54)      Sosyal varlık olan insan, var olduğundan beri insanlar zaman ile gelişerek topluluklar oluşturmaya başlamışlardır. Bu toplulukların hepsinin kendine has özellikleri, örfleri ve adetleri vardır. Bunları belirleyen belki de en önemli faktör de dindir. Geçmişten günümüze her topluluğun ve o topluluktaki insanın bir inancı mutlaka olmuştur. Toplulukların önde gelen insanlarına Allah’ın, elçisi ve resulü aracılığı ile risaletini anlattığını dinler bugün semavi dinler olarak kabul ettiğimiz hak olan dinlerdir. Allah’ın insanlara risaletini tebliğ ettirdiği elçilerinin ve peygamberlerinin olması toplumdaki bütün özellikleri kökünden etkileyecek bir değişimin habercisi olmuştur. ‘’Ben yalnızca uyarıcılardanım.’’ (Neml/92)       Allah tarafından bir haberin yani kitabın, insanlara resul ve elçi aracılığıyla gelmesi adeta devrim niteliğinde olan bir durumdur. Toplumun ahlakına, sosyal yapısına, bakış açısına ve ruh haline dönük öğütler veren Kuran-ı Kerim de İncil de Tevrat da insanlara hak olarak gelmiştir. Dosdoğru yolu, doğruyu yanlıştan ayıracak anlayışı yani Furkanı, basireti, vicdanı ve temiz aklı insanlara bu kitaplarındaki risaletler ile bize anlatır Yüce Allah.        İndirildiği dönemde toplum yapısındaki bozulmalara yönelik öğütler veren kutsal kitapların inme bir nedeni de aslında bu yozlaşmadan dolayıdır. İnsanların doğruyu bildikleri halde Allah’ın yolundan uzaklaşmaları ve başka bir emel peşinde koşup durmalarına karşın Allah, bir elçisi, bir resulü ile onları hak olana yani İslam’a çağırır.        Nasıl indirildiği dönemde olduğu gibi toplumda bozulmalar ve ahlaki yozlaşmalar var ise şu anda da aynı durum daha şiddetli bir şekilde yaşanmaktadır. Kız çocuklarını diri diri gömmenin İslam dinine ait olduğu, Hristiyanların teslis inancında(Baba-Oğul-Kutsal Ruh) olduğu, Musevilerin Yahudi soyunu kendilerince kutsal kabul edip diğer tüm soylara karşı ırkçı bir tutum göstermeleri din değildir.  HaşaAllah’ın insanlara zulmettiği bir hükmün hiçbir dinde yeri yoktur. ‘’Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.’’ (Yunus/44)        Allah’ın elçisi ile, resulü ile yeryüzünde tertemiz var olan kutsal kitaplar yanlış çevirilerle ve sözcüklerin yerini değiştirerek cümlelerin anlamlarını saptırmaya çalışmışlardır. Her kutsal kitap farklı bir oranda tahrife uğramıştır. Ancak içlerinde en temiz ve en bozulmamış ve kıyamete kadar da bozulmayacak olan Kuran, bugün bu gerçekleri bize ayetleri ile anlatır. ‘’Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.’’ (Hicr/9)       Allah’ın dininin tek olduğunu ve tüm inançlı insanların da farkında olarak veya olmayarak inandıklarının İslam olduğu bir Kur’an ayetinde şu şekilde açıklanmaktadır: ’’Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam’dır…’’ (Al-i İmran/19) Başka bir ayette de tüm kutsal dinlere mensup olan insanların aslında ortak inançta olduklarını Allah, şu şekilde açıklar: ’’Şüphesiz iman edenlerle, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden kimler Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih ameller(iyi işler) işlerse onların ecirleri Allah katındadır Onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de.’’ (Bakara/62)
Ekleme Tarihi: 31 Mart 2024 - Pazar

Din neden bir kültür değildir?

Kısaca din için yaratıcının insanlara; var olma amacında, kendisini tanıtmasında ve yarattığı insanların da kendisini tanımasına, insanların kalplerine ve ruhuna hitap eden güzel duyguları yaşatmasında onlara yardım eden bir kılavuz, bir rehberdir. ‘’(Ki o,) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir.’’ (Mümin/54)

     Sosyal varlık olan insan, var olduğundan beri insanlar zaman ile gelişerek topluluklar oluşturmaya başlamışlardır. Bu toplulukların hepsinin kendine has özellikleri, örfleri ve adetleri vardır. Bunları belirleyen belki de en önemli faktör de dindir. Geçmişten günümüze her topluluğun ve o topluluktaki insanın bir inancı mutlaka olmuştur. Toplulukların önde gelen insanlarına Allah’ın, elçisi ve resulü aracılığı ile risaletini anlattığını dinler bugün semavi dinler olarak kabul ettiğimiz hak olan dinlerdir. Allah’ın insanlara risaletini tebliğ ettirdiği elçilerinin ve peygamberlerinin olması toplumdaki bütün özellikleri kökünden etkileyecek bir değişimin habercisi olmuştur. ‘’Ben yalnızca uyarıcılardanım.’’ (Neml/92)

      Allah tarafından bir haberin yani kitabın, insanlara resul ve elçi aracılığıyla gelmesi adeta devrim niteliğinde olan bir durumdur. Toplumun ahlakına, sosyal yapısına, bakış açısına ve ruh haline dönük öğütler veren Kuran-ı Kerim de İncil de Tevrat da insanlara hak olarak gelmiştir. Dosdoğru yolu, doğruyu yanlıştan ayıracak anlayışı yani Furkanı, basireti, vicdanı ve temiz aklı insanlara bu kitaplarındaki risaletler ile bize anlatır Yüce Allah.

       İndirildiği dönemde toplum yapısındaki bozulmalara yönelik öğütler veren kutsal kitapların inme bir nedeni de aslında bu yozlaşmadan dolayıdır. İnsanların doğruyu bildikleri halde Allah’ın yolundan uzaklaşmaları ve başka bir emel peşinde koşup durmalarına karşın Allah, bir elçisi, bir resulü ile onları hak olana yani İslam’a çağırır.

       Nasıl indirildiği dönemde olduğu gibi toplumda bozulmalar ve ahlaki yozlaşmalar var ise şu anda da aynı durum daha şiddetli bir şekilde yaşanmaktadır. Kız çocuklarını diri diri gömmenin İslam dinine ait olduğu, Hristiyanların teslis inancında(Baba-Oğul-Kutsal Ruh) olduğu, Musevilerin Yahudi soyunu kendilerince kutsal kabul edip diğer tüm soylara karşı ırkçı bir tutum göstermeleri din değildir.  HaşaAllah’ın insanlara zulmettiği bir hükmün hiçbir dinde yeri yoktur. ‘’Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şeyle zulmetmez. Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar.’’ (Yunus/44)

       Allah’ın elçisi ile, resulü ile yeryüzünde tertemiz var olan kutsal kitaplar yanlış çevirilerle ve sözcüklerin yerini değiştirerek cümlelerin anlamlarını saptırmaya çalışmışlardır. Her kutsal kitap farklı bir oranda tahrife uğramıştır. Ancak içlerinde en temiz ve en bozulmamış ve kıyamete kadar da bozulmayacak olan Kuran, bugün bu gerçekleri bize ayetleri ile anlatır. ‘’Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.’’ (Hicr/9)

      Allah’ın dininin tek olduğunu ve tüm inançlı insanların da farkında olarak veya olmayarak inandıklarının İslam olduğu bir Kur’an ayetinde şu şekilde açıklanmaktadır: ’’Hiç şüphesiz din, Allah katında İslam’dır…’’ (Al-i İmran/19) Başka bir ayette de tüm kutsal dinlere mensup olan insanların aslında ortak inançta olduklarını Allah, şu şekilde açıklar: ’’Şüphesiz iman edenlerle, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiilerden kimler Allah’a ve ahiret gününe inanıp salih ameller(iyi işler) işlerse onların ecirleri Allah katındadır Onlara korku yoktur ve üzülmeyeceklerdir de.’’ (Bakara/62)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.