ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

EVLAT HAMURUN İSLAM İSE PİŞTİĞİN ATEŞ VATANIN OLSUN

Kapının eşiğinde otururduk biz, çocukluğumuz o kapının eşiğinde başımız önde halı desenini izlemekle geçti... Ömür geçti yaş kemale erdi, anamızın vurduğu sibek ile gezmeyi bıraktık. Kapı eşiğinde durmaktan vazgeçemedik... Canımızın, cebimizde emanet olduğunu şehrin ortasında ki mezarlık her gün hatırlatıyordu… Ne olacak ki bir gün ezandan önce sela okunacaktı zaten ezan ile sela arasında kısacık bir hayattı bu… Bu yüzden olsa gerek, Gözüm canım da değil... Aksine canımı hiç edip güzel atlara binip gitmek istiyorum... Bilmediğim ne kadar cam kırıkları varsa basıp geçmek Ay-yıldızlı bayrağım gökyüzünde sallanırken gece gündüz onu seyretmek istiyorum. Kuru bir canı bu toprağa gül diye dikmek, neresi olursa olsun, dağ bayır demeden heybeme canımı katıp, azık olarak dua almak istiyorum... Nasip... Kim bilir belki de bir yol çıkar o güzel AT’a biner giderim...  Kim bilir... Üç vakte kadar bir adanış olur kurban tadında bu vatana... Ama bu bile bu kısacık hayatta o kadar basit bir şey değil çünkü insanın önce bahtı açık olması gerek. Çünkü "ilk kıvılcım ondandı hatta Onun ocağında harladım ruhumu" diyebileceği bir yer ya da biri olmalı… En kadim hikâyeleri yüreğinize nakış gibi işleyecek kimi zaman kırk dereden su getirtecek düşüncelere salan biri... Hamurun İslam ise piştiğin ateş Vatanın, Milletin olması lazım ki o ateşte yan… Adres bellidir... Kimisi gitmemek için direnir kimi de kırk takla atar o ateşte yanıp kavrulmak için... Biliyorum. Ağlamayı öğretiyorsa biri size ve ağlamanın onurunu yaşıyoruz iseniz işte o kişidir, gönül dergâhın sahibi. Sonra zaman geçtikçe öğrenirsin dalgalandıkça bayrağının ağırlığını, tüm dünyaya nasıl da hüküm sürüp, gökyüzünü nasıl süslediğini… Ona gelen en ufak zararı canına gelmiş gibi hatta ondan önce tutarsın o üzülür ise sizin dergâhınızın duvarları da üşür bu yüzden onun için öldürür ya da ölürsün… Yeter ki o gökyüzünde dalgalansın dersin…  Al beni dergâhına, benden âlâ odun mu olur? Savur küllerimi benden âlâ âleme ibret mi olur? Yaşımın vermiş olduğu olgunluğu astım duvara yıkayıp Kırkla bu kalbi, bundan âlâ mühür mü olur? Al beni dergâhına vurduğun yerde toz mu kalır, şimşekler çaktıran gözlerin eşik mi bilir? Al içeri, köle olmaya hazır beden mi olur? Su gibi sızlat benliğimi, hecelere ayır, Düşmüşüm yoluna al bu başı... ... Zaman geçer, yıla çeyrek kala bir şeylerin değiştiğini hissedersiniz... Camdaki suret aynıdır ama siz siz olmaktan çıkarsınız... Bazıları sevinip dua eder bu halinize bazıları da alay konusu edip masada lime lime eder. Oysa çoktan öğrenilmiştir gönül dergâhı çoktan kurulmuş, sol yanın o ateşte pişmiştir… Aşk dedikoduların magazine edilemediğini yanarak öğretir... Yanmak demişken Rabbim bizleri o ateşte yanabilmeyi, bu vatana, millete baş eğdirmeyi nasip etsin inşallah   ( Sibek: Beşikle ilgili temel gereksinimlerdendir. Çocuğun gece boyu rahat etmesine çok yardımcı olur. Beşiğin edevatı arasında)
Ekleme Tarihi: 21 Haziran 2022 - Salı

EVLAT HAMURUN İSLAM İSE PİŞTİĞİN ATEŞ VATANIN OLSUN

Kapının eşiğinde otururduk biz, çocukluğumuz o kapının eşiğinde başımız önde halı desenini izlemekle geçti... Ömür geçti yaş kemale erdi, anamızın vurduğu sibek ile gezmeyi bıraktık. Kapı eşiğinde durmaktan vazgeçemedik... Canımızın, cebimizde emanet olduğunu şehrin ortasında ki mezarlık her gün hatırlatıyordu… Ne olacak ki bir gün ezandan önce sela okunacaktı zaten ezan ile sela arasında kısacık bir hayattı bu…

Bu yüzden olsa gerek, Gözüm canım da değil... Aksine canımı hiç edip güzel atlara binip gitmek istiyorum... Bilmediğim ne kadar cam kırıkları varsa basıp geçmek Ay-yıldızlı bayrağım gökyüzünde sallanırken gece gündüz onu seyretmek istiyorum. Kuru bir canı bu toprağa gül diye dikmek, neresi olursa olsun, dağ bayır demeden heybeme canımı katıp, azık olarak dua almak istiyorum...

Nasip... Kim bilir belki de bir yol çıkar o güzel AT’a biner giderim... 

Kim bilir... Üç vakte kadar bir adanış olur kurban tadında bu vatana...

Ama bu bile bu kısacık hayatta o kadar basit bir şey değil çünkü insanın önce bahtı açık olması gerek. Çünkü "ilk kıvılcım ondandı hatta Onun ocağında harladım ruhumu" diyebileceği bir yer ya da biri olmalı… En kadim hikâyeleri yüreğinize nakış gibi işleyecek kimi zaman kırk dereden su getirtecek düşüncelere salan biri... Hamurun İslam ise piştiğin ateş Vatanın, Milletin olması lazım ki o ateşte yan…

Adres bellidir... Kimisi gitmemek için direnir kimi de kırk takla atar o ateşte yanıp kavrulmak için... Biliyorum. Ağlamayı öğretiyorsa biri size ve ağlamanın onurunu yaşıyoruz iseniz işte o kişidir, gönül dergâhın sahibi.

Sonra zaman geçtikçe öğrenirsin dalgalandıkça bayrağının ağırlığını, tüm dünyaya nasıl da hüküm sürüp, gökyüzünü nasıl süslediğini… Ona gelen en ufak zararı canına gelmiş gibi hatta ondan önce tutarsın o üzülür ise sizin dergâhınızın duvarları da üşür bu yüzden onun için öldürür ya da ölürsün… Yeter ki o gökyüzünde dalgalansın dersin… 

Al beni dergâhına, benden âlâ odun mu olur?

Savur küllerimi benden âlâ âleme ibret mi olur?

Yaşımın vermiş olduğu olgunluğu astım duvara yıkayıp Kırkla bu kalbi, bundan âlâ mühür mü olur?

Al beni dergâhına vurduğun yerde toz mu kalır, şimşekler çaktıran gözlerin eşik mi bilir?

Al içeri, köle olmaya hazır beden mi olur?

Su gibi sızlat benliğimi, hecelere ayır, Düşmüşüm yoluna al bu başı...

... Zaman geçer, yıla çeyrek kala bir şeylerin değiştiğini hissedersiniz... Camdaki suret aynıdır ama siz siz olmaktan çıkarsınız... Bazıları sevinip dua eder bu halinize bazıları da alay konusu edip masada lime lime eder. Oysa çoktan öğrenilmiştir gönül dergâhı çoktan kurulmuş, sol yanın o ateşte pişmiştir… Aşk dedikoduların magazine edilemediğini yanarak öğretir... Yanmak demişken Rabbim bizleri o ateşte yanabilmeyi, bu vatana, millete baş eğdirmeyi nasip etsin inşallah

 

( Sibek: Beşikle ilgili temel gereksinimlerdendir. Çocuğun gece boyu rahat etmesine çok yardımcı olur. Beşiğin edevatı arasında)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.