Yok Artık, Tuz da Koktu!
Kumar… Tarih boyunca insanın zaaflarını, risk alma dürtüsünü ve toplumsal düzeni test eden bir olgu oldu.
Yasal mı, yasak mı, legal mi illegal mi… Fark etmez; esasen kumar, her biçimiyle kumardır.
Yasaklayan, engelleyen, sınırlayan devletler ve kurumlar vardır. Ama yasak olmayanın yokluğu, kumarın masum olduğu anlamına gelmez.
Kumar, risk ve şans üzerine kurulu bir oyun olarak varlığını sürdürür; etik, vicdan ve toplum düzeni ise her zaman sınırlarını çizer.
Ve tam bu noktada, sporda bahis olgusu devreye girer.
Bir ülkede hakemlerin bahis oynadığı ortaya çıkarsa, önce “yok artık” denir.
Sonra biraz beklenir…
MHK Başkanı’nın bahis hesabı olduğu duyulunca cümle tamamlanır:
“Yok artık, tuz da koktu!”
Eskiden “tuz kokarsa…” diye başlayan atasözlerini, ahlâkî çürümenin son durağı olarak bilirdik.
Bugün o durağa geldik.
Hem de düdüğün sesiyle birlikte.
erkez Hakem Kurulu — adaletin, tarafsızlığın, dürüstlüğün son kalesi — artık maçların değil, oranların merkezine dönüşmüş gibi.
Başkan diyor ki: “Maç takibi için kullandım.”(!)
Ne kadar zarif bir savunma(!)
Sanki futbolun temizliğini denetleyen kişi değil de, istatistik departmanında çalışan bir gözlemci…
Ama bu nasıl bir “takip”tir ki, takip edilen maçlardan değil, kuponlardan kokusu geliyor?
Kurumsal Ahlâk: Düdüğü Çalmayan Vicdan
Kurumsal ahlâk bir beden gibidir.
Bir yerinden mikrop girdi mi, önce ayaklar titrer, sonra bütün vücut düşer.
Bugün Türk futbolu, o mikrobu bünyesinde gezdiriyor.
Hakem, futbolcu, yönetici, federasyon…
Herkes aynı cümlede toplanıyor:
“Ben sadece izledim.”
Ama herkes “izliyorsa”, kim oynuyor peki?
Vicdan yok, adalet yok, sadece oranlar, kazanç yüzdeleri ve sessizlik var.
Bir Hesapla Başlayan Çöküş
Bir milletin çöküşü bazen savaşla olmaz.
Ne bombayla, ne krizle…
Bazen sadece bir hesapla başlar. Bir bahis hesabıyla.
Bir tuşla açılır, bir tıkla kapanır… Ama kapanmayan şey, vicdanın defteridir.
Bugün artık kimse “futbolu yönetenler”den bahsetmiyor.
Çünkü yönetmek başka bir şey, bahsi yönetmek bambaşka bir şey.
Düdük, adaletin sesi olmaktan çıktı; oranların yankısına dönüştü.
Ve Merak Edilen Bir Diğer Konu
İlimizde uzun yıllar Gençlik Spor İl Müdürlüğü görevini yürüten, profesyonel futbol hakemliği ve gözlemcilik de yapan önceki dönem TFF Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ahmet İbanoğlu’nun da bahis hesabı var mı?
Bu soru, tamamen kamuoyunun ve futbol vicdanının merak ettiği bir nokta olup, hiçbir şekilde iftira veya suçlama niteliği taşımaz.
Ahlâk, Artık Bir Dipnot
Ahlâk bir zamanlar insanın iç sesi, kurumların pusulasıydı.
Şimdi sadece bir dipnot.
Raporlarda, açıklamalarda, özür metinlerinde geçen süslü bir kelime.
Ve herkes masum!
Herkes “sadece izliyor.”
Hakem izliyor, başkan izliyor, seyirci izliyor. İzliyoruz da…
Kimin oynadığını, kim kazandığını, kim kaybettiğini çoktan unuttuk.
VAR Sistemi Ahlâka da Bakmalı
Bu ülkenin sorunu artık yanlış karar veren hakemler değil,
vicdanını sessizliğe mahkûm eden insanlar.
Bir zamanlar “hakem hatası” denirdi. Artık “sistem hatası” bile değil bu. Bu, ahlâk hatası.
Ne yazık ki o hata düzelmiyor; çünkü kimse VAR’a bakmıyor!
VAR sistemi sadece futbolun pozisyonlarını izliyor,
ama kimse ahlâkın pozisyonuna bakmıyor.
O pozisyon çoktan ofsayta düşmüş durumda.
Bir Kültürün Kokuşması
“Tuz koktu.”
Evet ama bu kez öyle yüzeysel değil; derin, içe işleyen, kalıcı bir koku bu.
Bu koku, bir medeniyetin kendi vicdanına ihanet etmesinin kokusu.
Bir kurumun değil, bir kültürün çözülüşü.
Bir milletin, “doğruyu söyleyenin değil, doğruyu gizleyenin kazandığı” dönemine girişi.
Maç Bitti, Vicdan Yenildi
Ahlâk iflas etti, bahis kazandı.
Ama bahis kazandığında, aslında herkes kaybeder.
Bir ülkenin en büyük kaybı, ne parayla ne puanla ölçülür.
Bir ülkenin en büyük kaybı, utanma duygusunu kaybettiği gündür.
İşte biz o günün içindeyiz artık. Ve farkında bile değiliz.
Maç bitti.
Hakem düdüğü çaldı.
Ama tribünlerde hâlâ aynı ses yankılanıyor:
“Yok artık, tuz da koktu!”
