MERVE NUR KURBAN - PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Köşe Yazarı
MERVE NUR KURBAN - PSİKOLOJİK DANIŞMAN
 

BULAŞICI PSİKOLOJİK PROBLEM: KAYGI

Değeli okurlarım, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bu yazımda sizlere halk arasında kaygı bozukluğu olarak tanınan anksiyete bozukluğundan bahsetmek istiyorum. Her şeyde olduğu gibi kaygının da fazlası ve azı zararlı, orta seviyede olması ise kişiyi ayakta tutması, hedeflerine ulaşabilmesi ve tehlikelerden korunması açısından normal ve istenilen bir durumdur. Kaygının bir bozukluk olup olmadığını anlamak için; yaşanan kaygının yoğunluğuna, bireyin işlevselliğini bozup bozmamasına ve günlük hayat performansını olumsuz etkileyip etkilemediğine bakılır. Kaygı: o anda yaşanan, gelecekte belirsiz olan, belki de hiç olmayacak olan bir olayla ilgili; tehdit, tedirginlik, endişe, huzursuzluk ve iç sıkıntısı duyma hali olan; nahoş bir durumdur diyebiliriz. Kimi zaman, bireyin bir ortamda kendini yetersiz hissetmesi, korkması sonucu bir tepki olarak ortaya çıkabilir. Bireyin sosyal ve fiziksel performansını etkileyerek mutsuz olmasına sebep olur. Nedenlerine bakacak olursak eğer, tek bir nedeni olamamakla birlikte; İçsel çelişki yaşamak, hissedilen desteğin geri çekilmesi, belirsizlik, olumsuz bir sonuç beklemek, yoğun stres yaşamak, çaresizlik duygusu yaşamak kaygının sebepleri arasındadır. Birey yaşadığı ailenin tepkilerini rol model alarak sosyal öğrenme yoluyla da oluşabilir. Bireyin başına gelen olayları algılayış biçimi, düşünceleri de kaygı oluşturabilir. Sempatik sinir sisteminin devreye girmesi savaş ya da kaç refleksi ile fizyolojik belirtilerle de kendini gösterebilir. Genetik ve kalıtımın da etkisi vardır. Kökenini, çocuklukta bakım veren ebeveyn, öğretmen ve yaşıtları ile ilişkisi oluşturur. Reddedici, küçük düşürücü, alaycı tavırlar, yanlış ebeveyn tutumları, öğretmenin seviyesinin üzerinde ödevler vermesi, bunun için zorlaması, ödül ceza yöntemi kullanımı kaygılı bir yapının temelini atar. Bireyin çevresindeki kaygılı insanlar o bireyin kaygısını besler ve arttırır. Bireye kendilerindeki kaygıyı bulaştırır. Doğduğunuz evde konuşulan dil kaygılı ise muhtemelen siz de o dili öğrenirsiniz. Korku, heyecan ve kaygı birbirinden farklıdır. Korkunun kaynağı bellidir, daha yoğun ve daha kısa sürelidir. Kaygı ise uzun süre devem eder, kaynağı belirsizdir. Kaygılı andayken birey; sinirli, huzursuz, dikkati dağınık, tahammülsüz ve gergin olabilir. Hızlı kalp atışı, terleme, titreme, baş ağrısı, mide bulantısı, omuz ve boyun kasılmaları yaşayabilir. Çocuklukta onaylanan, desteklenen, ihtiyaçları giderilen bireylerin kaygı problemi yaşama ihtimalleri daha düşüktür. Kaygı türleri arasında; Yaygın anksiyete bozukluğu Ayrılık anksiyetesi Sosyal anksiyete bozukluğu Panik bozukluk Özgül fobi gibi çeşitleri vardır.   Araştırmalar bize, erken yaşlarda yaşanan anksiyete bozukluğunun ileri dönemde depresyon olarak ortaya çıkabileceğini göstermektedir.     Peki nasıl bir yol izlenmeli? Kaygı anında ilk önce bedeni sakinleştirmek, nefesi düzenlemek gerekmekte. Bunun için nefes egzersizlerinden faydalanabilirsiniz. Duyguları düzenlemek. Duyguları yönetebilmek. Olumsuz (koruyucu) duygularla başa çıkabilmek. Bebeklik döneminde güvenli bağlanmak. Gerçeklik ile kaygı uyandıran düşüncenin uyumuna bakmak. Hissedilen duyguları bastırmayıp onları yaşamaya izin vermek. Eğer ağlamanız gereken yerde ağlamazsanız hiç de ağlamamanız gereken yerlerde kendinizi ağlama krizinde bulabilirsiniz. Bu durum öfke ve benzer duygular için de geçerlidir. Tüm bu duygularınızı bastırmanız sonucunda anksiyete ve bedensel ağrılar ortaya çıkabilir. Çünkü duygular ifade edilmediğinde kaybolup gitmez çok daha büyük sorunlar halinde ortaya çıkar.  İçinizdeki çocuğu yetişkin tarafınızla sakinleştirmek, güven vermek de etkili bir yoldur. Bunu bir çocuğa yapabiliyorsanız kendinize de yapabilirsiniz.     Anksiyete, bedenin ve zihnin kendisini korumasıdır. Zorlayan şeyin bedensel yolla kendisini göstermesidir.   Bunun için; işlevsiz kaygıları azaltmak, işlevli olan kaygıları dozunda tutmak, düşüncelerinizin gerçekliğini kontrol etmek mümkündür. Kaygı genellikle buz dağının görünen kısmıdır. Kaygınızın size ne anlatmak istediğine terapi ile steril bir ortamda bakılmalıdır. Zihninizin ve bedeninizin anksiyete yoluyla size verdiği bu mesajı erken fark etmeniz yararınıza olacaktır. Zihninizin işleyişini öğrenmek, kaygınızı yönetebilmek, anksiyeteniz ile başa çıkabilmek için alanında yetkin ruh sağlığı uzmanına başvurmanız faydanıza olacaktır.
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2024 - Pazartesi

BULAŞICI PSİKOLOJİK PROBLEM: KAYGI

Değeli okurlarım, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bu yazımda sizlere halk arasında kaygı bozukluğu olarak tanınan anksiyete bozukluğundan bahsetmek istiyorum.

Her şeyde olduğu gibi kaygının da fazlası ve azı zararlı, orta seviyede olması ise kişiyi ayakta tutması, hedeflerine ulaşabilmesi ve tehlikelerden korunması açısından normal ve istenilen bir durumdur.

Kaygının bir bozukluk olup olmadığını anlamak için; yaşanan kaygının yoğunluğuna, bireyin işlevselliğini bozup bozmamasına ve günlük hayat performansını olumsuz etkileyip etkilemediğine bakılır.

Kaygı: o anda yaşanan, gelecekte belirsiz olan, belki de hiç olmayacak olan bir olayla ilgili; tehdit, tedirginlik, endişe, huzursuzluk ve iç sıkıntısı duyma hali olan; nahoş bir durumdur diyebiliriz.

Kimi zaman, bireyin bir ortamda kendini yetersiz hissetmesi, korkması sonucu bir tepki olarak ortaya çıkabilir.

Bireyin sosyal ve fiziksel performansını etkileyerek mutsuz olmasına sebep olur.

Nedenlerine bakacak olursak eğer, tek bir nedeni olamamakla birlikte;

İçsel çelişki yaşamak, hissedilen desteğin geri çekilmesi, belirsizlik, olumsuz bir sonuç beklemek, yoğun stres yaşamak, çaresizlik duygusu yaşamak kaygının sebepleri arasındadır.

Birey yaşadığı ailenin tepkilerini rol model alarak sosyal öğrenme yoluyla da oluşabilir.

Bireyin başına gelen olayları algılayış biçimi, düşünceleri de kaygı oluşturabilir.

Sempatik sinir sisteminin devreye girmesi savaş ya da kaç refleksi ile fizyolojik belirtilerle de kendini gösterebilir.

Genetik ve kalıtımın da etkisi vardır.

Kökenini, çocuklukta bakım veren ebeveyn, öğretmen ve yaşıtları ile ilişkisi oluşturur. Reddedici, küçük düşürücü, alaycı tavırlar, yanlış ebeveyn tutumları, öğretmenin seviyesinin üzerinde ödevler vermesi, bunun için zorlaması, ödül ceza yöntemi kullanımı kaygılı bir yapının temelini atar.

Bireyin çevresindeki kaygılı insanlar o bireyin kaygısını besler ve arttırır. Bireye kendilerindeki kaygıyı bulaştırır. Doğduğunuz evde konuşulan dil kaygılı ise muhtemelen siz de o dili öğrenirsiniz.

Korku, heyecan ve kaygı birbirinden farklıdır. Korkunun kaynağı bellidir, daha yoğun ve daha kısa sürelidir. Kaygı ise uzun süre devem eder, kaynağı belirsizdir.

Kaygılı andayken birey; sinirli, huzursuz, dikkati dağınık, tahammülsüz ve gergin olabilir.

Hızlı kalp atışı, terleme, titreme, baş ağrısı, mide bulantısı, omuz ve boyun kasılmaları yaşayabilir.

Çocuklukta onaylanan, desteklenen, ihtiyaçları giderilen bireylerin kaygı problemi yaşama ihtimalleri daha düşüktür.

Kaygı türleri arasında;

Yaygın anksiyete bozukluğu

Ayrılık anksiyetesi

Sosyal anksiyete bozukluğu

Panik bozukluk

Özgül fobi gibi çeşitleri vardır.

 

Araştırmalar bize, erken yaşlarda yaşanan anksiyete bozukluğunun ileri dönemde depresyon olarak ortaya çıkabileceğini göstermektedir.

 

 

Peki nasıl bir yol izlenmeli?

Kaygı anında ilk önce bedeni sakinleştirmek, nefesi düzenlemek gerekmekte. Bunun için nefes egzersizlerinden faydalanabilirsiniz.

Duyguları düzenlemek.

Duyguları yönetebilmek.

Olumsuz (koruyucu) duygularla başa çıkabilmek.

Bebeklik döneminde güvenli bağlanmak.

Gerçeklik ile kaygı uyandıran düşüncenin uyumuna bakmak.

Hissedilen duyguları bastırmayıp onları yaşamaya izin vermek. Eğer ağlamanız gereken yerde ağlamazsanız hiç de ağlamamanız gereken yerlerde kendinizi ağlama krizinde bulabilirsiniz. Bu durum öfke ve benzer duygular için de geçerlidir. Tüm bu duygularınızı bastırmanız sonucunda anksiyete ve bedensel ağrılar ortaya çıkabilir. Çünkü duygular ifade edilmediğinde kaybolup gitmez çok daha büyük sorunlar halinde ortaya çıkar. 

İçinizdeki çocuğu yetişkin tarafınızla sakinleştirmek, güven vermek de etkili bir yoldur. Bunu bir çocuğa yapabiliyorsanız kendinize de yapabilirsiniz.    

Anksiyete, bedenin ve zihnin kendisini korumasıdır. Zorlayan şeyin bedensel yolla kendisini göstermesidir.

 

Bunun için; işlevsiz kaygıları azaltmak, işlevli olan kaygıları dozunda tutmak, düşüncelerinizin gerçekliğini kontrol etmek mümkündür.

Kaygı genellikle buz dağının görünen kısmıdır.

Kaygınızın size ne anlatmak istediğine terapi ile steril bir ortamda bakılmalıdır.

Zihninizin ve bedeninizin anksiyete yoluyla size verdiği bu mesajı erken fark etmeniz yararınıza olacaktır.

Zihninizin işleyişini öğrenmek, kaygınızı yönetebilmek, anksiyeteniz ile başa çıkabilmek için alanında yetkin ruh sağlığı uzmanına başvurmanız faydanıza olacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.