Valilik önünden 15 Temmuz Şehitleri ( Delikliçınar) Meydanı’na uzanan kalabalık, sadece bir topluluk değildi…
Vicdanın, inancın ve adalet arayışının sesi oldu.
Bu yürüyüş gösterdi ki, inanan insanlar korkmaz.
Zulme karşı susmayan, adalet için ayağa kalkan bir bilinç hâlâ var.
Siyonistlerin kibirli teknolojisine karşı, müminin sarsılmaz imanı hâlâ ayakta.
Ve bir gün o iman, o teknolojiye diz çöktürecek.
Biz eylemlerin çocuklarıyız.
Vakıflarda, gönüllü oluşumlarda, gençliğimizde nice yürüyüşe, protestoya katıldık.
İzinlere, yasaklara rağmen zincirleri kırdık.
Bugün o yasaklar yok belki ama o ruhun yeniden canlanması şart.
Bu yürüyüşte o heyecanın izleri görüldü; eksik ama umut verici.
Pankartlar açıldı, sloganlar yankılandı.
Ama asıl unutulmaz olan neydi biliyor musunuz ?
Bir öğrencinin duası.
- Ebubekir Latif Merpez…
- İmam Hatipli bir genç.
- Ama öyle sıradan değil.
Yaptığı duayla yürüyüşün kalbine dokundu.
İyice baktım, ezber mi dua ediyor, yoksa avucuna mı yazmış ?..
Hayır…
İrticâlen – yani doğaçlamaydı.
Yüreğiyle dua etti.
Okumadı, yaşattı o duayı.
Meydan sustu, yürekler titredi.
O dua, sloganlardan daha güçlü yankılandı.
Ve o anda düşündüm…
Önceki yürüyüşlerde slogan atan müftü neredeydi ?..
Ortada yoktu.
Ne kendisi geldi, ne temsilcisi.
Belki de gelmemesi hayırlıydı.
Çünkü bu gencin içtenliği, yıllarca cübbe arkasında gizlenen resmiyetin ötesindeydi.
Bir öğrenci, bir müftüden daha çok şey anlattı.
Sadece diline değil, kalbine inmiş bir çağrının sesi gibiydi.
Bu yürüyüş, bize bazı şeyleri yeniden gösterdi.
Mazlumun yürekten edilen duası,
Zalimin kurşunundan daha derindir.
Susmak, vahşetin ortağı olmaktır.
Gazze’deki soykırım durdurulmalı.
Ateşkes acilen sağlanmalı, insani yardımın önü açılmalıdır.
Zulme karşı bir araya gelme, insanlığın onurunu savunma günüdür.
Bu, Filistin’in değil; tüm insanlığın sınavıdır.
Organizasyona emeği geçen herkese teşekkür ederim.
