… Olduğum yere çöküp dizlerimi karnıma çekiyorum.
Kalem dile gelmek istercesine hadi diyordu. 27 Mayıs 2025’ te değişik bir iklimin içinden sesleniyorduk kâğıda... Başımı kaldırıp bakmıyordum bile, kimin yadırgayıp yadırgamadığıyla ilgilenecek durumda olmadığım için. Dilim susuyor ama kalem işliyordu. Kulağımda Niyazi Mısri'nin "derman ararım derdime" şiiri... Yazdırdıkça yazdırıyordu.
Aylardır dinlediğim bu şiir kalemi kâğıda döktürmek için neden beklemişti? Bugün size o günden, kâğıda dökülenleri sunmak istiyorum.
Gel, kereminle ruhumu şâd eyle,
Karar kılsın sende
Seherin koynundan al yıldızlar lazım değil bu halime
Bir kadeh şarap sun saki, harap olmuş yâr ‘in ardından dökülmüş yağmurlar...
Bitti. Tükendi ömür defteri...
Karaya çalındı bütün satırlar... Bembeyazdı oysa doğumla...
Ayrılık değil bu
Birazcık gurbet aşılanmış evime.
Zannederler ki yâr dediğim iki kaş bir burun arası
Maşuk neyler sırma telli saçı...
Sarhoşluğun her hâlini arz eder,
İpe un sermeye kalkarım.
Kalkmış iken gözyaşı ile abdest alır
Secdeye uzanırım...
Sarhoşun secdede ne işi var, deme!
Akıl değil yürek lazım
Ocakta pişmeyen tek şey de yürekmiş.
Bir ekmeği bürlenip karın doyurdu mu insan,
Bir de kaba bir döşek, oh! Der ölüme yoldaş olurmuş...
Doğru! Doğmak ve doymak arasında çizgideydik.
Teneşir falan paklayacak gibi değildi.
Eee hadi saki! Bu âlemde karar kıldım,
Göç günü belli değil.
Kelamdan bir bardak sun da içelim...
Sultanlar önüne serildi,
Olmuş ya da olmamış diye fermanlar dinlendi
Bir çığırtkanın sesinde inledi.
Hâlimi arz edecek değilim,
Söyle! Gideyim
Saki! Elime, dilime bir hokka ver ...
Ismahan Çeribaşı
Saygılar!