Toplumu Zehirleyen Ekran Kirliliği
Sümer Ezgü, tartışmaya yer bırakmayacak bir gerçeği dile getirmiş:
“Elimde olsa kadın programlarını kaldırırım. Kıskanmayı, hakaret etmeyi, dedikodu yapmayı, pespayeliği sıradanlaştıran bu programlarla beslenen kadınların sağlıklı çocuk yetiştirmesi mümkün değil.”
* * *
Peki, haksız mı ?..
Bütün gün televizyon karşısında vakit öldüren, başkasının özel hayatını didikleyen, entrika ve şiddetle beslenen bir toplumun sağlıklı bireyler yetiştirmesi mümkün mü ?..
Bir sabah açın televizyonu…
Kadın programlarında neler dönüyor, bir bakın:
- Biri kayınvalidesine hakaret ediyor…
- Öteki eski eşine kin kusuyor…
- Bir başkası, kocasını sosyal medya mesajlarından yakalamış, canlı yayında hesap soruyor…
- Birileri birbirine “Senin kocan beni aradı” diye sataşıyor…
- Kavga, gürültü, dedikodu, iftira…
- Bunlar mı kadınların sesi olacak?
Bu programlar, kadını yücelten, bilgilendiren, destekleyen programlar değil, bilakis onu düşüren, küçülten ve aşağılayan içerikler.
Kadın zekâsıyla, emeğiyle, başarısıyla konuşulmalı.
Ama televizyon kadın denilince…
- Cinayet programları…
- Aldatma hikâyeleri…
- Toksik ilişkiler…
- Mafyavari kocalar…
Bu mu kadınların hak ettiği temsil biçimi ?..
Kadın; ana, eş, yönetici, doktor, mühendis, öğretmen, sporcu, sanatçı…
Ama televizyon kadın denilince “ağlayan mağdur” ya da “kavga eden entrikacı” göstermeyi tercih ediyor.
Ve en kötüsü ne biliyor musunuz ?..
Bu içerikler, yıllardır kadınlara izletildi ve normalleştirildi.
Bugün sokakta konuştuğunuz pek çok kişi, televizyonda gördüğü bu “kadın modelini” gerçek sanıyor !..
Sonuç ?..
Kadın kendi hemcinsine bile güvenmez hale geldi…
Erkekler, kadınları “sürekli sorun çıkaran, dedikodu yapan” insanlar olarak görmeye başladı…
Çocuklar, annelerinin izlediği bu içeriklerle büyüdü ve aynı döngü devam etti…
O yüzden Sümer Ezgü haklı…
Bu programlar artık bitmeli !..
Kadın programları yerine kadınların başarılarını, güçlü yönlerini ve topluma katkılarını öne çıkaran yayınlar yapılmalı.
Başarı hikâyeleri anlatılmalı…
Kadın girişimciler desteklenmeli…
Sanatçı kadınlar, akademisyenler, bilim insanları ekranlara çıkarılmalı…
Ancak o zaman toplumda gerçek anlamda bir değişim olabilir.
Özetle…
Kadın programları değil, kadınların şahsiyetine, emeğine, başarısına değer veren programlar istiyoruz !..
Yoksa bu ekran kirliliği devam ettiği sürece, sağlıklı bir nesil yetiştirmek hayalden öteye geçemez.
Ülkemizin psikologları, sosyologları, siyasetçileri ve kanaat önderleri bu çaresizliğe, bu pespayeliğe isyan etmeli !..
Ve toplum olarak bizler de bu içeriklerin ekranlardan kaldırılması için harekete geçmeli, halkı uyarmalıyız !..
Sümer Ezgü bunu söylerken gerçekten toplumsal bir sorun mu dile getiriyor, yoksa eski eşi Serap Paköz ’ün yaptığı programlara bir tepki mi gösteriyor, bunu bilemiyoruz.
Umarız mesele kişisel değil, samimi bir toplumsal kaygının sonucudur.
Çünkü bu konu, kişisel hesaplaşmaların ötesinde, toplumun geleceğini ilgilendiren ciddi bir meseledir.