ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

EY HIYANETTEN DAHA ZALİM MERHAMET (Hayati İnanç Konferansı)

Şu mübarek Ramazan ayının son demlerini yaşarken elimizden bir fırsat daha kaçıyor gibi geliyor öyle ya yarın şöyle kenarda dursun bir dakika sonrası için kimin elinde garantisi var… Evet, garantimiz yok ama neden bilmem büyük emelli yaşıyor yıllar sonrasının bile planını çizip o plana göre hareket ediyoruz. Ben, biz, siz herkes için bu böyle… Bununla ilgili bir kıssa anlatılır izniniz ile paylaşmak istiyorum “Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in oğulları bir gün tartışır. Sonra Ebubekir'in oğlu İbni Ömer’e " seni ey uzun emelli adamın oğlu" der. Bunu duyan Ömer Peygamber Efendimize gider ve durumu anlatır. Anlam veremediğini söyler. Peygamberimiz, Hz. Ömer’e ölümü kendisine ne kadar yakın hissettiğini sorar. Ömer " bu gece yatıyorum ama sabaha çıkacak mıyım ?"diye düşünüyorum der. Aynı soru Ebubekir'e sorulur. Cevap çok vurucu " nefesi alıyorum ama acaba verebilir miyim? " bunun üzerine efendimiz Ömer’e döner ve “bu yüzden sen uzun emellisin der.” Hissesine düşeni alan aldığına göre gelelim asıl konumuza…  21.04.2022 de Tuzla Belediyesinin hazırlamış olduğu ve Sayın Hayati İnanç’ın konuk olduğu Ramazan Konferansına katılmıştım. Konuşma esnasında “benim şiirim, benim yazım” dediği gerçekten de ona ait olan ama bizim anlamadığımız o kelam kime ait? Biz neden Hoca’nın dediğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Hoca belki kırmamak adına “idrak yollarında intihap var” dedi ama olay çok vahimdi… Bir ağaç ne kadar kök salarsa dalı da o kadar yukarı sivrilirdi ama bizim kökümüze saldıkları kurtlar ile bizi bize kırdırmaya devam ediyorlar…  Konferans esnasında aklıma, "Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !" sözü geldi… Bu söz beni alıp öyle bir yere bıraktı ki Hayati Hoca kökten, asıl Türkçemizden bahsederken daha Konferans’ın ilk beş on dakikasında başımı sanki soğuk sulara daldırıp, daldırıp çıkarıyordu… Hıyanetten daha zalim merhamet? Bu nasıl bir sözdür böyle, anlayan var mı? Affedersiniz anlamak isteyen var mı? Demem gerek. Gelin o vakit bu sözü anlatı verelim. “Haçlı ordusu Anadolu'ya ikinci seferiydi Ordu askerleri Torosları aşıp elmalıya geldiler. Sefer boyunca bu kadar adama ekmek lazımdır; Aş lazımdır. Ne yapar kâfir? Çöreklenecek ahalinin üzerine. Velhasıl bu Haçlı ordusu elmalıya yerleşince orada yaşayan kendi ırklarından Rumlar’la birlikte hareket etmeyi umarlar, amma o kadar orduya yardım etmek istemeyen Rum ahali dahi bunlara isyan eder… Türkmenlerle bir olur. İş o hale geldi ki Rumlar bu Haçlılar ile savaşır oldular. Haçlı küffarı şaşkına dönmüş idi. Hain dediler Rumlara. Türkün kılıcından ziyade, Rum'un kendilerine hıyanetinden çeker olmuş idiler. Derken Haçlı ordusu elmalıda teslim oldu. Bitkin; sersefil; aciz duruma düşüp aman dileyen bu Haçlı askerlerine sahip çıktı elmalıda ki Müslüman Türk milleti. Öyle ya aman dileyen iblis olsa vurmak yakışık almaz.! Onlar da öyle yaptılar merhamet gösterdiler. Rivayet de tam bu noktada başlıyor derler ki bu haçlı esirlerin üç bin tanesi bu merhametten etkilenip Müslüman olmuştur. Bu olaya şahit olan Papaz Odon çaresiz haykırır… "Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet! O kadar zalimsin ki düşmanımızı bile sevdirdin!" Papaz da dese, Hakikat Hakikattir; Papazın diline düştü diye yalan bu söz diye kim diyebilir ki… Hıyanetten daha zalim olan merhamet! Kişi evvela merhametli olacak. Merhameti olmayan ve bizi bize kırdırmaya çalışanlar Atalarımızın ata binince Alp, inince Yunus olduklarını unutturup asıl hocalarımızı bizi sildirdiler… Ben dâhil olmak üzere Tarihimizi bilmemekle beraber, kendi kitabımızı okumaktan aciziz… Bize Merhamet etmediler onlar merhamet sahibi değil diye biz de mi öyle olacağız HAYIR… Okuyup, öğrenip, araştırıp, öğrendiğimizi yayacağız... Bu kadar basit… Hepimizin elinde telefon dünyanın öbür ucuna dahi ulaşabiliyoruz bırakın o sizi değil siz onu kullanmayı öğrenin… Velhasılıkelam Davan vardır öldür; Dost için öldür… Öldür ha öldür... DEĞİL… Hele bir oldurmaya, düzeltmeye bak. Dava için oldur! Yerin yurdun, AZİZ MİLLETİN için oldur… “Değil insana; yerde yürüyen karıncaya; Gökte uçan kuşa merhametle bakmayan "olur" mu? “ diye sormazlar mı adama?  Selâm ve sevgi ve merhamet ve muhabbetle efendim…
Ekleme Tarihi: 22 Nisan 2022 - Cuma

EY HIYANETTEN DAHA ZALİM MERHAMET (Hayati İnanç Konferansı)

Şu mübarek Ramazan ayının son demlerini yaşarken elimizden bir fırsat daha kaçıyor gibi geliyor öyle ya yarın şöyle kenarda dursun bir dakika sonrası için kimin elinde garantisi var… Evet, garantimiz yok ama neden bilmem büyük emelli yaşıyor yıllar sonrasının bile planını çizip o plana göre hareket ediyoruz. Ben, biz, siz herkes için bu böyle…

Bununla ilgili bir kıssa anlatılır izniniz ile paylaşmak istiyorum “Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer’in oğulları bir gün tartışır. Sonra Ebubekir'in oğlu İbni Ömer’e " seni ey uzun emelli adamın oğlu" der. Bunu duyan Ömer Peygamber Efendimize gider ve durumu anlatır. Anlam veremediğini söyler. Peygamberimiz, Hz. Ömer’e ölümü kendisine ne kadar yakın hissettiğini sorar. Ömer " bu gece yatıyorum ama sabaha çıkacak mıyım ?"diye düşünüyorum der. Aynı soru Ebubekir'e sorulur. Cevap çok vurucu " nefesi alıyorum ama acaba verebilir miyim? " bunun üzerine efendimiz Ömer’e döner ve “bu yüzden sen uzun emellisin der.” Hissesine düşeni alan aldığına göre gelelim asıl konumuza… 

21.04.2022 de Tuzla Belediyesinin hazırlamış olduğu ve Sayın Hayati İnanç’ın konuk olduğu Ramazan Konferansına katılmıştım. Konuşma esnasında “benim şiirim, benim yazım” dediği gerçekten de ona ait olan ama bizim anlamadığımız o kelam kime ait? Biz neden Hoca’nın dediğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Hoca belki kırmamak adına “idrak yollarında intihap var” dedi ama olay çok vahimdi… Bir ağaç ne kadar kök salarsa dalı da o kadar yukarı sivrilirdi ama bizim kökümüze saldıkları kurtlar ile bizi bize kırdırmaya devam ediyorlar… 

Konferans esnasında aklıma, "Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet !" sözü geldi… Bu söz beni alıp öyle bir yere bıraktı ki Hayati Hoca kökten, asıl Türkçemizden bahsederken daha Konferans’ın ilk beş on dakikasında başımı sanki soğuk sulara daldırıp, daldırıp çıkarıyordu… Hıyanetten daha zalim merhamet? Bu nasıl bir sözdür böyle, anlayan var mı? Affedersiniz anlamak isteyen var mı? Demem gerek. Gelin o vakit bu sözü anlatı verelim. “Haçlı ordusu Anadolu'ya ikinci seferiydi Ordu askerleri Torosları aşıp elmalıya geldiler. Sefer boyunca bu kadar adama ekmek lazımdır; Aş lazımdır. Ne yapar kâfir? Çöreklenecek ahalinin üzerine. Velhasıl bu Haçlı ordusu elmalıya yerleşince orada yaşayan kendi ırklarından Rumlar’la birlikte hareket etmeyi umarlar, amma o kadar orduya yardım etmek istemeyen Rum ahali dahi bunlara isyan eder… Türkmenlerle bir olur. İş o hale geldi ki Rumlar bu Haçlılar ile savaşır oldular. Haçlı küffarı şaşkına dönmüş idi. Hain dediler Rumlara. Türkün kılıcından ziyade, Rum'un kendilerine hıyanetinden çeker olmuş idiler. Derken Haçlı ordusu elmalıda teslim oldu. Bitkin; sersefil; aciz duruma düşüp aman dileyen bu Haçlı askerlerine sahip çıktı elmalıda ki Müslüman Türk milleti. Öyle ya aman dileyen iblis olsa vurmak yakışık almaz.! Onlar da öyle yaptılar merhamet gösterdiler. Rivayet de tam bu noktada başlıyor derler ki bu haçlı esirlerin üç bin tanesi bu merhametten etkilenip Müslüman olmuştur. Bu olaya şahit olan Papaz Odon çaresiz haykırır… "Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet! O kadar zalimsin ki düşmanımızı bile sevdirdin!" Papaz da dese, Hakikat Hakikattir; Papazın diline düştü diye yalan bu söz diye kim diyebilir ki…

Hıyanetten daha zalim olan merhamet! Kişi evvela merhametli olacak. Merhameti olmayan ve bizi bize kırdırmaya çalışanlar Atalarımızın ata binince Alp, inince Yunus olduklarını unutturup asıl hocalarımızı bizi sildirdiler… Ben dâhil olmak üzere Tarihimizi bilmemekle beraber, kendi kitabımızı okumaktan aciziz… Bize Merhamet etmediler onlar merhamet sahibi değil diye biz de mi öyle olacağız HAYIR… Okuyup, öğrenip, araştırıp, öğrendiğimizi yayacağız... Bu kadar basit… Hepimizin elinde telefon dünyanın öbür ucuna dahi ulaşabiliyoruz bırakın o sizi değil siz onu kullanmayı öğrenin…

Velhasılıkelam Davan vardır öldür; Dost için öldür… Öldür ha öldür... DEĞİL… Hele bir oldurmaya, düzeltmeye bak. Dava için oldur! Yerin yurdun, AZİZ MİLLETİN için oldur… “Değil insana; yerde yürüyen karıncaya; Gökte uçan kuşa merhametle bakmayan "olur" mu? “ diye sormazlar mı adama? 

Selâm ve sevgi ve merhamet ve muhabbetle efendim…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.