AHMET SANCAR
Köşe Yazarı
AHMET SANCAR
 

LGS Verileri Işığında Eğitimde Vizyon Kaybı: Neden Düşüyoruz ?

Eğitim yalnızca bireylerin değil, toplumların geleceğini biçimlendiren en kritik kamusal alanlardan biridir. Bu alanın performansı, sadece sınav sonuçlarıyla değil; yönetim anlayışı, kurumsal süreklilik, vizyoner planlama ve toplumsal duyarlılıkla birlikte değerlendirilmelidir.   Denizli’nin 2025 LGS sonuçlarına göre Türkiye genelinde 24. sıraya gerilemiş olması, yalnızca bir sıralama meselesi değil; aynı zamanda bir zihniyet sorunu, bir yönetişim zaafı, bir kurumsal atalettir. Ve daha da önemlisi: Bu durum, Denizli’nin geçmişiyle açık bir çelişki içindedir. Çünkü bu şehir, eğitimde hiçbir zaman ortalama olmamıştır. Türkiye birincilikleri yaşamış, yıllar boyunca ilk 10’dan aşağıya düşmemiş, birçok ile örnek olmuş bir yerden söz ediyoruz. Yani mesele, potansiyelin yokluğu değil; o potansiyelin nasıl yönetildiğidir. Denizli’nin sanayi, tarım, turizm ve tekstildeki üretken yapısı, aslında eğitime de güçlü bir altyapı sunacak düzeydedir. Yeterli donanıma sahip liseleri, yaygın özel okul ağı, fen liseleri ve proje okullarıyla eğitimdeki fiziki çerçeve fena değildir. Hatta devlet destekli projelerin sayısı da son yıllarda artmıştır. Ancak eğitimdeki başarı, yalnızca altyapıyla değil; bu altyapının nasıl kullanıldığıyla belirlenir. Eğer tüm yapısal koşullar yerindeyken sonuç alınamıyorsa, mesele artık yapıda değil, yönetimdedir. Böyle dönemlerde klasik cümleler hemen devreye girer. “Öğrenciler çalışmadı”, “Veliler ilgisizdi”, “Bu yıl özel koşullar vardı.” Oysa bu söylemler, sorunu örtmekten başka işe yaramaz. Çünkü eğitim sistemsel bir süreçtir ve başarı da başarısızlık da bireylerde değil, sistemin kendisinde aranmalıdır. Öğrenciyi suçlamak kolaydır. Veliyi sorumlu tutmak da öyle. Ama esas mesele, bu süreci yöneten aklın ne yaptığıdır. Son yıllarda Türkiye’de eğitim alanında dikkat çeken bir başka durum ise semboller üzerinden yönetim anlayışının baskın hale gelmesidir. Törenlerin, açılışların, paylaşımların yoğunlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Projeler var; evet. Paydaşlar toplanıyor; elbette. Ama bütün bu hareketlilik içinde ölçülebilir çıktı ne yazık ki zayıf kalıyor. Çünkü takip edilmeyen, değerlendirme ile desteklenmeyen ve sahada karşılık bulmayan her proje, eninde sonunda vitrinde kalır. Ve vitrindeki başarı, gerçek başarıya hiçbir zaman denk düşmez. Bugün elimizdeki sonuç, yalnızca 24. sıraya düşmek değildir. Daha önemlisi, bu durumun kamuoyunda yeterince konuşulmaması, sorgulanmaması, tartışılmamasıdır. Geçmişte eğitimde başarılarıyla övünen bir şehirde, böyle bir sessizlik varsa, orada yönetişim açısından daha derin bir sorun var demektir. Zira şeffaflık, sadece olumlu sonuçları paylaşmakla olmaz. Olumsuz veriler de açıklıkla konuşulmalı, değerlendirilmelidir. Başarı kadar başarısızlık da kolektif hafızanın bir parçasıdır. Ve susarak düzeltilemez. Ve eğer bir kurum başarısızken, süreci yeterince yönetememiş bir ismin, görev süresi sonunda başarı belgesiyle ödüllendirilmesi gündeme geliyorsa; burada sadece bir sistemsel zaaf değil, aynı zamanda bir kamu ahlakı sorunu ortaya çıkar. Çünkü belge, yalnızca bir teşekkür değil; aynı zamanda toplumun hafızasına gönderilen sembolik bir mesajdır. Ve bu mesaj, hak edilmediği yerde veriliyorsa, liyakati değil sadakati önceleyen bir yapının işaret fişeğidir. Denizli’nin bugünkü sıralaması, yalnızca bir sınavın sonucu değildir. Bu tablo, eğitim stratejilerinin, yönetsel tercihlerinin ve kurumsal kararların toplam sonucudur. Eğitimde başarı, tesadüf değildir. Aynı şekilde, gerileme de kader değildir. Eğer eğitimdeki düşüş konuşulmuyorsa, eğer sorunlara dair doğru sorular sorulmuyorsa, eğer alınan sonuçlarla yüzleşilmiyorsa, orada sistem değil, sadece görüntü yönetiliyor demektir. Ve şunu unutmamak gerekir: Eğitimdeki en büyük kayıp sınav sıralamaları değil; sorumluluğun kimse tarafından üstlenilmediği, başarısızlığın konuşulmadığı, liyakatin ölçülmediği bir atmosferin normalleşmesidir. Asıl tehlike de tam olarak buradadır.
Ekleme Tarihi: 14 Temmuz 2025 -Pazartesi

LGS Verileri Işığında Eğitimde Vizyon Kaybı: Neden Düşüyoruz ?

Eğitim yalnızca bireylerin değil, toplumların geleceğini biçimlendiren en kritik kamusal alanlardan biridir. Bu alanın performansı, sadece sınav sonuçlarıyla değil; yönetim anlayışı, kurumsal süreklilik, vizyoner planlama ve toplumsal duyarlılıkla birlikte değerlendirilmelidir.

 

Denizli’nin 2025 LGS sonuçlarına göre Türkiye genelinde 24. sıraya gerilemiş olması, yalnızca bir sıralama meselesi değil; aynı zamanda bir zihniyet sorunu, bir yönetişim zaafı, bir kurumsal atalettir. Ve daha da önemlisi: Bu durum, Denizli’nin geçmişiyle açık bir çelişki içindedir. Çünkü bu şehir, eğitimde hiçbir zaman ortalama olmamıştır. Türkiye birincilikleri yaşamış, yıllar boyunca ilk 10’dan aşağıya düşmemiş, birçok ile örnek olmuş bir yerden söz ediyoruz. Yani mesele, potansiyelin yokluğu değil; o potansiyelin nasıl yönetildiğidir.

Denizli’nin sanayi, tarım, turizm ve tekstildeki üretken yapısı, aslında eğitime de güçlü bir altyapı sunacak düzeydedir. Yeterli donanıma sahip liseleri, yaygın özel okul ağı, fen liseleri ve proje okullarıyla eğitimdeki fiziki çerçeve fena değildir. Hatta devlet destekli projelerin sayısı da son yıllarda artmıştır. Ancak eğitimdeki başarı, yalnızca altyapıyla değil; bu altyapının nasıl kullanıldığıyla belirlenir. Eğer tüm yapısal koşullar yerindeyken sonuç alınamıyorsa, mesele artık yapıda değil, yönetimdedir.

Böyle dönemlerde klasik cümleler hemen devreye girer. “Öğrenciler çalışmadı”, Veliler ilgisizdi”, Bu yıl özel koşullar vardı.” Oysa bu söylemler, sorunu örtmekten başka işe yaramaz. Çünkü eğitim sistemsel bir süreçtir ve başarı da başarısızlık da bireylerde değil, sistemin kendisinde aranmalıdır. Öğrenciyi suçlamak kolaydır. Veliyi sorumlu tutmak da öyle. Ama esas mesele, bu süreci yöneten aklın ne yaptığıdır.

Son yıllarda Türkiye’de eğitim alanında dikkat çeken bir başka durum ise semboller üzerinden yönetim anlayışının baskın hale gelmesidir. Törenlerin, açılışların, paylaşımların yoğunlaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Projeler var; evet. Paydaşlar toplanıyor; elbette. Ama bütün bu hareketlilik içinde ölçülebilir çıktı ne yazık ki zayıf kalıyor. Çünkü takip edilmeyen, değerlendirme ile desteklenmeyen ve sahada karşılık bulmayan her proje, eninde sonunda vitrinde kalır. Ve vitrindeki başarı, gerçek başarıya hiçbir zaman denk düşmez.

Bugün elimizdeki sonuç, yalnızca 24. sıraya düşmek değildir. Daha önemlisi, bu durumun kamuoyunda yeterince konuşulmaması, sorgulanmaması, tartışılmamasıdır. Geçmişte eğitimde başarılarıyla övünen bir şehirde, böyle bir sessizlik varsa, orada yönetişim açısından daha derin bir sorun var demektir. Zira şeffaflık, sadece olumlu sonuçları paylaşmakla olmaz. Olumsuz veriler de açıklıkla konuşulmalı, değerlendirilmelidir. Başarı kadar başarısızlık da kolektif hafızanın bir parçasıdır. Ve susarak düzeltilemez.

Ve eğer bir kurum başarısızken, süreci yeterince yönetememiş bir ismin, görev süresi sonunda başarı belgesiyle ödüllendirilmesi gündeme geliyorsa; burada sadece bir sistemsel zaaf değil, aynı zamanda bir kamu ahlakı sorunu ortaya çıkar. Çünkü belge, yalnızca bir teşekkür değil; aynı zamanda toplumun hafızasına gönderilen sembolik bir mesajdır. Ve bu mesaj, hak edilmediği yerde veriliyorsa, liyakati değil sadakati önceleyen bir yapının işaret fişeğidir.

Denizli’nin bugünkü sıralaması, yalnızca bir sınavın sonucu değildir. Bu tablo, eğitim stratejilerinin, yönetsel tercihlerinin ve kurumsal kararların toplam sonucudur. Eğitimde başarı, tesadüf değildir. Aynı şekilde, gerileme de kader değildir. Eğer eğitimdeki düşüş konuşulmuyorsa, eğer sorunlara dair doğru sorular sorulmuyorsa, eğer alınan sonuçlarla yüzleşilmiyorsa, orada sistem değil, sadece görüntü yönetiliyor demektir.

Ve şunu unutmamak gerekir: Eğitimdeki en büyük kayıp sınav sıralamaları değil; sorumluluğun kimse tarafından üstlenilmediği, başarısızlığın konuşulmadığı, liyakatin ölçülmediği bir atmosferin normalleşmesidir.

Asıl tehlike de tam olarak buradadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ekrem Aktürk
(15.07.2025 11:29 - #453)
Denizlimiz adına çok üzüldüm,Milli Eğt Müdürlüğümüz hemen harekete geçmeli,doğru teşhis koyup acil çözüm bulmalı.Saygı ve sevgiler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.