Şimdi size bir makaleden söz edeceğim.
Ama öyle sıradan bir yazı değil bu.
Her gün okuduğumuz “laf olsun torba dolsun” cümlelerinden, “akademik ama etkisiz” analizlerden hiç değil.
Bir fikir feneri bu yazı.
Bir zihinsel yangın alarmı.
Bahsettiğim yazı, Prof. Dr. Nevzat Battal hocamızın kaleminden çıkan “Eleştirel Düşünme” başlıklı makale.
Tarihi bir metin gibi okunmalı.
Ciddiyetle, dikkatle, hatta bir kalemle not ala ala...
Peki ne anlatıyor hocamız?
Neden gelişemiyoruz?
Neden toplum olarak hep aynı kısır döngüde dönüp duruyoruz?
Neden “fikri hür, vicdanı hür” insanlarımız azaldı, hatta yok oldu?
Cevabı net: Çünkü eleştirel düşünmeyi bilmiyoruz.
Bilsek de uygulamıyoruz.
Öğrencimiz bilmiyor, öğretmenimiz bilmiyor, hatta ekranlarda ahkâm kesen uzmanlarımız hiç bilmiyor!
Prof. Dr. Nevzat Battal hocamız çok net bir şey söylüyor:
“Demokrasi de eleştirel düşünmeye dayanır, laiklik de, ahlak da, bilim de…”
Yani düşünmeyi bilmeyen insanın dini de taklit, siyaseti de ezber, akademisi de kopya olur.
Makalenin en can yakan cümlesi ne biliyor musunuz?
“Bir dönem bu ülkede 45 günde öğretmen yetiştirildi.”
Yani düşünün…
45 günde öğretmen yetiştir, sonra o öğretmene “sorgulayan, araştıran öğrenci yetiştir” de...
Bu yazıyı okuyunca içimde hem bir umut hem de bir sitem oluştu:
Demek ki bir yerlerde hâlâ aklın, bilimin, sorgulamanın izini süren insanlar var.
Ama onların sesi çok kısık.
Ve toplum o sesi duymuyor.
Nevzat hocamız işte o sesi yükseltmiş.
Bir uyarı gibi...
Bir çağrı gibi...
“Beyninizi başkasına emanet etmeyin!” diyor satır aralarında.
Bu yazı raflara değil, zihinlere konmalı.
Sınıflarda okutulmalı.
Öğretmen seminerlerinde dağıtılmalı.
Akademisyenler tarafından ezberlenmeli.
Çünkü...
Düşünmeyen toplum ölmez belki.
Ama hep başkalarının aklıyla yaşar.
Ve işte asıl felaket de budur !
VE İŞTE O MAKALE..
ELEŞTİREL DÜŞÜNME *
Prof. Dr. Nevzat BATTAL**
**İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi
Eleştirel düşünmenin kısaca tanımı, önemi, eleştirel düşünme becerileri gelişmiş bireylerin özellikleri, eleştirel düşünmeyi engelleyen faktörler, eleştirel düşünme becerileri nasıl kazandırılabilir? Son olarak da Atatürk’ün konu ile ilgili görüşleri üzerinde durulacaktır.
Eleştirel düşünmenin tanımı: Literatürde eleştirel düşünme farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bu tanımlar incelendiğinde; “Bilgiyi özgün bir biçimde elde etme, karşılaştırma, kullanma ve değerlendirmeyi amaç edinen organize bir süreç” olarak tanımlanabilir (Demirel,1999; Demirci, 2002).
Eleştirel düşünmenin önemi: Değişik açılardan ele alınabilir.
Toplum kalkınması açısından baktığımızda; dünya coğrafyasında eleştirel düşünmenin egemen olmadığı toplumların kalkındığı görülmemiştir. Uygarlık bir bakıma yaratıcı ve sorun çözme yolu ile ancak gelişebilir (Aybek, 2006).
Bilgi üretimi süreci açısından baktığımızda; eleştirel düşünme bilgi üretim sürecini tetikleyen bir güçtür, bilginin enerjisidir. Bilim bilinenlerin doğrulanması veya tekrarı yolu ile gelişemez. Sorgulanması, yeni bilgiler, yeni görüşler ortaya çıkarılması ile ancak gelişebilir (Seferoğlu, 2006).
Demokrasi açısından baktığımızda; demokrasinin yaşama geçirilmesi ancak eleştirel düşünen bireylerin varlığı ile mümkündür. Sağlıklı kamuoyu eleştirel düşünebilen, okuduğunu ve dinlediğini sorgulayabilen olayları ön yargısız değerlendirebilen bireylerden oluşur (Patrick 1986).
Laiklik ile de eleştirel düşünme arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Laikliğin egemen olmadığı toplumlarda ne demokratik kültür, ne de eleştirel düşünmeden söz edilebilir. Eleştirel düşünme becerilerine sahip olmayan insanlar hangi akademik alanda olursa olsun özgün ve yaratıcı fikirler ortaya koyamazlar. Önceden sahip oldukları dogmatik düşüncelerinin etkisinden kutulamazlar. Dogmatizmin ve fanatizmin düşmanı eleştirel düşünmedir.
Kendini gerçekleştirme açısından baktığımızda; Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisinde insanın üst düzeydeki ihtiyaçlarından birisi de kendini gerçekleştirmedir. Kendini gerçekleştirebilen bireyler; neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kendi özgür iradeleri ile karar verebilirler (Bacanlı, 2000).
Ahlak gelişimi açısından konuyu ele aldığımızda; Kohlberg’in ahlak gelişim evrelerinde gelenek öncesi ahlak anlayışı, geleneksel ve gelenek sonrası ahlak anlayışı çerçevesinde baktığımızda; doğru, yanlış, hak, adalet, özgürlük, sorumluluk vb. konularda insanın kendi doğrularını kendisinin oluşturması, ancak eleştirel düşünmeden geçer (Senemoğlu, 2004).
Duygusal zeka açısından bakıldığında; özbilinç, duygularını idare edebilme, kendini harekete geçirebilme, başkalarını duygularını anlama (empati) ve ilişkileri yürütebilme gibi duygusal zekanın boyutları açısından da eleştirel düşünme ile duygusal zeka arasında ilişki vardır (Goleman, 1999). Eleştirel düşünebilen insanların aynı zamanda duygusal zekası da gelişir.
Eğitim Programları açısından ele aldığımızda; okulların en önemli görevi, demokratik düşünceyi benimseyen, yaratıcı, üretici ve çok yönlü düşünebilen, öğrenmeyi öğrenen, problem çözen, insanlara saygılı, hoşgörülü, iletişim becerileri gelişmiş bireyler yetiştirmektir. Bu davranışların öğrencilere kazandırılmasında eleştirel düşünme becerilerinin öğrencilerde geliştirilmesi son derece önemlidir. (Piaget Akt. Fisher, 1995).
Eleştirel düşünme becerisi gelişmiş bireylerin özellikleri: Her şeyden önce; dürüsttür, iyi niyetlidir, içtendir, cesurdur, azimlidir, sabırlıdır. Aynı zamanda alçak gönüllüdür. (Seferoğlu, 2006; Aybey 2006)
Eleştirel düşünme özeleştiri ile başlar. Bu insanlar kendi düşünce sürecinin bilincindedir. Kendi düşünceleri üzerine düşünürler. Duygu ve düşünceler arasındaki ilişkilerin farkındadırlar. Eğitim yoluyla insanların inançlarının oluştuğunu, inançların duyguları etkilediğini, duyguların tutumları belirlediğini, tutumların eylemlere yönelttiğini ve eylemlerin de sonuçları doğurduğunun farkındadırlar. Bu nedenle eleştirel düşünen insanlar, her şeyden önce kendi inanç ve değer sistemini sorgularlar (Paul, R. ve diğerleri 1989).
Yalnız, eleştirel düşünme dediğimizde her şeyin olumsuz yönünü görmek demek değildir. Olayların farklı boyutlarının da olabileceğinin farkında olunmasıdır. Bu insanlarda empati yeteneği gelişmiştir. Karşısındakinin gözlem çerçevesiyle de olaylara bakarlar, ne düşündüklerini, ne hissettiklerini doğru anlamaya çalışırlar. Değişime açıktırlar. Gerçeğin değerini her şeyin üzerinde tutarlar. Gerçek ile söylentiyi ve önyargıyı birbirinden ayırt edebilirler. Farklı düşüncelerdeki gerçeği araştırırlar. Kendisi gibi düşünmeyenlerin düşüncelerinin de kendisininki kadar değerli olabileceğinin bilincindedirler. Yeterli kanıtı olmadan karar vermezler. Olasılık sınırları içerisinde olayları değerlendirebilirler. Tek yolculuktan veya toptancılıktan uzaktırlar. Bardağın boş ve dolu tarafını birlikte görürler. Evet-fakat demesini bilirler. Edilgen bir biçimde başkalarının güdümüne kesinlikle girmezler (Paul, R. ve diğerleri 1989). Beynini ve düşüncelerini hiçbir zaman başkalarına emanet etmezler. Söyledikleri ve yaptıkları uyum içerisindedir. Kısacası bilimsel tutum ve davranışlara sahiptirler. Disiplinler arası ilişki kurma, benzerlik ve farklılıkları ayırt etme, akılcı çıkarımlarda bulunma, etkin dinleme, eleştirel okuma, problem çözme, sokratik tartışma vb. becerilere sahiptirler (Paul, 2002).
Eleştirel düşünmeyi engelleyen faktörler: İnanca, ideolojiye, otoriteye sorgulamadan kör körüne bağlılık. Çevrenin etkisiyle zamanla gelişen peşin hükümler, önyargılar (İbişoğlu 2002). Einstein’ın belirttiği gibi “Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, atomu parçalamaktan daha zordur.” Haklı olma arzusu, tembellik, ben merkezci veya mahalle baskısının etkisiyle toplum merkezci, uygitsinci kişilik yapısı (Rudinow ve Barry 1999; Kelly 2001; Şahinel 2002).
Eğitim programlarımızın yüzeyselliği, öğretimde bilgi aktarımına ağırlık verilmesi, öğrencilerden düşük akademik başarı beklentisi, sınav sistemi, fiziksel ortam, öğrenci sayılarının fazlalığı, en önemlisi de öğretmenlerin gerek eğitim fakültelerinde ve gerekse hizmet içinde yetiştirilmesindeki yetersizlikler. Maalesef, bir zamanlar bu ülkede 45 günde öğretmen yetiştirildi. Mektupla öğretmen yetiştirildi.
Farklı branşlardan mezun olanlar; iktisat, su ürünleri, suni tohumlama fakültelerinden mezun olanlar, öğretmenlik mesleğinin en önemli aşaması olan sınıf öğretmeni olarak atandılar. Öğretmenlerin nitelikleri konusunda iki yüz bakanlık müfettişlerinin görüşlerine dayalı olarak Battal (1990) tarafından yapılan araştırmada; öğretmenlerimizin “Araştırmacı, yapıcı, yaratıcı ve üretici bir kişiliğe sahip olma” davranışının birinci sırada en yetersiz davranış olarak yer aldığı görülmektedir. Eğitim fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan araştırmalarda da, maalesef eğitim fakültelerindeki öğrencilerde eleştirel düşünme becerilerinin yeterli derecede gelişmediğini görüyoruz (Kirişcioğlu ve diğerleri 2007).
Eleştirel düşünme becerilerinin nasıl kazandırılabilir? Eleştirel düşünme becerisi, zaman içerisinde kazandırılır. Bu bir süreçtir. Ailede anne-babalar, okulda öğretmenler, yaşamın tüm dönemlerinde kültürün bir parçası olarak kazandırılıp geliştirilmeye çalışılmalıdır. Bunun için öncelikle anne-babalar, kendi çocuklarına; öğretmenler öğrencilerine ve toplumun aydın bireyleri olarak, herkese karşı örnek davranışlar sergilemeliyiz. Model olmalıyız. İnsanlar söylediklerimizden değil, yaptıklarımızdan daha çok etkilenirler (Seferoğlu 2006).
Özellikle öğretmenler eğitim fakültelerinde çok iyi yetiştirmelidir. Otuz yılın üzerinde bu fakültelerde görev yapmış ve bu süre içince dekanlık görevini yürütmüş bir öğretim elemanı olarak, öğretmen adaylarını yeterli derecede yetiştirebiliyor musunuz? diye sorduğunuzda, “evet” demeyi çok isterdim.
Anne-babalar ve öğretmenler olarak çocuklarımızın, öğrencilerimizin yerine düşünmemeliyiz. Onlara düşünmeyi öğretmeliyiz. Ne düşüneceğinden çok, nasıl düşünecekleri üzerinde durmalıyız. Doğru soru sorma alıştırmaları yapmalıyız (Şahinel 2002). Harward Üniversitesi profesörlerinden Nobel fizik ödülü alan profesör, Üniversitesinde öğrencileriyle yaptığı Nobel fizik birisi soruyor. “Hocam, sizin üzerinde çalıştığınız konuda, dünyada on bin, Amerika’da ise üç bin profesör var. Bu ödül neden size verildi, kime borçlusunuz?” Sorusuna profesör; “Anneme borçluyum. Benim arkadaşlarımın anneleri, arkadaşlarıma öğretmeninin sorduğu sorulara bugün cevap verebildin mi? diye sorarken; benim annem eve geldiğimde, oğlum bugün öğretmenlerine ne tür anlamlı sorular sordun? derdi bana. Annemin sayesinde sorgulamayı öğrendim. Eleştirel düşünmeyi öğrendim. Anneme borçluyum.” yanıtını vermiştir.
Çocukları yargılayıcı tepkilerden kaçınmalıyız. Onları, karşı çıkmak için değil; anlamak amacıyla dinlemeliyiz. Tüm çocukların özgürce fikirlerini söyleyebileceği ortamlar oluşturmalıyız. Baskı yapmamalıyız. Utandırmamalıyız.
Öncelikle eleştirel düşünme becerisi düz anlatım (takrir) yöntemi ile kazandırılamaz. Konunun özelliğine göre; araştırma, soruşturma, tam öğrenme stratejileri, örnek olay yöntemi, grup tartışmaları, münazara, yaratıcı drama, beyin fırtınası, problem çözme vb. teknikler işe koşulmalıdır. Çünkü bu beceriler üst düzeyde zihinsel etkinlik gerektir. Ayrıca; diyalektik, anoloji vb. akıl yürütme süreçleri devreye sokulabilir (Bilen 1999, Sönmez 1993). En önemlisi de, öğrencilerde okuma alışkanlığı geliştirerek, çeşitli eserler inceletilmeli, bu eserlerdeki çelişkiler, ön yargılar, yazarın referans noktaları, eğilimleri buldurulmalıdır.
Eleştirel düşünme becerileri üç farklı yaklaşımla kazandırılabilir (Seferoğlu 2006; Aybey 2006). Birincisi; şu anda benim yaptığım gibi eleştirel düşünme konulu seminer ve konferanslar verilebilir. Çok etkili bir yol değildir bu yol. En etkilisi; konular işlenirken yeri geldikçe öğretmenler ve anne-babalar olarak eleştirel düşünme becerileri kazandırılmalıdır. Bunun içinde öğretmenlerin hem kendi alanında hem de öğretmenlik formasyonu alanında çok iyi yetiştirilmesi gerekir. Yine modüler programlar yoluyla da eleştirel düşünme becerileri kazandırılabilir.
Entelektüel gelişim açısından öğrencilerimizin bu konuda ne gibi aşamalar geçirdiğini incelediğimizde; Dört aşamadan geçtiklerini görmekteyiz (Özden 2005).
Birinci aşamadaki, eleştirel düşünce becerisi gelişmemiş öğrenciler; “Doğru cevabı otorite bilir.” düşüncesiyle olaylara yaklaşmaktadırlar. Özellikle çeşitli tarikat, cemaat ve ideolojik gruplara mensup olan öğrencilerde gördüğümüz husus budur.
Bu öğrencilerimiz maalesef doğru veya yanlış olarak olayları değerlendirirler. Farklı görüşlere hoşgörüleri yoktur. Empati kuramazlar. Bu tür öğrencilerde eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek zordur.
İkinci aşamaya gelen, biraz daha gelişen öğrenciler, “Herkesin fikri değerlidir.” demeye başlarlar. Farklı düşünceleri kabul ederler. Başkalarının düşüncelerine saygılı olmayı öğrenmişlerdir. Yalnız eleştirel düşünme becerisi gelişmemiştir. Çünkü bu öğrenciler kendi düşüncelerini sorgulayamazlar. Bu çocuklara, insanların sahip oldukları referans noktalarının nasıl oluştuğu, geçmiş yaşantılardan nasıl etkilendikleri örneklerle gösterilmelidir. “Bu coğrafyada dünyaya geldik, ana dilimiz gibi dinimiz oluştu. Fransa’da Katolik bir ailenin çocuğu olarak doğsa idik inançlarımız farklı olacaktı. Aynı şekilde Tel Aviv ‘ de farklı, Hindistan’da farklı inanca sahip olacaktık. O halde arı gibi çiçeklerden bal almasını bilelim. Dünyadaki diğer görüşleri de okuyalım, öğrenelim. İnanacaksak taklidi değil, tahkiki yani araştırarak inanalım.” Bu tür örneklerle öğrencilerimizin sorgulamaları sağlanabilir. Öğrencileri düşündürdüğümüz zaman, eleştirel düşünme becerileri de gelişmeye başlamaktadır. İnsanın en önemli özelliği düşünme özelliğidir. Bunun için öncelikle sabır gerekir, mücadele gerekir, hırs gerekir, heyecan gerekir.
Üçüncü aşamaya gelen çocuklar, “Herkesin doğrusu kendisinindir” demeye başlarlar. Doğruların ait oldukları referans noktalarına göre oluştuğunun bilincindedir. Her bilim alanının kendisine özgü yapısının olduğunun farkındadır. Ancak bu farklılıkları değerlendirecek bağıntılar gelişmemiştir. Bu çocuklar empati kurmaya başlamışlardır. Bu tür öğrencilere disiplinler arası yaklaşımın bireylerin bakış açısını nasıl zenginleştirdiği örneklerle açıklanmamalıdır.
Dördüncü aşamaya gelen yani eleştirel düşünme becerisi gelişmiş öğrenciler, “Doğrular koşulları içinde değerlendirilebilir.” tarzında düşünmeye başlamışlardır. Bu tür bireyler kendini gerçekleştirmiş insanlardır. Sadece kendini gerçekleştirmeyle kalmaz, başkalarının da kendisini gerçekleştirmesi için çaba sarf ederler. Nasıl düşüneceğini bilirler. Düşünceleri eleştirmekle kalmaz, geliştirmeyi hedeflerler. Kişilere ve olaylara takılmadan, düşünceleri değerlendirebilirler. Her alanın farklı değer sisteminin olduğunun bilincindedir. Bunları kendi değer sistemi ile bağdaştırabilirler. Sistematik düşünürler.
Atatürk’ün konu ile ilgili düşünceleri’ni sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.”
“Çocuklarımıza artık düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılıkta da başkalarının samimi düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, ulus, aile, yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıyız. Bence bunlar çocuk terbiyesinde, ana kucağından en yüksek eğitim ocağına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu suretledir ki, çocuklarımız memlekete yaralı birer vatandaş ve mükemmel bir insan olurlar.”
“Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki; Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
____________________
*Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Yılında Eğitim Kurultayı-Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesinin Öngördüğü Eğitim (24-26 Nisan 2008) Kurultayında sunuldu.*
KAYNAKÇA
Aybek, B. (2006). “Konu ve Beceri Temelli Eleştirel Düşünme Öğretiminin Öğretmen Adaylarının Eleştirel Düşünme Eğilimi ve Düzeyine Etkisi” Yayınlanmamış Doktora Tezi, Adana: Çukurova Üniversitesi.______. (2007). “Eleştirel Düşünme Öğretiminde Öğretmenin Rolü”, Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi, Cilt 7, Sayı 2,Bacanlı, H. (2000). Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayınevi.Battal, N. (1990). “OrtaDereceli Okul Öğretmenlerinin XI. Milli Eğitim Şurasında Belirtilen Ölçütler Çerçevesinde Davranışlarının Değerlendirilmesi” Balıkesir: Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi. 5 (2) 145-151.
Bilen, M. (1999). Plandan Uygulamaya Öğretim. Ankara: Anı Yayıncılık
Demirel, Ö. (1999). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme. Ankara: Pegem-A Yayıncılık.
Demirci, C. (2002). “Eleştirel Düşünme”, İnternet:http://www.epo.hacettepe.edu.tr/eleman/
yayınlar/elestirel-dusunme.doc.
Fisher, R. (1995). Teaching Children to Think. UK. Stanley Thornes (Publishers) Ltd.
Goleman, D. (1999). Duygusal Zeka. İstanbul: Varlık Yayınları.
İbişoğlu, Z. (2002). “Eleştirel Düşünme Öğretilebilir mi?”İnternet: http://www.felsefeekibi.com.
Kelly, S. (2001). Thinking Well An Instruction to Critical Thinking. New York: MC Graw-Hill.
Kirişoğlu, S. ve diğerleri. (2007). 16. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, 5-7 Eylül 2007, Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi.
Özden, Y. (2005). Öğrenme ve Öğretme. Ankara: Pegem-A Yayıncılık.
Patrick, J.J. (1986). Critical Thinking in the Social Studies. ERIC Clearinghouse for Social Studies/Social Science Education Bloomington IN.
Paul, R., Elder, l. (2002). Critical Thinking Tool For Taking Charge of Your Professional and Personal Life. New Jersey: Prentice Hall.
Paul, R. ve diğerieri. (1989). Critical Thinking Handbook. 6 th-9 th Grades, Center for Critical Thinking and Moral Critique. Sanoma State Universty.
Rudinow,J. ve V. E. Barry. (1999). Invitation to Critical Tyinking. Florida: Harcourt Brace College.
Seferoğlu, S. S. ve Albıyık, C. (2006). “Eleştirel Düşünme ve Öğretimi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi.
Senemoğlu, N. (2004). Gelişim Öğrenme ve Öğretim Kuramdan Uygulamaya. Ankara: Gazi Kitabevi.
Sönmez, V. (1993). “Yaratıcı Okul, Öğretmen, Öğrenci”, Ayşegül Ataman (Ed.) Yaratıcılık ve Eğitim XVII. Eğitim Toplantısı. Ankara: Türk Eğitim Derneği Yayınları No: 17.
