ISMAHAN ÇERİBAŞI
Köşe Yazarı
ISMAHAN ÇERİBAŞI
 

Eziyet İslam'a (İsrail Mescidi Aksa’yı İstiyor)

Geçen yazımızda Mescidi Aksa bizim davamız deyip Cahit Zarifoğlu’nun sözünden yola çıkarak “Bir Duruşu Olmalı İnsanın; Bir Bakışı, Bir Anlayışı, Bir Aşkı, Bir Davası Olmalı”   demiştim ve devam etmiştim. Bizler, derin izler taşıyoruz, derim hüzünler... Taş yarasından tut, kırbaç izleri taşıyor vücutlarımız. Çok çektirdiler, ayaklarımızın bastığı toprağı "vatan" diye inlediğimiz günden beri nereden, nasıl saldıracaklarını bilemediler.  Gelelim davamız olan Mescidi Aksamıza… Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu Kudüs, 2 Ekim 1187'de Selahaddin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarca Haçlılardan geri alındı. Selahaddin Eyyubi'nin fethinin ardından şehir, 11 yıllık bir işgalin dışında, 1917'ye kadar Müslümanların kontrolünde kaldı. Lakin şehir bugün itibarıyla neredeyse tamamen İsrail'in eline geçmiş durumda.  Mescid-i Aksâ’ islamın ilk kıblesi bakımından büyük önem arz etmektedir hatta hicretin on altıncı ayına kadar Mescid-i Aksâ’ya dönerek namaz kılmışlardır. Ayrıca “İsrâ hâdisesi”nin bitiş noktası ve Mîrâc’ın başlangıç noktası da Mescid-i Aksâ olmuştur. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuştur:  “(Ziyâret maksadıyla) ancak üç mescide seyahat edilebilir: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Mescid-i Aksâ.” (Buhârî, Fedâilü’s-Salât, 6; Müslim, Hacc, 288/827) İsrail,(Yahudiler) Kudüs ve Mescidi Aksa’dan Ne İstiyor? Asıl sormamız ve dibini inmemiz gereken konu bu. Asırlardır Müslümanlar ile uğraşan ve kendi içimizdeki hainler bile başka hiçbir dinin kitabını ya da dinini dil uzatmazken Müslümanlara karşı içten içe bir düşmanlık beslemeyi kenara bırakıp açık seçik bir şekilde zarar vermektedir. Aile yapısından, eğitim hayatına, eğitim hayatından sosyal çevremizdeki son 10 yıldır yapılan saldırılan ve ortamı oluşturulan yapılar hep bu yönde.  Gelelim İsrail’in (Yahudilerin)  ne istediğine. İngilizler 9 Aralık 1917'de, 400 yıl Osmanlı Devleti'nin himayesinde kalan Kudüs'ü işgal ettikten sonra dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudilerin bölgeye yerleşmesine göz yumdu. Filistin topraklarındaki Yahudi nüfusunun 60 bin civarında olduğu belirtiliyor. Gelen Yahudi göçleriyle bu sayı İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği 1948'de 800 bini aştığı dillendirildi. Ve tek hedefleri Kudüstü. Gün geçtikçe bölgede değişen nüfus dengesinden Kudüs de payına düşeni aldı yani Kudüs'teki Arap ve Yahudi nüfusu arasındaki oran birbirine yakınken bu denge ilerleyen yıllarda Yahudilerin lehine değişmeye başladı.   Peygamber Efendimiz H.z Muhammed (S.A.S) ‘in Mirac’a yükselmesi ve kıble bakımından önem arz eden Kudüs( Mescidi Aksa) Yahudiler için de kutsal bir alan olarak kabul edilmektedir.  Kral Davut'un oğlu Süleyman'ın ilk tapınağı burada üç bin yıl önce inşa ettiğine inandıkları için. Bu yüzden de asırlardır İsrail Harem-i Şerif'in altında Yahudi tarihine dair bir bulguya ulaşmak için kazı çalışmaları yapıyorlar.  Mescid-i Aksa'nın Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) altında açtığını duyurduğu tünel ve daha sonra bu çerçevede açılan diğerleri, İsrail'in kutsal mabedin altında ve çevresinde yürüttüğü kazıların birer kanıtıydı aslında. Abdülhamit zamanında Filistin topraklarının Rothschild ailesine toprakları sattı dedikodusu türese de bu konuda net bir beyan sunamıyorum lakin buna inanmadığımı şu bilgilere dayandırabiliyorum; Abdülhamit zamanında  Filistin toprakları başta olmak üzere bütün Osmanlı Devleti topraklarında Yahudiler”e toprak ve mülk satışını yasaklamıştı. Ayrıca İttihat ve Terakki hükümeti tarafından çok zor anlaşılan II. Abdülhamid”in haklı siyaseti kısmen devam ettirilerek, teb”a-i ecnebiyye”nin Arazi Kanunu”nun hakk-ı karâr ve ihya”-ı mevâtı (ölü toprakların ihyası)na ait 78. ve 103. mad¬deleri hükümlerinden yararlanamamalarına dair “Şûrâ-yı Dev¬let Kararı” yayınlanmıştı. Böylece Yahudiler”in bu yolla da olsa Filistin topraklarına sığınmaları engellemiştir. Özetlemem gerekirse  Filistin”i devlet garantisi ile koruyan Osmanlı Devleti, İttihat ve Terakki ile zayıflayınca, Filistin davası da zayıflamış ve Osmanlı Devleti yıkılınca o dava da yıkılmıştır. Yahudiler de maalesef çirkin emellerine kavuştular. Ve şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalı İsrail yıkımı gerçekleşmemesi için Mescidi Aksa’yı yıkmaya çalışıyor. Velhasılkelam Mescidi Aksa bizim davamız…
Ekleme Tarihi: 14 Nisan 2023 - Cuma

Eziyet İslam'a (İsrail Mescidi Aksa’yı İstiyor)

Geçen yazımızda Mescidi Aksa bizim davamız deyip Cahit Zarifoğlu’nun sözünden yola çıkarak “Bir Duruşu Olmalı İnsanın; Bir Bakışı, Bir Anlayışı, Bir Aşkı, Bir Davası Olmalı”   demiştim ve devam etmiştim. Bizler, derin izler taşıyoruz, derim hüzünler... Taş yarasından tut, kırbaç izleri taşıyor vücutlarımız. Çok çektirdiler, ayaklarımızın bastığı toprağı "vatan" diye inlediğimiz günden beri nereden, nasıl saldıracaklarını bilemediler. 

Gelelim davamız olan Mescidi Aksamıza… Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın da içinde bulunduğu Kudüs, 2 Ekim 1187'de Selahaddin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarca Haçlılardan geri alındı. Selahaddin Eyyubi'nin fethinin ardından şehir, 11 yıllık bir işgalin dışında, 1917'ye kadar Müslümanların kontrolünde kaldı. Lakin şehir bugün itibarıyla neredeyse tamamen İsrail'in eline geçmiş durumda.  Mescid-i Aksâ’ islamın ilk kıblesi bakımından büyük önem arz etmektedir hatta hicretin on altıncı ayına kadar Mescid-i Aksâ’ya dönerek namaz kılmışlardır. Ayrıca “İsrâ hâdisesi”nin bitiş noktası ve Mîrâc’ın başlangıç noktası da Mescid-i Aksâ olmuştur. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuştur:  “(Ziyâret maksadıyla) ancak üç mescide seyahat edilebilir: Mescid-i Harâm, benim şu mescidim ve Mescid-i Aksâ.” (Buhârî, Fedâilü’s-Salât, 6; Müslim, Hacc, 288/827)

İsrail,(Yahudiler) Kudüs ve Mescidi Aksa’dan Ne İstiyor? Asıl sormamız ve dibini inmemiz gereken konu bu. Asırlardır Müslümanlar ile uğraşan ve kendi içimizdeki hainler bile başka hiçbir dinin kitabını ya da dinini dil uzatmazken Müslümanlara karşı içten içe bir düşmanlık beslemeyi kenara bırakıp açık seçik bir şekilde zarar vermektedir. Aile yapısından, eğitim hayatına, eğitim hayatından sosyal çevremizdeki son 10 yıldır yapılan saldırılan ve ortamı oluşturulan yapılar hep bu yönde.  Gelelim İsrail’in (Yahudilerin)  ne istediğine.

İngilizler 9 Aralık 1917'de, 400 yıl Osmanlı Devleti'nin himayesinde kalan Kudüs'ü işgal ettikten sonra dünyanın dört bir tarafından gelen Yahudilerin bölgeye yerleşmesine göz yumdu. Filistin topraklarındaki Yahudi nüfusunun 60 bin civarında olduğu belirtiliyor. Gelen Yahudi göçleriyle bu sayı İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği 1948'de 800 bini aştığı dillendirildi. Ve tek hedefleri Kudüstü. Gün geçtikçe bölgede değişen nüfus dengesinden Kudüs de payına düşeni aldı yani Kudüs'teki Arap ve Yahudi nüfusu arasındaki oran birbirine yakınken bu denge ilerleyen yıllarda Yahudilerin lehine değişmeye başladı. 

 Peygamber Efendimiz H.z Muhammed (S.A.S) ‘in Mirac’a yükselmesi ve kıble bakımından önem arz eden Kudüs( Mescidi Aksa) Yahudiler için de kutsal bir alan olarak kabul edilmektedir.  Kral Davut'un oğlu Süleyman'ın ilk tapınağı burada üç bin yıl önce inşa ettiğine inandıkları için. Bu yüzden de asırlardır İsrail Harem-i Şerif'in altında Yahudi tarihine dair bir bulguya ulaşmak için kazı çalışmaları yapıyorlar.  Mescid-i Aksa'nın Batı Duvarı (Ağlama Duvarı) altında açtığını duyurduğu tünel ve daha sonra bu çerçevede açılan diğerleri, İsrail'in kutsal mabedin altında ve çevresinde yürüttüğü kazıların birer kanıtıydı aslında.

Abdülhamit zamanında Filistin topraklarının Rothschild ailesine toprakları sattı dedikodusu türese de bu konuda net bir beyan sunamıyorum lakin buna inanmadığımı şu bilgilere dayandırabiliyorum; Abdülhamit zamanında  Filistin toprakları başta olmak üzere bütün Osmanlı Devleti topraklarında Yahudiler”e toprak ve mülk satışını yasaklamıştı. Ayrıca

İttihat ve Terakki hükümeti tarafından çok zor anlaşılan II. Abdülhamid”in haklı siyaseti kısmen devam ettirilerek, teb”a-i ecnebiyye”nin Arazi Kanunu”nun hakk-ı karâr ve ihya”-ı mevâtı (ölü toprakların ihyası)na ait 78. ve 103. mad¬deleri hükümlerinden yararlanamamalarına dair “Şûrâ-yı Dev¬let Kararı” yayınlanmıştı. Böylece Yahudiler”in bu yolla da olsa Filistin topraklarına sığınmaları engellemiştir.

Özetlemem gerekirse  Filistin”i devlet garantisi ile koruyan Osmanlı Devleti, İttihat ve Terakki ile zayıflayınca, Filistin davası da zayıflamış ve Osmanlı Devleti yıkılınca o dava da yıkılmıştır. Yahudiler de maalesef çirkin emellerine kavuştular. Ve şu gerçek hiçbir zaman unutulmamalı İsrail yıkımı gerçekleşmemesi için Mescidi Aksa’yı yıkmaya çalışıyor. Velhasılkelam Mescidi Aksa bizim davamız…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve denizli20haber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.