Bazı insanlar vardır, sadece yaşadığı çağla değil, bütün çağlarla konuşur. Aliya İzzetbegoviç, işte öyle bir isim. Bosna’nın dramatik tarih sahnesinde “Bilge Kral” yakıştırmasını hak eden bir devlet adamı ve düşünürdür. Hem savaşın ortasında dimdik durdu, hem de fikir dünyasında köprüler kurdu.
Tarih, pek az kişinin başarabildiği bir şeyi onun sayesinde gördü: Düşünür ve siyasetçi kimliğini öyle birleştirmek ki, ahlaki ilkelerden taviz vermeden halkın güvenini kazanabilmek. Sadece dostların değil, düşmanların bile saygı duyduğu bir lider… İşte Aliya budur.
Bosna Bağımsızlık Savaşı sırasında Aliya, halkını ve gençlerini korumayı öncelik haline getirdi. Tarafsızlığını ilan ederek gençlerini savaşa göndermedi; çünkü bu bir özgürlük savaşı değil, bir kardeş kavgasıydı. Böylece hem hayatları hem de ruhları korunmuş oldu.
Gerçek liderlik budur: Ölümle burun buruna gelenleri hayatta tutmak, onlara vicdan ve onur dersi vermek. Aliya’nın eserlerine baktığınızda, Doğu ile Batı arasında bir köprü kurduğunu görürsünüz.
Doğu Batı Arasında İslam, onun analitik beyni ve entelektüel vukufiyetini ortaya koyar. Bosna Mucizesi, halkıyla ve askerleriyle kurduğu bağın izlerini taşır. Hapishane yıllarında tuttuğu notlar ve İslam Deklarasyonu, Köle Olmayacağız gibi eserler, onun sadece Bosna için değil, tüm Müslüman dünyası için bir ışık olduğunu gösterir.
Aliya, bir filozof olarak fikirleriyle yol gösterir; büyük insanlar sadece tarih sahnesinde değil, fikirlerinde, erdemlerinde ve vicdanlarında da yaşar. Onun mirası, Bosna’nın topraklarında kök salmış olsa da, dünya Müslümanlarının kalbinde ve aklında hâlâ canlıdır.
